Paylaş
KEL ŞARKICI (BEŞ ÜZERİNDEN ÜÇ BUÇUK YILDIZ)
ARTNİYET
Yazan: Eugène Ionesco Yöneten: Kerem Kurdoğlu
Oyuncular: Aygen Tezcan, Aslıhan Eraltan,
Özden Dilek Karakışla, Hasan Uzma, Aydın Soysal, Aykut Altın.
Ne zaman, nerede: Yarın saat 16.00 ve 20.00’de Moda Sahnesi’nde.
Bilet fiyatları: 50 ve 35 lira Süre: 70 dakika
Absürt tiyatro II. Dünya Savaşı ertesindeki umutsuz atmosferin ürünü olsa da 21’inci yüzyılın ruhuna daha da cuk oturan bir elbise adeta. İletişim kurmanın imkânsızlaştığı, ‘anlamı’ hızla yitirdiğimiz bu çağda, Eugène Ionesco’nun 1950’de kaleme aldığı, absürt tiyatronun ilk örneği ‘Kel Şarkıcı’nın sahnelenmesi heyecan verici.
1980’lerde Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları’nda tiyatro yapan ekibin tekrar bir araya gelerek oluşturduğu Artniyet, ilk oyun olarak ‘Kel Şarkıcı’yı seçmiş. Ionesco, ‘Kel Şarkıcı’da tipik bir İngiliz orta sınıf çift olan Smith’ler ve onları ziyarete gelen Martin’ler üzerinden ‘tuhaf’ bir kesit aktarır. Absürdün ruhuna uygun olarak, ortada ‘anlaşılır’ bir hikâye yoktur. Smith çiftinin sıradan bir akşamını dinleriz önce Bayan Smith’ten. Hizmetçilerinin buyur ettiği Martin’ler geldiğindeyse aynı evde yaşadıklarını, karı-koca olduklarını bir türlü idrak edemeyen bu ikilinin tesadüflerle dolu tren yolculuğunu... Sürpriz konuk itfaiye şefiyse daha da ‘acayip’ şeyler anlatacaktır. Ha bir de, şefin şehirdeki tüm yangınları bulup söndürmesi gerekmektedir ama geldiği evde ufacık bir ateş parçası bile bulamazlar ne yazık ki. Kel şarkıcı mı? Evet, kel şarkıcı saçını hâlâ aynı şekilde taramaktadır...
‘Kel Şarkıcı’ anlamını, Ionesco’nun basit ama çok zekice bir kurguyla sıraladığı ‘anlamsız’ cümlelerinde bulan bir oyun. Güldürmek için fazladan bir çabaya ihtiyaç duymayan bir metin. Gündelik konuşmaların, ilişkilerin, evliliklerin, birbirimize anlatıp durduğumuz onca detayın, yediklerimizin, içtiklerimizin, cenazelerin ve kutlamaların bile saçmalığıyla bizi sakince selamlayan bir kurgu. Tam da bu yüzden yorumlaması bir o kadar zor... Kerem Kurdoğlu’nun yönetimindeki oyun, bu sade iddiaya denk düşen dokunuşlarla (Naz Erayda’nın danışmanlığındaki sahne tasarımı başta) zorluğun üstesinden geliyor.
Robotsu oyunculuk bütünü tamamlıyor
Evin salonu, LED ışık çubuğuyla çevrili alanda tasvir ediliyor. Pijamalarıyla karşımıza çıkan karakterlere eşlik eden tek dekor sandalyeler. Sahne ve dekor tasarımı Maya Kurdoğlu’nun, ışık Levent Soy’un elinden... Fondaki perdeye iliştirilmiş ışık çemberi, oyunun mühim unsurlarından saat olarak almış yerini. Bu tasarıma bir de tüm oyuna kelimenin gerçek anlamıyla hareket katan, Zeynep Günsür’ün tasarladığı hareket düzeni eşlik ediyor. Yorumcuları belki de tekdüzeliğe çekebilecek olan ‘saçma’ metin, bu hareket tasarımıyla ritmini kazanmış. Abartısının dozu iyi ayarlanmış robotsu oyunculuk seçimi de bütünü tamamlıyor. Çağdaş Yarman’ın ses ve müzik tasarımı da öyle. Oyunu aksatan tek unsur, kimi sahnelerde oyuncular arasında hissedilen ritm sekmesi.
Öte yandan oyuncu ekibinin seneler sonra sahnede buluşan, profesyonel iş hayatları da olan kişilerden oluştuğunu ve arayı kapatma konusunda sıkı iş çıkardıklarını eklemeli. Martin’lerin eğlenceli tren seyahati sahnesinde sık kullandıkları replikteki gibi bir oyun: “Çok tuhaf, çok çok acayip. Hem de ne tesadüf.” Tiyatro gündemi bol çatallı bir yolda tam sürat ilerlerken ‘Kel Şarkıcı’da durup bir soluklanmak, bu modern klasiğe getirilen başarılı yorumu görmek ve kendi yabancılaşma duygumuzu bu sakin tonun içinde yaşamak hepimize iyi gelecektir.
Muhakkak görün
Nihayet Makamı
Altıdan Sonra Tiyatro yapımı olan oyun, Şaire Şehvar Hanım ile yardımcısı Sabriye’nin önce gündelik ilişkilerinin içinde sonra da kalplerinin kuytularında bizi dolaşmaya çıkarıyor. Burçak Çöllü’nün yazıp yönettiği ve müziklerini bestelediği ‘Nihayet Makamı’ hem itinayla örülmüş öyküsü, kurgusu ve yarattığı incelikli hisler için hem de Ayşegül Uraz ve Gülhan Kadim’in performansları için görülmeli. 4 ve 5 Şubat’ta saat 20.30’da Kumbaracı50’de izlenebilir.
KADINLARA DAİR 5 OYUN
Cadı Avı
Engin Alkan’ın, Shakespeare’in sonelerinden uyarladığı, Kadıköy Emek Tiyatrosu yapımı oyun hepimizi, kadınların doğadan gelen yaratıcı gücünü hatırlamaya davet ediyor. Bugün ve 8 Şubat’ta saat 20.30’da Kadıköy Emek Tiyatrosu’nda.
Çın Sabahta
Nezihe Meriç’in oyunu Hülya Karakaş’ın yönetiminde, İstanbul Şehir Tiyatroları yapımı olarak sahnede. Farklı kesimlerden iki kadının zorlu ama umut verici öyküsü… Bugün 15.00 ve 20.30’da Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde.
Bir Peri Masalı Radyum Kızları
Karden Kasaplar imzalı oyun, Laçin Ceylan’ın yönetiminde, Madam Curie’nin bulduğu radyumun izinde hayatları değişen fabrika işçisi kadınları anlatıyor…
Yarın 15.00’te Üsküdar Tekel Sahnesi’nde.
Fotoğraf 51
DNA’nın keşfi sürecindeki yeri göz ardı edilmiş bilim kadını Rosalind Franklin’e odaklanan, Çağ Çalışkur’un yönettiği oyun bilhassa Funda Eryiğit’in iddialı performansıyla öne çıkıyor. 4 ve 5 Şubat’ta saat 20.30’da Craft’ta.
Benimle Gelir misin?
Ebru Nihan Celkan’ın yazdığı, Sami Berat Marçalı’nın yönettiği oyunda Başak Kıvılcım Ertanoğlu ve Elif Ürse, iki kadının ülke koşullarından bağımsız kalamayan aşkını anlatacak. 5 Şubat Çarşamba 21.00’de DasDas’ta.
Paylaş