Bir tez konusu olarak; KADIN BAŞINA TRAFİĞE ÇIKMAK

Haberin Devamı

Bir tez konusu olarak; KADIN BAŞINA TRAFİĞE ÇIKMAK

Otomobilimi aldım. Dolayısıyla maceralar da başlamış oldu. Aynı reklam ajansında çalıştığımız mesai arkadaşlarımın deyimi ile de “ve olaylar gelişti.”

Anladım ki; eğer bir kadınsınız her sabah o direksiyonun başına 1-0 yenik geçiyorsunuz. Çünkü daha otoparktan çıkarken, görevlinin ağız kıvrımındaki o inceden bükülüşü yakalamamanız imkansız. Çünkü, siz bir kadınsınız ve eşittir bir ayrıntı manyağısınız. 1600 mercek mikroskop gibi etrafınızdaki en minik mimikleri bile görmeye ve sezmeye doğuştan mahkumsunuz.

Eğer ilk arabanızsa benim gibi daha da fena. Çünkü ya kiralık otomobillerde ya da şirket araçlarında veya eşi dostun, anne-babanızın kıymetli arabalarında piştiğiniz için kendi sevdiceğinize alışmanız bir süreç alıyor. Sağını solunu kurcalamak, ön cama su püskürtmeye çalışmak, kısalar diye sis farlarını açıp gitmek... Bunlar hep ilk haftanın cilveleri.

Haberin Devamı

Ama en kötüsü yarım indirilmiş el freni ile yaklaşık 600 metre yol yapmaya çalışmak. Konsoldaki göstergede kocaman bir kırmızı ışık yanıyor, araba bas bas bağırıyor ben hala gitmeye çalışıyorum. Tabii ki araba sürekli stop ediyor. Panikle Ahmet Usta’yı arıyorum (araba kullanan bir kadının panik halinde iken en yakın akrabası, servisteki ustasıdır) “bozuk çıktı benim arabam, sürekli stop ediyor” diye feryat figan bağırmaya hazırlanırken; taksi durağındaki taksicinin büyük bir keyifle “küçük hanım el frenini indir” demesiyle kendime geliyorum.

O anda tüm dünya ve tüm trafik durup bana bakıyor. Camlarım açık, bedenim taş. Rengim mor. Taksici bir kadına daha sürücülük konusunda büyük verdiği için keyifli. Allah razı olsun yine de küçük hanım dedi.

Trafikte bir kadın sorunsalı; ORTA ŞERİT

Eğer ileri sürüş teknikleri konusunda (henüz) iddiası olmayan, sıradan bir kadın şoförseniz; hayatta en sevdiğiniz yer orta şerit. Tıpkı riski olmayan ilişkiler gibi. Kavga yok, gürültü yok, risk yok. Huzurlu, ama monoton. Olsun. Hayatta her şeyi denemek gerek. Taa ki, bir ruh hastası gelip güvenli dünyanızdaki o mazbut huzurunuzu kaçırana kadar. Yahu, orta şeritteyim. Hız limiti 70. Ki, 80’le seyrediyorum. Solum, sağım ve önüm dolu. Trafik akıyor ama belli bir hızda. Arka tamponum ile birleşip selektör yaka yaka beni taciz etmenin; asabımı bozmanın bir manası var mı? İşte trafikteki ilk el kol hareketini yapmasını, bir kadın o esnada öğreniyor.

Haberin Devamı

Bir tez konusu olarak; KADIN BAŞINA TRAFİĞE ÇIKMAK

Yokuş ortası park etmeyiniz!

Kadının kadına ettiğini tabiattaki hiç bir canlı etmiyor birbirine. Reklam yazarı olarak çalıştığım ajans, Göztepe’de Kilise sokağında restore edilmiş şahane bir Rum Evi. Ancak önündeki yokuş İstanbul’un en ünlü yokuşlarına bin basar. Yokuşun tam arabanın artık tıkanmaya başladığı noktasında da bir kuaför var. Yeni takıntım, bu kuaföre gelmiş, otomatik vites arabasını da lönk diye sokağın ortasında bırakmış, sana da geçmen için lütfen şuncacık yer bırakmış ablalar!!! Kardeşim benim aracım düz vites. Zaten yokuş çıkmaktan nefret ediyorum. O yokuştaki açı da neredeyse 90 derece. Senin beni çıldırtmaya, kuaföre daldırtıp “nerede bu aracın sahibiiee” diye bas bas bağırtmaya hakkın var mı?

Haberin Devamı

Kırmızı ışık çapkınları

İşte en zararsız ama en komikleri de bunlar. Kırmızı ışık çapkınları. Aynı, uçağa bindiği andan itibaren evdekini ya da eldekini unutup gözleri fıldır fıldır dönen kabin içi çapkınları gibi. Şu sıralar en büyük eğlencem onlar. Yan yana durunca camını açıp yandan yandan gülümseyeni mi ararsınız; müziğin sesini açıp Ebru Gündeş dinleten mi, peşinize takılan mı, hatta bir süre mecburen arkalı önlü, sağlı-sollu gittikten sonra samimiyeti ilerlettiğini sanıp telefonunu gösterip numaranızı isteyen mi...

İşte bir haftada yaşadığım “Bahar trafikte” maceralarının özeti. Kendinizi ispat edene kadar (ki bazı kadınlar maalesef hiç edemiyor) trafikteki ATAERKİL düzeni çekmeye mahkumsunuz. Sıkıştıran taksicileri, belediye otobüslerini, çapkınları, kendini yola atmış yayaları, sinyalsizleri atlatıp da varacağınız yere tek parça gidebiliyorsanız bu ülkede; sizden mutlusu yok.

Haberin Devamı

Yeter ki; yolunuz açık, farınız yakılı, emniyet kemeriniz takılı olsun.


 

Yazarın Tüm Yazıları