Hiç bu kadar kötü olmamışlardı.
Ben söylemiyorum, matematik söylüyor.
Ligin 16. Haftası tamamlandı. Son 25 yılın 16. Hafta sonuçlarına baktım. Üç büyük kulübümüzün 16 hafta sonunda elde ettiği puanları topladım…
Sonuçlar bize gerçekleri anlatıyor…
Birlikte bakalım tabloya:
16.Hafta
GS
FB
Kadınlar, Voleybol Dünya Kulüpler Şampiyonası oynanıyor.
İki takımımız Eczacıbaşı ve Vakıfbank, final oynayacak…
İddialı yazıyorum, gücümü takımlarımızdan alıyorum…
Birikimlerinden, kadrolarından, sistemlerinden alıyorum…
Son üç yılda yaptıklarından alıyorum…
Fenerbahçe ve Anadolu Efes basketbolda, Final Four’ a gidiyor…
Fenerbahçe basketbol takımı son dört senedir sürekli final oynuyor…
Demek ki yapabiliyoruz!
Çin yolculuğuna tek galibiyet kaldı…
Biz cezalar ile uğraşıyoruz. Dedikodu ile uğraşıyoruz. Futbol milli takımımız küme düşüyor… Biz kendi mahallemizde kavga ediyoruz…
Gözümüzün önündeki güzellikleri görmüyoruz…
Kör olan siz değil, biziz…
Yani medyamız…
Ankara’da hiç tanıtımı yapılmayan maçta, 10.000 taraftar vardı.
Hafta içiydi… Saat 19 da 10.000 kişi salondaydı…
Doğruyu, adaleti aramıyorlar!
“Alıştıklarını”, arıyorlar!
“Alıştırıldıklarını” arıyorlar!
Oyuncuları, teknik direktörleri, başkanları ve basın mensupları ile birlikte top yekûn saldırıyorlar…
“Biz savaş açtık, bu savaşta yanımızda değilsen bir daha yanımızda yoksun!”, diyorlar…
Her türlü riski alarak her gün biraz daha dozunu arttırarak saldırıyorlar…
Çünkü alışmışlar…
Hiç kaybetmemişler…
2016 yılı 15 Mayıs… Berlin Spor Salonundayız…Vesely heyecanlanıyor, biz titriyoruz…Vesely faul atışını kaçırıyor, biz çöküyoruz…Vesely yine faul atışına geliyor, biz “bu sefer olacak” diyoruz…Yine olmuyor…Olmadığını ve olmayacağını gören CSKA’nın koçu Dimitris İtudis, bunu bir taktik olarak kullanmaya başlıyor…Vesely topla buluştuğu anda faul yaparak onu çizgiye götürüyorlar ve Vesely kaçırıyor…O gün Vesely 10 faul atışının sadece bir tanesini sayıya çevirebildi…Maçın normal süresi 83-83 berabere bitti…10 atışından 2 sini sokabilseydi, Fenerbahçe Berlin’den Avrupa Şampiyonu olarak dönecekti…Olmadı…
***
Obradovic; “Sözleşmeni uzatırım, ancak yazın günde en az 1000 tane faul atışı yapacaksın”, dedi.Vesely, idman öncesi sonrası, tatil demeden faul atışı çalıştı…
***
2017 yılı 22 Mayıs:İstanbul’da Sinan Erdem Spor salonundayız…Yine bir Final Four…Yine Vesely faul çizgisinde…Biz yine heyecanlanıyoruz…Vesely yüzde yüz ile faul sokuyor…Fenerbahçe bir yıl önce kaldıramadığı kupayı İstanbul’da kaldırıyor…
***
2018 yılı Fenerbahçe Ülker Spor Salonundayız…Vesely faul çizgisinde…Biz artık heyecanlanmıyoruz… Vesely tüm Euroleagu oyuncuları arasında yapılan istatistikte, faul atışı yüzdesi sıralamasında birinci sırada…Evet yanlış yazmadım, açın bakın!Vesely, yüzde 94 isabet yüzdesi ile Avrupa’nın en iyi faul atan oyuncusu…Vesely rahat, biz de rahatız…Kolay olmuyor ancak bu iş!Vesely her gün faul atmaya devam ediyor…Bizler de keyif ile maç seyretmeye…
***
Maalesef ki uzağız. Hiç konuşmuyoruz… Konuşamıyoruz…
Maçın havasına bile giremiyoruz. Konya’da oynamasak, boş tribünlere oynayabiliriz…
Mili takıma seçilen oyuncularımızın birçoğunu tanımıyoruz bile…
Birçoğu ilk kez ülkeye geliyor…
Bizim ayıbımız mı?
Bence değil…
Biz, önümüze sunulanı izliyoruz…
“Şampiyonluk sayıları” konusunda tartışmaları okudukça, merak saldım. Bu konuda yapılan eski araştırmalara baktım. Ağırlıklı olarak da eski tarihli gazete arşivlerini inceledim. Harf devrimi öncesi gazeteler Osmanlıca olduğu için bilen arkadaşlardan yardım aldım.
İnanın çok derin bir çalışma da yapmadım…
Ancak şunu yazmak zorundayım:
Türkiye de, “ben yaptım oldu” türünde, hiçbir mantığı olmayan, birçok kural gördüm…
Ancak birkaç yıldız ve üç beş kuruş para uğruna, kendi tarihini hiçe sayan bir kararın, yıllarca tartışılmadan kabul gördüğüne hiç rastlamadım!
***
Gördüğümü anlatayım:
Mustafa Kemal Atatürk, iddia edilenin aksine futbol meraklısı bir insan değil. Bütün problemi, kurduğu Cumhuriyeti sağlam temeller üzerine oturtmak. Türk gencine batıda olduğu gibi spor ve sanat yaptırmak… İyi bir eğitim vermek…
Bu sözcüğü çok duydum!
Hiç inanmadım!
Hep haklı çıktılar!
Yani ben hep yanıldım!
Ancak ben hala anlamadım…
***