Paylaş
Bugün Tıp Bayramı… 2. Mahmut döneminde Hekimbaşı Mustafa Behçet’in önerisiyle,
14 Mart 1827’de, Şehzadebaşı'ndaki Tulumbacıbaşı Konağı’nda Tophane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla ilk Cerrahhane kuruldu. Okulun kuruluş günü olan 14 Mart, Türkiye’de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edildi ve “Tıp Bayramı” ilan edildi.
İlk kutlama 1919 yılının 14 Mart’ında, işgal altındaki İstanbul’da gerçekleştirildi. O gün Tıbbiye 3.sınıf öğrencisi Hikmet Bora’nın önderliğinde Tıp Okulu öğrencileri işgali protesto için toplanmış ve onlara devrin ünlü doktorları da destek vermişti. 1976’dan beri de sadece 14 Mart günü değil, 14 Mart’ı içine alan hafta boyunca kutlama yapılıyor ve bu hafta “Tıp Haftası” olarak kabul ediliyor.
Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının görüldüğü ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından pandeminin ilan edildiği 11 Mart 2020’den bu yana iki yıl geçti. DSÖ verilerine göre dünyada toplam vaka sayısı 458 milyonu, Covid-19’a bağlı vefat sayıları ise 6 milyonu aştı. Pandemi, hepimize sağlıklı yaşamın önemini öğretti. Ancak ne yazık ki, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının ne kadar yaşamsal ve önemli bir görev yaptığını hâlâ anlamayan bireyler var aramızda.
Mart başında Giresun Prof. Dr. İlhan Özdemir Devlet Hastanesi’nde Hemşire Kamer Yurt Dizdar, tedavi için gelen Sema Bekdemir tarafından darp edildi. Bekdemir, Dizdar’ın saçını çekerek onu tekmeledi. Kamer Yurt Dizdar, “Artık severek geldiğim hastaneye gelmek istemiyorum. Yanımda biri olmadan dışarı çıkamıyorum. Sürekli arkama bakma gereği hissediyorum. Bunların hiçbirini hak ettiğimi düşünmüyorum” diyor.
Şubat ayı sonlarında Manisa’da Akhisar Mustafa Kirazoğlu Devlet Hastanesi’ne cezaevinden jandarma eşliğinde muayeneye gelen tutuklu, raporu olmadığı için istediği ilacı yazmayan Nöroloji Uzmanı Doktor Bahadır Erdoğan’a tekme attı. Olayın ardından Hekim Birliği Sendikası poliklinik doktorlarının can güvenliği sağlanana kadar görevden çekilme kararı aldıklarını açıkladı. Ya diğer hastanelerdeki doktorlar da meslektaşlarını desteklemek için bu karara uymak isteselerdi? Bunun sonuçlarını düşünebiliyor musunuz?
Şubat sonlarında bir başka sağlıkta şiddet olayı da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ nde yaşandı. Selim Duman, keloid tedavisi sırasında yaralarını temizlerken eşinin canını yaktığını iddia ettiği doktora saldırdı. Hafif yaralanan doktorun şikâyeti üzerine gözaltına alınan Selim Duman ifade verdikten sonra tutuklandı.
Şubat ayında bir olay da Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşandı. Sağ bacağından vurularak hastaneye getirilen Talip Gönültaş, tomografi odasına alındı. Tomografi çekilirken bağırmaya ve çevreye saldırmaya başlayan Gönültaş, tomografi odasını birbirine kattı. Ona, yanında hastaneye gelen Jiyan Özkaya da destek verdi. Odada bulunan yaklaşık 30 bin dolar değerindeki bir cihaz hasar gördü. Tomografi bölümünde yaşananlar güvenlik kamerasına yansıdı. Bu sırada korku dolu anlar yaşayan sağlık çalışanları, kendilerini odadaki camlı bölmeye kilitledi. Ancak saldırganlar camı vurarak ve iterek devirmeye çalıştı. Çerçeve bölümü kırıldığı için devrilen cam, sağlık çalışanları tarafından iterek yerine yerleştirildi. İki şüpheli hakkında “görevi yaptırmamak için direnme” ve “mala zarar verme” suçlarından işlem yapıldı. Saldırganların daha sonra savcılık talimatıyla serbest kaldığı öğrenildi
Yine Şubat ayında Artvin Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nde görev yapan Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Doktor Uğur Çıkrıkçılı, bir hastanın bıçaklı saldırısına uğradı. Saldırı sonrası, Rize-Artvin Tabip Odası, menfur saldırıyı şiddetle kınadığını bildiren bir açıklama yayınladı.
22 Şubat’ ta Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde çalışan Nöroloji Uzmanı Doktor Ebru Ergin, farklı bir ilaç yazmadığı gerekçesiyle hastası tarafından darp edildi. Darp edilen doktor, çalıştığı hastanede tedavi altına alındı.
Bu örnekleri daha da uzatmak mümkün. Ancak ben, son olarak; dünkü Hürriyet Gazetesi’ nde yer alan, belki de zaten okumuş olduğunuz bir sağlıkta şiddet olayını paylaşmak istiyorum sizlerle.
Anlatılana göre; dün sabah saat 08.00 sıralarında, Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Acil Servisi’ ne getirilen 1 aylık bir bebek, gerekli tetkiklerin ardından Beyin ve Sinir Cerrahisi Servisi’ ne sevk edildi. Bebeğin tetkik sonuçlarını inceleyen Beyin ve Sinir Cerrahisi Servisi’ nde görevli Asistan Doktor Emre Arslan, bebek için 6 saatlik klinik gözlem önerdi ve bebeğin ebeveynlerine bu süre zarfında Acil Servis’ te beklemelerini söyledi. Ancak bebeğin babası Acil Servis’ te bir süre bekledikten sonra, Dr. Emre Arslan'ın bebeğini kontrol etmek için servise gelmediği gerekçesiyle, doktorun odasının bulunduğu kata çıkıp kapısını yumruklamaya başladı.
Sonrasını ise Dr. Arslan’ ın kendisinden dinleyelim: “Ben kapıyı açıp ne olduğunu sordum. Şahıs, 'Çocuğuma siz mi bakıyorsunuz? Neden bakmadınız?' diye yüksek bir ses tonuyla sordu. Bebeğin filmlerine baktığımı, işlemleri yaptığımı söyledim; ancak bağırmaya ve küfretmeye devam etti. Ben de odamın kapısını kapatıp içeri girdim. Tekrar odamın kapısını yumruklamaya başlayınca kapıyı açtım ve 'Ne diyorsun? Ne istiyorsun?' dedim. Şahıs yüzüme yumruk atıp, bıçak çekti. Oradaki insanlar araya girdi. Ben de olay büyümesin diye yoğun bakım tarafına geçtim"
Polis, olayın ardından, bebeğini ve eşini de alıp olay yerinden kaçan şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı.
Oysaki sağlık çalışanlarımız hastaları için canla başla çalışıyorlar. Onlara şifa dağıtmak için gecelerini gündüzlerine katıyorlar. Çoğu zaman kendi özel hayatlarını hiçe sayıyorlar. Neyse ki toplumun kanayan yaralarından biri olan sağlık çalışanlarına yönelik şiddete ilişkin yasal düzenlemelerde son hazırlıklar tamamlandı. “Çifte Şiddet” yasası olarak TBMM’ye gelecek olan düzenleme, kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet suçuna ağır cezalar getiriyor.
Düzenlemede sağlık çalışanlarına şiddet suçu, katalog suç kapsamına alınıyor; cezanın alt sınırı da arttırılıyor. Sağlıkta şiddet suçu işleyenler bundan böyle tutuklu olarak yargılanacaklar. Bu düzenlemenin bir an önce uygulamaya geçirilmesi, inanıyorum ki; sağlıkta şiddet sorununun çözümü için atılan önemli bir adım olacak.
Ben hem yaşım hem de birlikte yaşadığım hastalıklarım nedeniyle pek çok doktorla yakın ilişki içindeyim. Doktorluk, daha önceki yazılarımda da ifade etmiş olduğum gibi, kutsal bir meslek. Hatta mesleğin de ötesinde, “başkalarına adanmış bir yaşam biçimi”. Bu yüzden onlara karşı yapılan herhangi bir yanlış, beni derinden yaralıyor. İstiyorum ki, benim gibi, herkes anlasın Onlar’ ın değerini ve ‘asla vazgeçilmez’ olduklarını.
Bu isteğimin yakın bir gelecekte gerçeğe dönüşmesi umuduyla tüm doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın Tıp Bayramı’nı kutluyorum.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Not: Bu yazının hazırlanmasında, Hürriyet Gazetesi’nde Şubat- Mart 2022’ de çeşitli tarihlerde yayınlanmış haberlerden yararlanılmıştır.
Paylaş