Poh poh (Like)

“Bazen ne hissettiğini unutup, neyi hak ettiğini hatırlaman gerekir.” (Frida Kahlo)

Haberin Devamı

HERKES sevilmek istiyor... Var mı istemeyen? Herkes sevilmenin yanında saygı da görmek istiyor. Ohh ne şahane... Hem sevilmek hem de saygı duyulmak... İkisi bir arada. Billahi tadından yenmez. Bunları elde etmekle elbette ki yetinmiyoruz. İnsanız neticede... Buldun da bunadın mı derler adama. İçten gelen maneviyat ile ruhani sevgi bir yana, şimdilerde artık hiç kimse kendinden başkasını göremez ve sevemez oldu ya... Varsa yoksa: bizzat, şahsen, kendisi... Nedeni belli olmasına rağmen hiçbirimiz dönüp de kendi duygularımızla dürüstçe yüzleşmiyoruz ki... Doyumsuzuz ve daha daha fazlasını bekliyoruz. Anlayacağınız kuru kuruya sevgi ile saygı yetmeyiveriyor bir anda... Bunlarla beraber bir de takdir edilmek istiyoruz. Nasıl yani, diye kalakaldınız... Türkçesi: bu sevgi ve saygının sözlü olarak dile gelmesi gerektiğini düşünüp seven ve sayanlardan bu durumun sık sık tekrarlanmasını bekliyoruz. Bu ne yüzsüzlük... Yok daha neler, dediniz biliyorum. Durun daha... Bunlar da yetmiyor çoğu zaman... Üstüne bir de ödüllendirilmek istiyoruz. Ohaaa yani ilkokuldaki gibi kurdele mi takalım diye çıkıştınız. Tepkinizi haklı bulduğumu belirtmek isterim. Bu zamanda “kim kaybetmiş ki, biz bulalım...” dediniz. Elbette bulamayacaksınız... Kuru dediğiniz gerçek sevgiyle yetinmediniz, sulandırıp lapa yaptınız... Haliyle sahtesine kaldınız, sanal olanına yani... Ne de olsa insan... Nazlanmak, poh pohlanmak istiyor... Yalandan da olsa “Like” yani beğeni almak. Sen beni poh pohla (“like”la) ben de seni...

Haberin Devamı

PENCEREDEN GELEN SOĞUK, MAVİYDİ...

Poh poh (Like)

“PENCEREDEN gelen soğuk, maviydi...” cümleyi okuyunca hakikatten “Ürperdim” tüylerim diken diken oldu. Soğuğu derinden hissettim... Bedenim değil ama ruhum üşüdü cidden ve kalben. Umut besleyen çaresizliğin nefesten yansıyan son çırpınışının hırıltısı belki de... Özetle çok etkileyici bir serginin sloganı başlıkta. Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde bugün başlayan ve 25 Mayıs’a kadar sürecek Ressam Cihat Aral’ın “Göç” olgusunun içine gizlenen kavramlar yumağını işlediği sergi mutlaka izlenmeli. Cahit Aral manifestosunda “Resmim izleyicinin belleğinde kalsın, insanı tedirgin etsin, düşünmeye zorlasın, aynı zamanda duygulara da yön versin isterim. Çünkü iyi resim unutulmaz” diyor. “Yazmak devrimci bir eylemse, işte size resmin en derin devrimci ruhunu sezebileceğiniz resimler...” diye yazmış sevgili dostum ve “Pencereden Gelen Soğuk, Maviydi” sergisinin küratörü, “Dilek Karaaziz Şener.”

Haberin Devamı

‘ZEYTİNYAĞLI DONDURMA’ YEDİNİZ Mİ HİÇ?

Poh poh (Like)

YEMEDİYSENİZ, Kavaklıdere Şili Meydanı’ndaki Stüdyo Pizza ve çok sevgili Şef Murat Artukmaç yine harikalar yaratmışlar. “Dua Lipa’nın en sevdiği...” diye paylaştıkları fotoğrafı görünce hemen Dua Lipa’yı aramadım tabi. Stüdyo Pizza’nın en az dondurması kadar yürek ferahlatan Sahra’sını aradım. “Mutlaka tatmalısın...” derken yutkundum. Dondurmanın keyfine keyif katılmış desem yeridir. Hele ki Murat Şef’in hayranlık duyduğum yöresel ürün kullanma tutkusuyla hazırladığı lezzetlerin, sizi sizden alıp daha önce hiç gitmediğiniz bir yolculuğa çıkarmasının tadını biliyorsanız, ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Şayet bilmiyorsanız sözünü ettiğim dondurmanın vereceği olası yolculuk hisleri için şimdiden heyecanlanabilirsiniz. Şef’in kendi mutfağında kendi reçetesiyle hazırladığı dondurmaya ilaveten Kaz dağlarından “İdalya” zeytinyağı ile trüflü su böreğine şahane duygular katan “Arbequina” zeytinyağını dondurmaya da kullanmış. Aydın’ın Atça ilçesine has yüksek aromalı kurutulmuş çilek ve fesleğen dokunuşuyla dondurma; rüya tadında gerçek olmuş.

Haberin Devamı

FUNDA ŞENOL VE ‘EDEBİYATÇILARIN MUTFAĞI’

Poh poh (Like)

Poh poh (Like)

CERMODERN’in gelenekselleşmiş “Mutfak Kitaplığı” kapsamında “Cafe Modern”de hazırlanan “Edebiyatçıların Mutfağı” etkinliğini hatırlarsanız geçtiğimiz hafta duyurmuştum. Edebiyatla karın doyurmak isteyenlerin rağbet ettiği geceye etkinlik için İstanbul’dan gelen Adnan Özer ile birlikte katıldık. Akademisyen sevgili Funda Şenol’un şahane anlatımıyla yolu Ankara’dan geçen edebiyat ve sanat çevresinin bilinen isimlerinin kitaplara, mektuplara veya sözlü anlatımlara dayanan anıları bazen yürek burksa da duygu yoğun gecede mest olduk diyebilirim. Hepimiz Funda Şenol’un derlediği eşsiz bilgileri hayranlıkla dinledik. Mutfağın şefi sevgili Bayram Usta’nın hazırladığı mezelerin çoğunu sevdim. Özellikle kendisinin “Tabule” salatasından esinlenerek hazırladığı “Tahıllı çilekli turp salatası”na bayıldım, nefis bir uyum yakalamış. Etkinliğin de yemeklerin de tadı damağımda kalmıştı ki; Mutfak Kitaplığı’nın sevgili editörü Burcu Şenay, mayıs ayı sonunda yine Funda Şenol ve “Gazino Kültürü” etkinliği müjdesini verdi. Heyecanla bekliyoruz.

 

Yazarın Tüm Yazıları