İstanbul’un bağımsız, kendi yağında kavrulan ve tüm sert koşullara rağmen nitelikli işler üreten tiyatro topluluklarını şehrin ve ülkenin farklı noktalarında görmek, üretimin yaygınlaşması açısından mutluluk verici. Mart sonunda kurulan ve İstanbul’un bile sadece belli bölgelerine sıkışan bağımsız oyunları Beylikdüzü’nden Malatya’ya seyirciyle buluşturan Lemur ekibi kolları bu kez festival düzenlemek üzere sıvadı. Ve Bozcaada’da, bağbozumu şenlikleriyle aynı haftada düzenlenecek 4 günlük bir tiyatro festivali doğdu. Adına düzenlenen şenliklerde tiyatronun doğduğu, bağbozumu tanrısı Dionysos’un ‘huzurunda’ gerçekleşecek bir festival bu.
1-4 Eylül’de gerçekleşecek festival 4 günü 12 oyun, 4 konser, 2 after party, tiyatro atölyeleri ve Bozcaada deneyim atölyeleriyle dolduruyor.
Ana mekânı büyüleyici atmosferi ve dokusuyla 2 bin kişi kapasiteli Ayazma Manastırı olarak belirlenen Bozcaada Tiyatro Festivali; Ataberk Öge (Lemur Company) ile Gediz Alper’in adada işlettikleri otel K Bozcaada’da ‘tiyatro günleri’ yapma fikrinden doğmuş. Festival Bozcaadalıları ve kamping seçeneği de içeren kombine biletle adaya gelecekleri sezonun dikkat çekici oyunları ve burada prömiyer yapacak, dumanı üstünde bir yapımla karşılayacak.
Sabahattin Yakut’un kaleme aldığı, Mustafa Kırantepe’nin oynadığı ‘Bir Alzheimer’ın Anıları’ ilk kez burada seyirciyle buluşacak. Oyun sanatçının bizlere kendi hafızasında resmettiği hayattan ziyade, bambaşka bir hayatı yaşamış, yaşatmış bir toprağın öyküsünü ve trajikomik anılarını anlattığı tek kişilik bir performans. Tiyatro Gülgeç’ten ‘Soğuktan Korkmayan Tek Kuş’ ve Lemur Company&Tiyatro Gülgeç ortak prodüksiyonu ‘Pırt’ ise çocuk seyircileri bekliyor.
Gökhan Türkmen, No Land, Sattas ve Akustikhane Yeni Yerli konserleriyle DJ Emiran’lı after party’ler festivalin ‘müzik kulağını’ şenlendirecek. ‘Çalışkan’ festivalciler gündüz saatlerinde Güray Dinçol, Engin Alkan, Murat Mahmutyazıcıoğlu, Dicle Doğan ve Kayhan Berkin’in verecekleri atölyelere kayıt yaptırabilir.
Bu sene altıncısı gerçekleşen Müzede Sahne, temasını elbirliğiyle Dünyamıza yaşattığımız ‘ekolojik felaket’ten alıyor. Emre Koyuncuoğlu’nun küratörlüğünde hazırlanan program, odağına iklim krizini yerleştirerek, üç ayrı yazar ve yönetmenle yaptığı çalışmanın sonucunda hem festivale hem de sezona üç yeni oyun armağan ediyor. 10 Ağustos’ta Sakıp Sabancı Müzesi’nin terasında başlayan programın son 2 günü olan bugün ve yarın, festivale özel üretilen oyunlardan ikisi (‘Libido’ ve ‘Tek Kullanımlık Hikâye’) prömiyer yapacak.
‘Dünya 419 PPM bir Sahne’ mottosuyla seyirciyle buluşan festival, ilhamını Shakespeare’in ‘As You Like it’ (Beğendiğiniz Gibi) oyunundaki “Dünya bir sahnedir” repliğiyle havadaki karbondioksit salımının yoğunluk değerini gösteren karbon emisyonunun ölçümünü aktaran sayının birleşmesinden almış. İklim krizinin konuşulmasına niyetlenen festival; Şebnem İşigüzel, Volkan Çıkıntıoğlu ve Nadir Sönmez’in özel olarak ürettiği oyunlara, toplulukların sezon boyu da sahneleyeceği şekilde prodüksiyon desteği veriyor.
Detaylı bilgi: sakipsabancimuzesi.org
İki prömiyer peş peşe
SHIRLEY VALENTINE (BEŞ ÜZERİNDEN ÜÇ BUÇUK YILDIZ)
Tebdil-i Mekân Prodüksiyon Tiyatrosu
* Yazan: Willy Russell* Yöneten ve oyuncu: Sumru Yavrucuk* Ne zaman, nerede: Bu akşam 21.00’de Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda, 9 Ağustos Salı 21.00’de Balıkesir’deki Artur Tatil Köyü Açıkhava Sineması’nda. * Süre: 105 dakika m Bilet fiyatı: 168 ve 134 TL
Sahnede izleme fırsatı yakalandığında kaçırılmaması gereken isimlerden Sumru Yavrucuk. Tok, deneyimli, sahneye hâkim oyunculuğunu; mimiklerini, bakışlarını kaçırmadan izlemek bir doyum hissi geçirir seyirciye. Kuşağının en etkili isimlerinden olan oyuncunun tek kişilik performans sergilediği ‘Shirley Valentine’ ise konusu ve neşesiyle tam bir ‘yaz akşamı’ oyunu...
Shirley Valentine orta yaşlarını sürmekte olan ‘sıradan’ bir kadın. Kendini evine, çocuklarına, mutfağına adamış sayısız kadından biri işte... Hayalleri, arzuları, tutkuları olabileceği akla pek gelmeyen orta yaş ve üstü kadınlardan...
Shirley eksiksiz mutfağının duvarları arasına hapsolmuş halde; dünyanın pek çok yerindeki akran hemcinsleriyle benzer rutinde bir hayat sürerken bir Bodrum tatili hediyesi alır. Bu yolculuk ona sadece nefes alma değil, kendine, hayatına, kadınlığına başka bir gözle bakma fırsatı da sunacaktır.
Bir kendini bulma, özgürleşme öyküsü Shirley’ninki. Willy Russell imzalı metin bir İngiliz kadının (orijinalinde tatil Yunanistan’a yapılır) hikâyesini anlatır. Sumru Yavrucuk’un hem kendiyle hem de etrafındaki koşullarla ince ince dalgasını geçen yorumuyla izlediğimiz bu uyarlama hepimize fazlasıyla tanıdık gelecek bir komedi. Selmin Artemiz’in canlı müzik performansıyla sahnelenen oyun, kadınlara “Biraz da kendinizi hatırlayın ve düşünün” diyor adeta...
HERKES KOCAMA BENZİYOR (BEŞ ÜZERİNDEN ÜÇ BUÇUK YILDIZ)
KADIKÖY EMEK TİYATROSU
◊ Yazan: Alis Çalışkan
◊ Yöneten: Hakan Emre Ünal
◊ Oyuncu: Pınar Güntürkün
◊ Süre: 70 dakika
◊ Ne zaman, nerede: 1 Ağustos Pazartesi 21.00’de Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda.
Yazlık açık hava mekânlarındaki tiyatro gösterimlerinin geçen senelere göre artışta olduğu bir dönemdeyiz. Geçmiş sezonlarda sahnelenen pek çok oyun, şimdilerde çok daha geniş mekânlarda seyirci karşısına çıkma şansı buluyor. Özellikle küçük salonlarda, kısıtlı sayıda seyirciyle buluşan bağımsız oyunların kalabalıklarla buluşma fırsatı yakalaması önemli.
Bu hafta açık havada izleyebileceğimuz bağımsız yapımlardan üçüne dikkat çekmek istedim: Fiziksel Tiyatro Araştırmaları’ndan ‘Kalabalık Duası’, Sarı Sandalye’den ‘Kral Übü’ ve Duende Tiyatro’dan ‘Satranç’. İyi seyirler!
Kadim kente bir de bu gözle bakın!
‘Kalabalık Duası’ 25 Temmuz Pazartesi 21.00’de Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda.
Tolga İskit’in tek başına sahneyi ‘kalabalıklaştırdığı’ oyun ‘Kalabalık Duası’ pandemi öncesinin en sıradışı işlerindendi. İskit, son yılların en çarpıcı tek kişilik oyunculuk performansıyla çıkıyor karşımıza. Karakterini nasıl tarif etmeli? Bir tür ‘bilge meczup’ diyebiliriz. Volkan Çıkıntıoğlu’nun kaleminden çıkan metin başka türlü bir İstanbul hikâyesi. “Sırlarla ve sırrı bozuklarla dolu bu efsunlu şehri” anlatıyor bize bu tuhaf adam. “Nizam mı şehrin hikmeti, keşmekeş mi” diye soruyor. Şehrin sokaklarında dolanıyor, puslu mekânlarına giriyor, hatta göklerinde süzülüyor. Şehre başka bir gözle bakmamıza vesile oluyor. Bir mikrofon, dev bir kitap, ufacık bir kâğıt gemi, küçük bir büst ve mumdan oluşan aksesuarlarla yapıyor bunu. Fiziksel Tiyatro Araştırmaları’nın oyunculukta sınırları esneten yöntemleriyle...
Güray Dinçol’un yönetimindeki oyunda çağdaş dansçı gibi, meddah gibi, kukla gibi çıkıyor karşımıza bu ‘tuhaf adam’.
AYDINLIKEVLER/BKM
* Yazan: Yılmaz Erdoğan
* Yöneten: Serdar Biliş
* Oyuncular: Demet Akbağ, Salih Bademci, Burak Dakak, Sinem Ünsal, Nebi Tolga Yılmaz, Sevda Baş, Caner Alkaya, Barkın Sarp, Ömer Güneş, Kiraz Tosun.
* Ne zaman, nerede: 20 Temmuz Çarşamba, 21.00’de Çeşme Açıkhava Tiyatrosu’nda. 21 Temmuz Perşembe 21.00’de Bodrum Antik Tiyatro’da.
Her biri kendi sahne dilini oluşturmayı başarmış beş kadından bahsedeceğim bugün. Seda Yüz oyunculuk kökenli bir stand-up’çı. Gülden Arsal ile Pınar Akkuzu şehir ve bölge planlamacısı ve diyetisyen olarak mesleklerini icra ederken bir koldan da profesyonel olarak tiyatro yapan iki yetenekli hikâye aktarıcı. Sezen Keser’le ‘Dansöz’ vesilesiyle tanıştık ve ilk anda çarpıldık. Ve Nezaket Erden hem sahnede hem sinema ve TV ekranlarında çok üretken. Ayağa kaldırdıkları oyunlar son birkaç sezonun en akılda kalıcı işlerinden aynı zamanda.
Tiyatroların çoğu artık yaz aylarında ‘paydos’ etmiyor, gösterimlerini seyrek de olsa açık hava mekânları başta olmak üzere çeşitli turne programlarında sürdürüyor. Önümüzdeki günlerin tiyatro programına baktığımda bu dört oyuna rastlayınca; yetenekli, üretken ve çarpıcı sahne enerjisiyle yüklü bu beş kadına dikkatinizi çekmek istedim.
Yarı şaka yarı ciddi
SEDA YÜZ STAND-UP: Yüz’ün “Kadından komedyen olmaz” söylemini anımsatarak giriş yaptığı gösteri, 30’larındaki bir kadının genç kızlığından annesiyle ilişkisine, erkeklerle diyaloğundan annelik deneyimine tanıdık duraklardan geçiyor. Yüz, Studio Oyuncuları çıkışlı bir oyuncu. Tiyatro kökenli olmasının da etkisiyle olsa gerek, espri dizmek değil yaptığı, bütüncül bir öykü anlatıyor. Bu topraklarda kadın olarak yaşadığımız tuhaflıkları bir akışa yerleştiriyor. Seyirciyle iletişimi, ifadeleri ve tonlamaları da ‘toplumcu-gerçekçi’ diyebileceğim şakalarına cuk oturuyor. Erkeklik dozunu her an arttıran bu toplumun daha çok Seda Yüz şakasına (ne kadarı şaka ne kadarı ciddi, karar verirsiniz) ihtiyacı var, kaçırmayın.
13 Temmuz, 20.30’da Gri Sahne’de.
İki çamaşırcı tarihi tepetaklak ediyor
‘ROMEO VE JULIET’-DASDAS
DasDas’ın bu seneki yeni yapımı “Aşk nedir” diye sorduruyordu seyirciye. Çağdaş bir tasarımla kurgulanan Shakespeare klasiğinde usta oyuncular Erdem Akakçe, Hülya Gülşen ve genç kuşaktan Başak Kıvılcım Ertanoğlu, Barış Gönenen ve Ümit Erlim dikkat çekiyor. Romeo’ya ekrandan tanıdığımız Deniz Can Aktaş, Juliet’e ise tiyatro takipçilerinin hemen tanıyacağı Naz Çağla Irmak hayat veriyor. Eğlencesi, dansı, ışığı, müziği bol, ansambl oyun hissini yakalatan bir yorum… 7 Temmuz Perşembe, 21.00’de Antalya Açıkhava Tiyatrosu’nda.
‘BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ’ TATBİKAT SAHNESİ
Erdal Beşikçioğlu efsaneleşen tek kişilik performansında bir vincin tepesinde Gogol klasiği ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ni oynuyor. Bedenin günlük sınırlarını zorlayan performansı, yer yer oyunun bile önüne geçse de izlemesi müthiş heyecan verici ve zevkli bir oyun. Gogol’un, sistemin çarpıklıklarını Popriçin karakteri aracılığıyla anlattığı kısacık öyküsünü Beşikçioğlu’ndan izlemeyi seveceksiniz…
14 Temmuz Perşembe, 21.00’de Antalya Açıkhava Tiyatrosu’nda. 15 Temmuz Cuma, 21.00’de Bodrum Antik Tiyatro’da.
‘AYDINLIKLEVLER’-BKM