Paylaş
Aslında son birkaç gündür Ermeni cemaati içinde bir fısıltı dolaşıyordu. Bu fısıltının cemaatin dışına çıkışı 15 Şubat Perşembe gününün akşam saatlerine denk geldi.
16 ŞUBAT 1968/17 ŞUBAT 1968/14 NİSAN 1968
Hürriyet’te sayfanın en altında tek sütunda verilen bu haber, sonraki günler boyunca tüm İstanbul’u sarsacaktı.
Ermeni Cemaati Patrik Vekili Antranik Emirzeoğlu son birkaç gündür sırra kadem basmıştı.
Emirzeoğlu evine uğramadığı gibi kiliseye de gitmiyordu.
Cemaatin kalın duvarları arasında kalamayan bilgilere göre Patrik Vekili, Anahit isimli dul bir kadınla ortadan kaybolmuştu.
İlk günkü bu birkaç satırlık haberden sonra ortalık birbirine girdi.
Ertesi gün Hürriyet’in manşetinin hemen altında bu haber geniş olarak işlendi.
Emirzeoğlu, dini kıyafetini bir hafta önce Kumkapı’daki kilisede bırakıp sevgilisiyle birlikte önce Çırağan Oteli’ne yerleşti.
Bu otelde üç gün kalan ikilinin peşine düşen cemaat ileri gelenleri Patrik Vekili ile burada görüştü.
Amaçları Emirzeoğlu’nu geri dönmeye ikna etmekti. Ancak uzun süren görüşme hiç bekledikleri gibi geçmedi. Hürriyet’in haberinde şöyle söyleniyordu:
“Bu görüşmede patrik vekilini geri dönmeye ikna etmek mümkün olmamıştır. Antranik Emirzeoğlu, kendisini bulmayı başaran elçilere, Anahit’i çok sevdiğini, bütün dini görevlerini bırakacağını, patrikhaneye geri dönmeyeceğini kesinlikle söylemiş, ‘Yakında sizleri nikâha davet edeceğim’ demiştir.”
19 ŞUBAT 1968/21 ŞUBAT 1968
İSTANBUL’DA KOVALAMACA
Ertesi gün patrikhane yetkilileri, bu kez Emirzeoğlu’nun ağabeyi ve yakınlarıyla birlikte tekrar otele gitti. Otel sahibiyle birlikte 507 numaralı odaya çıktıklarında karşılaştıkları manzara ise ilginçti.
Tüm eşyaları, bavulları odadaydı ama sevgililer yoktu. Tatlı kutuları, meyveler, pasta ve kurabiyeler olduğu gibi bırakılmıştı. Belli ki oteli hızla terk etmişlerdi.
Şehirde aramayı sürdüren cemaat yetkilileri ertesi gün çiftin izini bu kez Hilton Oteli’nde buldu. Ancak gittiklerinde yine çok geç kalmışlardı. Sevgililer yine ortadan kaybolmuştu.
Şehirde birçok şayia dolaşıyordu. İntihar ettiklerini söyleyen de vardı, kaçırılıp öldürüldüklerini de...
Ancak çok geçmeden bir gün sonra bu kez Üsküdar Fıstıkağacı’nda bulundu izleri.
Eşinden boşanan Anahit Hanım, son dokuz aydır Yapmabebek Sokak’taki Deniz Apartmanı’nın ikinci katında yaşıyordu. Patrik vekili ile sevgilisi otelden kaçtıktan sonraki dört günü de burada geçirmişti.
Ama tahmin edin ne oldu? Dört günün sonunda tam yakalanmak üzereyken yine sırra kadem bastılar.
Hürriyet, Yapmabebek Sokak’taki bu eve gidip komşularla konuştu. Anahit Hanım dokuz aydır burada yaşıyordu ama “sakallı patrik vekili”ne dört gün öncesine kadar hiç rastlamamışlardı. Anahit Hanım alışveriş için çıktığında kapıyı Emirzeoğlu’nun üstünden kilitliyordu. Bir gece sessizce yine kayıplara karışmışlardı.
Apartmanın girişindeki zilin üzerinde ‘Anahit Manukyan’ ismi yazılıydı.
İstanbul’da günler süren kovalamacanın neticesinde çifti Hürriyet buldu.
19 ARALIK 1968/15 NİSAN 1968
‘BEN ARTIK DİN ADAMI DEĞİLİM’
Hürriyet muhabiri Erdoğan Kıral ile Pendik’te deniz kenarındaki bir gazinoda oturan çiftten ilk sözü Emirzeoğlu aldı: “Ben artık din adamı değilim. Aşkım uğruna beş yaşından beri ömür tükettiğim, ilim yaptığım kiliseden ayrıldım. Karşınızda sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Antranik var.”
Patrik Kalusdyan’a istifasını gönderdiğini söylüyordu. Anahit Hanım ise bu aşkın nasıl doğduğunu şöyle anlatıyordu:
“İlk defa bir kilisede göz göze gelmiştik. Sonra birbirimizi sevmeye başladık. Nihayet aşık olmuştuk. Cemaatin bütün teessürlerine göğüs gerdik. Gereceğiz de. Biz birbirimizi bulduk. Sevgimizi, aşkımızı her şeyimizi birbirimizde bulduk. Bu yetmez mi ki?”
Çiftin ilk hedefi evlilik cüzdanlarını hemen ceplerine koyup herkesin huzuruna çıkmaktı. İkisi de bir ağızdan şöyle diyordu: “Göreceksiniz, bu aşk, bu büyük sevgi, asırlar boyu unutulmayacak.”
Onlar kararlıydı ama Ermeni Kiliseleri Yönetim Kurulları her ikisini de aforoz etti. Bu sözler edildiğinde tarih 20 Şubat 1968’di. Günleri hızla ileri saralım.
ANAHİT MANUKYAN KİMDİ?
14 Nisan 1968 tarihli Hürriyet’teki haberin başlığı şöyleydi: “Ayrıldılar.”
Anahit Hanım, “Benimle yapacağı evliliğe dayanamaz” diyordu. Emirzeoğlu’nun sözleri hüzünlüydü: “İnsan din adamı olsa da demek ki yanılabiliyormuş.”
İkisinin yolları bir daha kesişmedi. Antranik Emirzeoğlu, birkaç ay sonra gazeteciliğe adım attı. Adil anlamına gelen Artar isimli bir gazete çıkardı. “Küçüklüğümden beri idealim gazetecilikti. Fakat kader beni Patrik Vekilliği’ne kadar getiriverdi” diyordu.
Evlilik ve aşk sorulduğunda ise yanıtı netti: “Katiyen yok böyle şey. Sütten ağzım yandı bir kere, yoğurdu üfleyerek bile yemem artık.”
Bitirirken biraz geriye dönelim, Anahit Manukyan’ın kim olduğuna. Anahit Hanım, Ferdinand Manukyan’ın eski eşiydi. Ferdinand Manukyan da herkesin yakından tanıdığı genelev patroniçesi Matild Manukyan’ın kardeşi.
Ferdinand Manukyan, o yıllarda sinema sektörünün önde gelen isimlerindendi. İşlerini büyütüp Yıldız Film Stüdyosu’nu kurdu. İşler iyi gitmedi, stüdyoyu kapattı. Stüdyoyla birlikte birçok filmin negatifi de kayboldu gitti.
Paylaş