Paylaş
Öğretmen istiyoruz diye yürüyen çocuklar vardı ya. Y.T. (14), S.K. (13), G.Ü. (13), D.D. (12), E.İ. (12) ve G.K. (13)...
Hani, topunu bir araya getirseniz, yaşları 77 eden çocuklar.
Hatırladınız değil mi?
Öğretmen istedikleri için ‘2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na muhalefet etmekten haklarında 1 yıl 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve bilmem kaç bin liraya kadar ağır para cezası istemiyle’’ dava açılan çocuklar.
Doğrusu, çocukları mahkemelerle tanıştıran ‘‘ilgili’’leri çok merak etmiştim.
Bu ilgililerin kim olduklarını, nereden gelip nereye gittiklerini, in mi, cin mi olduklarını, çoluk çocukları olup olmadığını, ne yiyip ne içtiklerini bu merakla araştırmayı önermiştim.
*
Gülden Aydın, toplam yaşları 77 eden bu 6 çocuk için ‘‘hapis ve ağır para cezası’’ isteyen Sayın Savcı'yı buldu.
Bugünkü Hürriyet'te geniş röportajı yer alıyor.
Ben baştan sona kadar okudum.
Size de öneriyorum.
Okuyun...
*
İki çocuk babası olduğunu öğrendiğimiz, üstelik öğretmen eşi Savcı Bey, çocukların yönlendirildiği kanısında.
Muhtemelen bu kanısanda da haklı. Birileri, onları öne sürmüş.
Ama bu çocuklar yönlendirilse ne yazar, yönlendirilmese ne yazar.
Sonuçta yaşlarının toplamı 77 eden 6 çocuk.
İstedikleri de öğretmen.
Gülden Aydın soruyor:
Yönlendirilseler ne yapıp, neyi yıkacaklar?
Savcı Bey, cevap veriyor:
- Yıkmayacaklar ama ortada 2911 Sayılı Yasa, izin alacaksınız diyor. Çocuk olunca yürüyen, kanunu ihlal edenler hakkında dava açmamamız gibi bir lüksümüz, yetkimiz mi var savcı olarak?
Pek çok bürokratın, pek çok yargı mensubunun değişmez savunma yöntemidir bu:
- Kitap ne diyorsa ben onu yaparım.
Ama doğru, ama yanlış bakılmaz.
Kitap öyle diyorsa, öyledir.
Peki ya ADALET.
O, bakanlığın tabelasında duruyor.
*
Pek fıkra bilmem ama, şöyle bir fıkra vardı galiba.
Yanlışım olursa, fıkracılar kusura bakmasın.
Bizim TIR şoförü Temel, arkadaşı Dursun'a, yaşadığı bir trafik kazasını anlatıyor:
‘‘Bir baktım, fren boşalmış. Allah, gidiyoruz.
Yolun sol yanında pazar kurulu, hınca hınç dolu. Yolun sağındaki boş alanda ise bir velet, tek başına topuyla oynuyor.’’
Dursun heyecanlanıyor.
‘‘Eee, ne yaptın?’’
‘‘Tabii, çocuğu gözüme kestirdim. Yüzlerce insana karşılık, bir çocuğu gözden çıkaracağız artık.’’
‘‘Doğru’’ diyor Dursun. ‘‘En doğrusunu yapmışsın. Çocuk kurtulamadı öyle mi?’’
Temel, okkalı bir küfür savuruyor ve ekliyor:
‘‘10 kişi öldü, 20 kişi yaralandı, ama o velet kurtuldu.’’
Dursun, ağzı bir karış açık, nasıl olduğunu sorunca, Temel noktayı koyuyor:
‘‘Herşeyi çok iyi hesaplamıştım. Sağa kırdım gidiyorum. Çocuk beni görünce, pazar yerine doğru kaçmaya başlamaz mı? Ben de peşinde tabii. Olanlar oldu.’’
Paylaş