Ayşegül Domaniç Yelçe

MS yüzünden 28 yaşında çellosuyla vedalaşmak zorunda kalan deha…

27 Şubat 2017
Merhabalar sevgili okurlar.

Yaşadığım süre içinde beni en fazla etkileyen filmi Nisan 1999’da izlemiştim. “Müzik Tarihinin Dahi Çellisti” olarak adlandırılan Jacqueline Du Pré’nin hazin hayatını anlatan ve orijinal ismi “Hilary and Jackie” olan bu film ülkemizde “Paylaşılamayan Tutkular” adıyla gösterilmişti. Filmin senaryosu Jacqueline Du Pré’nin ablası Hilary’nin yazdığı “A Genius in the Family” (Ailede bir Üstün Zekâ) kitabından uyarlanmıştı.

1945 yılında Oxford-İngiltere’de doğan Jacqueline Du Pré’nin annesi bir piyano öğretmeniymiş. Jacqueline ilk çellosuna beş yaşındayken sahip olmuş, altı yaşında da “London Cello School”da derslere başlamış. Yedi yaşında ilk konserini veren bu küçük kız, on yaşında “Suggia-Cello Prize” ödülünü kazanmış, on iki-on üç yaşlarında BBC konserlerinde çalmış. Jacqueline, 1960 yılında meşhur “Guildhall School”u birincilikle bitirmiş ve altın madalya almış.

1961 yılında Jacqueline’e bir hayranı tarafından 1673 yapımı bir Stradivarius çello hediye edilmiş. 1964’de ise, yine gizemli bir hayranı meşhur “Davydov Stradivarius”unu hediye etmiş genç çelliste. Jacqueline 1964–1970 yılları arasındaki kayıtlarının hepsini bu Stradivarius ile yapmış. Günümüzde Yo-Yo Ma’nın çaldığı enstrüman, işte, 1712 yapımı olan bu çello.

Jacqueline Du Pré dünya çapındaki ününü -1965 yılında kayda alınan- Edward Elgar’ın Çello Konçertosu ile kazanmış ve dünyanın en ünlü konser salonlarında birbiri ardından konserler vermiş. (Elgar’ın Çello Konçertosu’nu https://www.youtube.com/watch?v=XwMON0FsAaA adresli web sitesinde dinleyebilirsiniz.) 1966 yılında piyanist ve şef Daniel Barenboim’le tanışan Jacqueline ertesi yıl onunla evlenmiş.

1971’de sanatçının parmaklarında başlayan hissizleşme giderek bütün vücuduna yayılmış. Şubat 1973’de Jacqueline Du Pré ve eşi Daniel Barenboim’in New York Philharmonic’le birlikte vereceği dört konserin üçü Jacqueline’in hastalığının belirginleşen semptomları nedeniyle çok zor gerçekleşmiş, dördüncü konser ise iptal edilmiş. Bu üç konser ünlü çellistin son konserleri olmuş. Ve Jacqueline Du Pré, henüz 28 yaşındayken, büyük bir tutkuyla bağlı olduğu çellosuna veda etmek zorunda kalmış.

Ekim 1973’de “Multipl Skleroz” teşhisi konmuş Jacqueline’e. Birkaç sene daha çello dersleri verebilen sanatçı hastalığı agresif seyrettiği için kısa sürede tekerlekli sandalyeye bağımlı hale gelmiş ve bir süre sonra da evine kapanmış. Du Pré, 14 yıl bu hastalıkla mücadele ettikten sonra, 19 Ekim 1987’de henüz 42 yaşındayken hayata gözlerini yummuş.

Klasik müziğe sevdalı bir dinleyici olarak hayranlık duyduğum Jacqueline Du Pré’nin hayatını anlatan “Paylaşılamayan Tutkular” filmi benim Multipl Skleroz hastalığını inceleyerek yakından tanımama neden oldu.

Yazının Devamını Oku

Engelinizi Yüksek Seçim Kurulu’na bildirdiniz mi?

24 Şubat 2017
Merhabalar sevgili okurlar.

16 Nisan’da yapılacak Anayasa Değişikliği Referandumu’na ilişkin olarak 16 Şubat Perşembe günü başlamış olan süreç 26 Şubat Pazar günü saat 17.00’de sona erecek.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden görme ve ortopedik engelli seçmenlere ait bilgiler çevrim dışı alınarak SEÇSİS’e işleniyor. Böylece bu seçmenlerin aileleri ile birlikte sandık alanlarının giriş katlarında oy kullanmaları sağlanıyor. Seçmen kütüğünde kayıtlı olunup olunmadığı, varsa engellilik durumu <www.ysk.gov.tr > internet adresindeki “Seçmen İşlemleri” bölümünden veya e-Devlet Kapısı’ndan öğrenilebiliyor.

Yüksek Seçim Kurulu’nun internet sitesinde ya da bağlı olduğunuz muhtarlığın askı listesinde “Engelli” olarak kayıtlı değilseniz, <www.ysk.gov.tr> internet adresinden indirdiğiniz “Engelli Beyan Formu”nu doldurarak bizzat veya bir yakınınız aracılığı ile İlçe Seçim Kurulu’na veya İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’na gönderilmek üzere Muhtarlığa veya Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğü’ne başvuru yaptığınız takdirde seçmen durumunuz “Engelli” olarak güncelleniyor. Ancak bu işlemi 26 Şubat Pazar günü saat 17.00’ye kadar yapmış olmanız gerekiyor. (“Engelli Beyan Formu” için tıklayınız.)

Engelli kaydı olan seçmenlerin oy kullanacakları sandıklar –oylarını kolaylıkla kullanabilmeleri için- binaların giriş katlarına konuluyor. Görme engelliler, felçliler veya bu gibi bedenî engelleri açıkça belli olanlar o seçim çevresi seçmeni olan ve o sırada sandık alanında bulunan akrabalarından birinin, akrabası yoksa herhangi bir diğer seçmenin yardımı ile oylarını kullanabiliyorlar. Bir seçmen birden fazla engelliye yardım edemiyor. Gebelere, hastalara, engellilere ve yaşlılara sıra bekletilmeden oy kullandırılıyor.

Yüksek Seçim Kurulu tarafından engelli seçmenlerin bilgilendirilmesi amacıyla çeşitli broşür ve afişler hazırlanmış bulunuyor. Görme ve işitme engelli seçmenler broşür ve afişlerin üzerindeki QR kodu okutarak seslendirme ve işaret dili anlatımlı videolara ulaşabiliyorlar.

Söz konusu broşür ve afişleri Yüksek Seçim Kurulu’nun <www.ysk.gov.tr> adresli internet sitesini ziyaret ederek görüntüleyebilirsiniz. Bunun için önce internet sitesinin ikinci sayfasının sol üst köşesinde yer alan “Erişilebilirlik Paneli”ni tıklamalı, sonra da karşınıza gelen şıklar arasından “Tanıtım Videoları”nı seçmelisiniz. Afiş ve broşür videoları ile kare kodlu afiş ve broşürler burada yer alıyor.

Referandum için gümrük kapılarında ve yurtdışı temsilciliklerde oy verme işlemine 27 Mart 2017 tarihinde başlanacak. Oy verme işlemi; yurtdışı temsilciliklerde 9 Nisan 2017’de, gümrük kapılarında ise 16 Nisan 2017 (Saat 17.00)’de sona erecek.

Dilerim bu Referandum ülkemiz için hayırlara vesile olur…

Yazının Devamını Oku

“Farkında mısınız?”

20 Şubat 2017
Merhabalar sevgili okurlar.

Stratejik iletişim, reklam, etkinlik yönetimi ve video prodüksiyonu yapan YPMC Media 2016 yılından beri sosyal sorumluluk projesi olarak “Farkında mısınız?” adlı tematik bir kısa film yarışması düzenliyor. Yarışmanın amacı, dezavantajlı gruplara yönelik toplumsal farkındalık çalışmalarına kampanya niteliğinde ve sürdürülebilir bir kimlik kazandırmak.

Söz konusu etkinlik; T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından destekleniyor. Kısa Film Yarışması ile hem katılımcıların hem de hedef kitlenin estetik duyum ve beğenilerinin geliştirilmesi, aynı zamanda kültürel değerlere ve toplumun tüm kesimlerine duyarlı birer birey olarak yer almalarına katkıda bulunulması amaçlanıyor.

27 Mayıs 2016 tarihinde yayımlanan “Farkında mısınız?” başlıklı yazımda sizlerle paylaşmış olduğum gibi, 2016 yılı Kısa Film Yarışması teması “Disleksi” idi. Yarışmanın 2017 yılı için seçmiş olduğu tema ise “Otizm”.

Otizm, yaşamın ilk üç yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan ve kısıtlı ilgi alanları ile kendini gösteren karmaşık gelişimsel bir bozukluk. Otizmin nedeni henüz tam olarak tespit edilebilmiş değil; ancak, pek çok nedene bağlı olduğu artık bilinen bir gerçek. Bununla birlikte, söz konusu bozukluğun genetik temelli olduğuna ilişkin bulgular da mevcut.

Otizm, günümüzde rastlanan en yaygın nörolojik bozukluk. Hastalıkları Kontrol Etme ve Önleme Merkezi (Centers for Disease Control Prevention)’ nin verilerine göre; 2006 yılında her 150 çocuktan 1’inde otizm görülürken, 2012 yılında her 88 çocuktan 1’inde, 2014 yılında ise her 68 çocuktan 1’inde otizme rastlanıyor. Otizm, erkeklerde kızlara oranla dört kat daha fazla görülüyor. Otistik bireylerin %70inde zekâ geriliği; normal olan %30luk kesimin %10’unda ise çok güçlü bellek, müzik yeteneği gibi üstün özellikler bulunuyor.

Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından 2000 yılında yayımlanmış olan kılavuzda (DSM-IV-TR) otizm belirtileri aşağıdaki şekilde sıralanmış bulunuyor:

 

-  Sosyal etkileşim için gerekli sözel olmayan davranışlarda yetersizlik (göz kontağı, jest ve mimik kullanımı gibi)

Yazının Devamını Oku

Dikkat kan aranıyor!

17 Şubat 2017
Merhabalar sevgili okurlar.

Geçen hafta bir okurumdan aldığım e-posta beni eskilere, çocukluğumda radyoda duyduğum “dikkat kan aranıyor” anonslarına götürdü. İnternet ve sosyal medyanın henüz icat edilmemiş olduğu o yıllarda kan ihtiyacını duyurmanın en pratik yolu radyo anonslarıydı. Aynı anons saatlerce, bazen günlerce tekrarlanır; aranan kan şans eseri bulunur, çoğu kez de bulunamazdı.

Kan bağışçısı olmanın toplumumuzda henüz gelişmiş ülkelerdeki kadar üst seviyelerde olmadığını vurgulayan okurum Barış Yılmaz, Kızılay’ın yanısıra diğer devlet kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının yaptığı yayın ve bilgilendirmeler sayesinde eskiye nispeten çok daha iyi noktalara gelindiğini belirtiyor olsa da hâlâ kat edilecek çok yolumuz var. Barış Bey ve arkadaşları yaklaşık on yıl önce bir dostlarının eşi için kan aramak durumunda kaldıklarında, bu işin aslında ne kadar zor olduğunun farkına varmışlar ve bu sorunun çözümüne bireysel destek sağlamaya karar vermişler.

2008 yılında kan arayanlar ile gönüllü bağışçıları bir araya getirmeyi hedefleyen bir internet sitesiyle başlamışlar işe.  Dört yıl içinde üç binden fazla kan ihtiyacını duyuran sitenin üye sayısı da 13.000’nin üzerine çıkmış. Fakat üye sayısı daha da artınca, üyeleri ihtiyaçlar hakkında bilgilendirmek için gönderdikleri e-postalar güvenlik duvarlarına takılmaya başlamış; kısa mesajlar ise maliyeti karşılanamaz duruma gelmiş. Bir süre ara verdikten sonra, teknolojinin gelişmesi ve telefonlarda uygulamaların yaygınlaşmasıyla birlikte, Barış Bey bu kanaldan yürümeye ve ihtiyaç sahipleri ile gönüllü kan bağışçılarını buluşturma fikrini farklı bir formata taşımaya karar vermiş. Yazılımcı bir firmanın işbirliği ile gerekli uygulama geliştirilmiş ve proje 2016 Haziran ayında hayata geçmiş.

Barış Bey uygulamayı şöyle anlatıyor:

“Gönüllü olan bireyler uygulamamızı telefonlarına indirerek kuruyor ve kısa formumuzu doldurarak sadece kendi yaşadıkları şehirde kendi kan gruplarından olan taleplerden haberdar oluyor. Böylece sosyal medyadaki gibi yardımcı olamayacağı ancak bir süre sonra sıradan olarak algılayacağı için yardımcı olabileceklerini de gözden kaçırabileceği ihtimalini ortadan kaldırıyoruz. Talebi giren kişiyi öncelikle kendimiz arayarak hastanın gerçekten var olduğunu ve ihtiyacın internette görülen bir talep üzerine girilmediğini doğrulamaya çalışıyoruz. Amacımız gerçek ihtiyacı gerçek gönüllüye ulaştırmak; bilgi kirliliğini ortadan kaldırmak. Lâkin geçmiş yıllarda tecrübe ettiğim, internetten gelen ‘Bu cuma ameliyat olacak yeğenim için kan aranıyor’ tarzı duyurulardaki irtibat numarasını aradığınızda o cumanın aslında aylar önce olduğunu öğrenebiliyorsunuz.”

İnternette “kantalebi.org” adlı siteden, AppStore veya Android Market ücretsiz olarak kolaylıkla indirilebilen bu uygulamanın adı kantalebi. Sadece indirmesi değil, kullanımı da tamamen ücretsiz ve gönüllülüğe dayalı olan sistemin işleyişi de kolay. Uygulamayı indirdikten sonra, gönüllü kişi kendisi ile ilgili bilgileri dolduruyor. Bu bilgiler ana sunucuda (server) kayıtlı olarak tutuluyor. Bu bilgiler ışığında gönüllü birey kendisi ile aynı ilde ve aynı kan grubunda olan ihtiyaç sahibinden haberdar ediliyor. Gönüllü, sağlık durumu uygun olması ve kan vermeye engel bir durumu olmaması halinde, mesaj içeriğindeki irtibat numarası ile iletişime geçerek kanın verileceği merkeze gidiyor ve kan verme işlemi gerçekleşiyor. İnternet sitesinden hem sistemin işleyişi hem de kan verirken dikkat edilecek noktalar hakkında daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…

Yazının Devamını Oku

“Engelsiz Yeni Hayata!”

13 Şubat 2017
Merhabalar sevgili okurlar.

Türkiye Sağlık Turizmi Derneği; ülkemizde sağlık turizmine hak ettiği değeri kazandırarak ülke kalkınmasına sağlık alanında hizmet etmek, konu ile ilgili sektör ve talepçiyi buluşturmak, sistematik bilgi ve kaynağına ulaşımı sağlamak amacı ile çalışıyor.

Söz konusu dernek, Kocatepe Üniversitesi Turizm Fakültesi’nin desteği ile, “Engelsiz Sağlık Turizmi ile Yeni Hayatlar” adlı bir proje başlatmış bulunuyor. Proje kapsamında dezavantajlı/engelli bireylere Çağrı Merkezi Operatörlüğü Eğitimi, Kat Hizmetleri Eğitimi ve Mesleki İngilizce Eğitimi veriliyor.

“Engelsiz Yeni Hayata!” diyerek başlatılan proje, sunduğu eğitim olanakları ile katılımcılarının mesleki beceri ve gelişimlerine destek veriyor. Uygun mesleklere yönelik olarak eğitilecek dezavantajlı/engelli bireyler, istihdam edilebilirliklerini de arttırmış olacaklar.

Türkiye Sağlık Turizmi Derneği tarafından Avrupa Birliği’nin Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı’nın (IPA-Instrument for Pre-Accession Assistance) hibe desteği ile geliştirilen “Engelsiz Sağlık Turizmi ile Yeni Hayatlar” projesi ile 66 bireye üç aylık eğitim ve iki aylık staj olanağı sunuluyor. Bu proje engelli bireylerin sağlık turizminde istihdamına olanak sağlamak üzere planlanmış bulunuyor. Projenin bir diğer amacı ise, toplumda engelli ve dezavantajlı kişilere karşı oluşmuş önyargıların kırılması. Projenin hedef kitlesi 18-45 yaş arası, en az ilkokul mezunu, kişisel bakımına özen gösteren ve kendini geliştirmek isteyen dezavantajlı/engelli bireyler. Eğitim verilecek 66 bireyin mesleki becerilerini geliştirmelerinin yanı sıra sosyal uyum, kendine güven, bağımsız olma ve ekonomik özgürlük gibi artıları da hayatlarına katmaları hedefleniyor.

Proje Kapsamında Verilecek Eğitimler:

-  Çağrı Merkezi Operatörlüğü Eğitimi: Kaliteli iletişimin engel tanımadığını etkili biçimde anlatan eğitim modeli sayesinde, kursiyerlerin iletişimin gücünü keşfederek bu özelliği iş sahasına taşıyabilmeleri sağlanacak. Bu eğitimi alan kursiyerler mesleki becerilerini geliştirerek istihdam edilebilirliklerini arttırmış olacaklar.

-  Mesleki İngilizce Eğitimi: Kursiyerlerin, İş İngilizcesi olarak adlandırılan eğitim modeli ile mesleki İngilizcelerini geliştirmeleri, güncel terimleri öğrenmeleri mümkün olacak. Programa dâhil olarak eğitim alan katılımcılar, modern iş dünyasında meslek dilleri ile ön plana çıkma şansını yakalayacaklar.

-  Kat Hizmetleri Eğitimi: Konaklama tarzı işletmelerde temizlik, düzen ve bakım becerisi kazandıracak bu eğitim, katılımcılar için iyi bir eleman olma şansı yaratacak; sonrasında ise konaklama tesisleri, acenteler ve temizlik şirketlerinde görev olanağı sunacak. Üç ay sürecek olan Kat Hizmetleri Eğitimi’nden sonra da uygun tesislerde iki aylık uygulamalı eğitim gerçekleştirilecek.

Yazının Devamını Oku

Bireysel şiddet katlanarak artıyor…

10 Şubat 2017
Merhabalar sevgili okurlar.

“5 yaşındaki oğlunun ateşlediği pompalı tüfekten çıkan saçmalarla hayatını kaybeden 36 yaşındaki Ahmet Esen, gözyaşları arasında toprağa verildi.”

 

Geçtiğimiz Çarşamba günü başta gazetem Hürriyet olmak üzere pek çok diğer gazetede de  yer alan bu haber, ülkemizde kanayan bir yaraya işaret ediyor. Bireysel silahlanmaya karşı mücadele veren “Umut Vakfı”; emniyet müdürlüklerinin envanterlerine bakıldığında Türkiye’de yaşanan şiddet ve cinayet olaylarının çok azının basına yansıdığının, ancak yaşanan bireysel şiddetin her yıl katlanarak arttığının görüldüğünü söylüyor.

 

Umut Vakfı’nın verilerine göre Türkiye’de % 85’i ruhsatsız en az 20 milyon dolayında bireysel silah var ve çok az bir kesim hariç herkes silaha hemen ulaşabilecek yakınlıkta. 80 milyonluk ülke nüfusunda her dört kişiden birine silah düşüyor. Dünya çapında silaha sahip olma oranları dikkate alındığında, Türkiye 27. sırada yer alıyor. Türkiye’de son on yılda ruhsatlı-ruhsatsız silah sayısı on kat artmış bulunuyor.

 

Ülkemiz terörle mücadelede sayısız şehit verirken, gündelik yaşamımızdaki şiddet olayları ve cinayetler de artarak devam ediyor. Gün geçmiyor ki ya yukarıdaki haberde görüldüğü gibi bir kaza kurşunu, ya havaya açılan bir ateş, ya da eski eşe bilerek doğrultulan bir silah can almamış olsun.

 

Yazının Devamını Oku

“İnsan Hakları Halısı Üzerinde Seksek Oyunu”

6 Şubat 2017
Merhabalar sevgili okurlar.

Dezavantajlı çocuk ve gençler için fırsat eşitliği oluşturmak amacı ile kurulmuş bulunan Genç Gönüllüler Derneği, 2004 yılından beri yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası projeler gerçekleştirerek hedeflerine ulaşmaya çalışıyor.

Derneğin Logosu’ nda; arkalarına dünyayı almış diyalog halinde iki genç görülüyor.

Logo;

-  Gençlerin inançları, dilleri, ırkları, mezhepleri ve ideolojileri ne olursa olsun belli bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelebileceklerini

-  Gençlerin bir araya geldiklerinde aşamayacakları hiçbir engelin olamayacağını

ifade ediyor. Logo’da görülen iki gencin cinsiyetleri farklı. Burada kadın-erkek eşitliği ön planda tutulurken, aynı zamanda toplum önünde de fırsat eşitliği simgeleniyor.

Fırsat eşitliğinin toplumun her aşamasında dengeli olarak yaşanmasını vizyon olarak benimseyen bu derneğin hedef grupları arasında çocuklar, gençler, genç kadınlar, genç engelliler, genç mülteciler, suça itilmiş çocuklar ve gençler, cinsel istismara uğramış çocuklar ve gençler yer alıyor. 

Yazının Devamını Oku

Engelliler için çalışan, “Mükemmellikte Kararlılık Belgesi” sahibi bir STK

3 Şubat 2017
Merhabalar sevgili okurlar.

Kamu yararına çalışan Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği (BEDD), Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan tüm ortopedik engellilerin eğitim ve sağlık ihtiyaçlarına katkıda bulunarak sosyal dayanışmalarını sağlamak amacıyla kurulmuş bulunuyor. Söz konusu Dernek, çalışmalarını bünyesinde toplanan engelli vatandaşlar için din, dil, ırk, bölge ve cinsiyet ayırımı yapmaksızın sürdürüyor.

 

Türkiye’nin en çok bilinen ve güvenilen ilk yirmi sivil toplum kuruluşundan biri olan BEDD’in kuruluş tarihi 20 Temmuz 1993, kurucusu ise Kemal Demirel. 1970 yılında, henüz 10 yaşındayken geçirdiği yanlış omurilik ameliyatı sonucu belden aşağı felç olan ve on bir yılını hastanede geçiren Demirel, 1981 yılında hastaneden çıktığında güçlüklerle dolu bir hayat mücadelesinin içinde bulmuş kendisini. Önce okuma yazmayı öğrenmiş, ardından kendine has görüşlerini gazetelerin köşe yazarlarına ve radyolara göndermeye başlamış. Kazandığı başarılar onu engellilerin hayatında bir fark yaratabilmek için çalışmaya yöneltmiş. Bu amaçla 1993 yılında kurduğu BEDD’de uyguladığı yenilikçi çalışmalar sayısız devlet ödülü getirmiş kendisine.

 

Gerçekleştirdiği çalışmalarla engellerin yıkılmasında Türkiye’de öncü bir dernek haline gelmiş olan BEDD; adını daha çok yaptırdığı ameliyatlar, burs, gıda, tekerlekli sandalye, hasta bezi yardımları ve moral amaçlı büyük organizasyonlarla duyurmuş bir sivil toplum kuruluşu.

 

Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği 1 Mart 2016 tarihinde, daha fazla engelliye ulaşabilmek ve diplomatik misyonlarla birlikte ortak projelere imza atarak faaliyetlerini yurtdışına taşıyabilmek amacıyla, BEDD Ankara Ofisi’ni açmış bulunuyor. Ankara Ofisi’nce geliştirilen “BEDD Destekleyici İşyeri Projesi” ile pek çok saygın kurum ve kuruluştan destek alınıyor. Bu proje sayesinde BEDD üyesi engelli bireyler ünlü bir restoranın konuğu olabiliyor, bir sanat tasarım atölyesinde eğitim alabiliyor, ücretsiz diş taraması ve diş temizliği yaptırabiliyor, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde ek tedavi görebiliyor, ya da pek çok kurum ve kuruluştan çeşitli indirimler sağlayabiliyor. Aynı uygulama geçtiğimiz günlerde İstanbul’da da başlatılmış durumda.

 

Yazının Devamını Oku