Paylaş
O, WikiLeaks gerçeğini çok önceden başlattı ama yaz aylarının ortalarında Batılı gazetelerin desteğini de alarak internet sitesinden yayınladığı Afgan Savaş Günlüğü’yle, deprem yarattı. Hem de nasıl bir deprem. Ocak 2004-Aralık 2009 tarihi arasında Afganistan’daki ABD ordusunun iç yazışmalarından oluşan 92 bin 201 adet belge, ABD’de değişim rüzgarları başlatan Obama ve yönetimini kelimenin tam anlamıyla, “zor” durumda bıraktı.
Savaş suçları, hükümet ve şirket yolsuzlukları gibi birçok skandalı içeriden yayınladığı belgelerle dünyaya duyuran 39 yaşındaki adam, artık kameraların önünde olmaya karar verdiğinde onun için geri dönülmez bir serüven başladı.
Uzun boylu narin yapılı ‘ Bay Sızıntı’, dünya basınını sadece zekası ve yetenekleriyle değil, karizmasıyla da etkiledi. Küçüklüğünden beri yerleşik düzeni olmayan Julian Assange, Obama yönetimini kızdırdıktan sonra, hepten kaçarak yaşamaya başlayacaktı.
O’nun için her ülkenin havaalanı ya da arkadaşlarının evleri artık kendi eviydi.
Yaz aylarında ardı arkası gelmeyen baskı ve tehditlerle karşı karşıya kaldı.
Tecavüz iddiasıyla gazetelerin birinci sayfasına düştü.
Çalışma ve oturma izni için İsveç hükümetine başvurdu. Geri çevrildi.
Pentagon, “Bay Sızıntı”nın açabileceği diğer depremlere karşı önlemini aldı ve medya kurumlarını uyardı. Şimdi sırada, “Irak Savaş Günlüğü” vardı. Hem de askeri istihbarat tarihinin en büyük teşhir operasyonu olacak 400 bin adet “gizli” belge.
Dünya, Amerika’ya kafa tutan beyaz saçlı adamın neler yapacağını merakla beklemeye başladı.
Sürekli yer değiştirdiği için “ onunla” röportaj yapmak çok zor
Julian Assange ile yaz aylarında görüşebilmek için kolları sıvadım.
Araya giren “kaynaklara”, Guantanamo’da gördüklerimi, Pakistan’da kaldığım dönemi anlattım. Julian, kendi deyimiyle “masa başı gazeteciliğini” sevmiyordu. Beni sevmesi için araştırarak yaptığım bir dolu haberi aradaki kaynaklara ilettim..
Aldığım cevap beni mutlu etmedi ama umudum vardı. Çünkü, Julian bana röportaj verecekti ama nerede ve ne zaman olacağı belli olmuyordu.
Pentagon-WikiLeaks savaşları durmuyordu.
Aylardır dedektif gibi izini sürdüğüm Julian Assange, bu kez Irak Savaş Günlüğü için bir kez daha Londra’daydı.
Bu sefer onunla istediğim röportajı yapacağımı biliyordum. Gece yarısı yardımcısından gelen e-posta, “müjdeyi” verdi.
Julian Assange ile basın toplantısından sonra “görüşebilecektim”.
Julian Assange onca tehdide ve baskıya rağmen kaçmıyor ama korunuyor. Çevresinde düzenlenen tüm operasyonlar büyük bir titizlikle ve güvenle yapılıyor. Basın toplantısı yapacağı mekanları titizlikle seçiyor. Arka kapıdan gelip, yine arka kapıdan terk ediyor.
Irak Savaş Günlüğü’nü, Londra’dan duyuran Julian Assange yorgun görünüyordu.
Kendisine Türkiye ile ilgili soracağım çok şey vardı ama önce bana biraz fazla zaman ayırması için rica ettim. “Soracağım çok şey var” dedim. Hazırladığım üç sayfa dolusu soruyu gösterdim.
Sonunda, Bay Sızıntı’yı yakalamıştım. Kolay kolay bırakmaya niyetim yoktu’.
Paylaş