Paylaş
Kadının aktif hayatta olmasına verdiği önemi bilmesem, camiasından gelen tepkilere rağmen “genelevdeki kadınların da hakkını biz koruyacağız” söylemlerini duymamış olsam, başı açık-kapalı ayrımı yapmaksızın kadınlara en önde yer veren bir insan olduğuna şahit olmasam amenna.
Son zamanlarda ise özellikle “KADEM” gibi kadının temelde olduğu bir derneğin toplantılarında kullanmış olduğu kadınlarla ilgili sözlerine açıkçası, üzülüyorum. Hem de derinden…
Yıllarca siyasilerin bizi Laiklik adına sokmak istediği kalıba isyan eden bizler, şimdi din adına kadını kalıba sokmak istiyoruz.
Nedense ülkemize has bir durum olarak, siyasi liderlerimiz, kadına rol biçmeyi seviyorlar. Bunun dindarlıkla veya laiklikle ilgisi yok, geleneksel bir sorun bu.
Kadına bir misyon yüklemek gibi “kutsal” bir görev üstleniyor siyasetçilerimiz. Bunu, kadına değer vermek ve korumak adına yapsalar da incitici ve itici olduğunu anlayamıyorlar.
Nasıl ki geçmişte bize dayatılan KADIN tanımını kabul etmediysek, bugün de dindar olmayan kadınların dayatılan KADIN tanımını kabul etmeme hakkı vardır.
“Allah, sizin bu şekilde kadın olmanızı istiyor.” diyerek bir çerçeve çizmek, kimseyi daha inançlı yapmaz. Kadın fıtratına aykırı bir durum.
Tayyip Bey, bir Cumhurbaşkanı olarak ülkenin geleceği için endişe ediyor olabilir ama bunu ifade ederken kadınlarla ilgili söylemlerinde daha hassas davranabilir.
Şahsen ben çocuğu olmayan bir kadın olarak, Tayyip Bey’in açıklamalarından ciddi anlamda incindim. Annelik, her kadın için özel bir şeydir ama bunu tercih etmeyen kadınları da yarım yapmaz.
Mümkünse, eski Tayyip Bey’i geri istiyorum.
Paylaş