FIBA’nın Dünya Basketbol Şampiyonası için yaptırdığı logoyu fark ettiniz mi?
Sumo güreşçisiniandıran bir muhterem basket topuylayakın ilişki içinde, onun hemen yanında da "one world-one title" (tek dünya-tek unvan) yazıyor.
Şimdi düşünün... 2010’da Dünya Basketbol Şampiyonası Türkiye’deyapılacak. Ata sporumuzu temsil eden bir güreşçiyi logoya koymuşuz; hatta daha da ata sporumuza ait bir yağlı güreşçiyi... Yanında da "tek dünya-tek unvan" yazıyor. Türkiye’de çıkacak tartışmanın boyutunudüşünebiliyor musunuz? Siz biraz düşünün, ben tartışma başlıklarını veriyorum:
Güreşçinin basketle ne ilişkisi var? Türkler’i böyle resmetmek çok ayıp değil mi? Atalarımızın kemikleri sızlamaz mı? Kız Kulesi’nin nesi var ki? Kılıç kalkanakarşı çıkanlar niye şimdi güreşçi kılıklı figüre karşı çıkmıyorlar? Türkiye’yi geçmişe döndürmek isteyenler var...
Geçmişimiz ve değerlerimizle ilgili bir "mutabakata" varmadan, onlarla barışık yaşamayı, onları "ti"ye almayı öğrenmeden nereye varabiliriz, değil mi? İstersek Dünya Basketbol Şampiyonu olalım... Nereye varabiliriz!
24’ü yazanlar ya deli ya da manyak
Geçen haftalarda, biraz geç kaldığımı bilsem de, Kiefer Sutherland’in başrolünü oynadığı 24 isimli diziyi ilk bölümünden itibaren izlemeye başladım. Ama ne izleme...
24 yedirmiyor, içirmiyor, kendini izletiyor. 24’ü yaratan ekip ya deli ya da manyak! Böyle bir televizyon şaheseri yaratmak için ancak insanın aklından zoru olabilir. Bir saniye gözünüzü kırpmıyorsunuz, hatta heyecandan bakamayıp kendinizi başka bir odaya atma duygusu yaşatan sahne sayısı da çok fazla. Dizide hiçbir şeyi önceden tahmin etmeniz mümkün değil.
Düşünün; Pazar günü oturduk Çisil’le tam 10 saat arka arkaya 24 izledik. Hani odanın duvarlarından utanmasak, bir 10 saat daha 24 izlerdik.
Eğer işiniz ya da hayaliniz dizi yönetmek, çekmek, yazmak, üretmek ise 24’ü sakın kaçırmayın. Tüm televizyon bölümü öğrencileri otursunlar, 24’ü baştan sona izlesinler. Zeki polisiye, ajan dizisi severleri hiç saymıyorum, onlar 24’ü benden çok önce keşfetmişler ve CNBC-e’de izliyorlardır zaten...
Bahçevan geldi...
Deh deh Düldül deh deh
İbrahim Tatlıses ve Hülya Avşar’ın birlikte program sunacakları için İbrahim Tatlıses’in "Hülya Avşar’a aşığım" oltasını attığını öğrenmiş bulunuyoruz.
Anlayacağınız starlarımızın her biri doğal "gündem belirlemeci" oldu çıktı... Bir program başlamadan önce yoğun haber olunca, bunun başlangıç rating’lerine yansıma olasılığı bulunduğunu onlar da keşfettiler.
Bu arada öğrendiğime göre Tatlısesbir de "Bahçevan" isimli diziye başlıyormuş. Diğer rol arkadaşları da şimdilik Haldun Dormen ve Nilgün Belgün...
Dormen zengin bir konak sahibini oynayacakmış, karısını Belgün, bahçevanını da İbrahim Tatlıses... Tatlıses zengin konak sahibinin kızına aşık olacakmış, konak sahibi de kızını Tatlıses’e vermeyecekmiş. Oldukça orijinal bir konu anlayacağınız.
Kız mı? Henüz kız rolüne uygun oyuncu bulunamamış. Yapımcı Sinan Çetin kız rolü ve senaryo için kılı kırk yarıyor, önüne gelen alternatifleri beğenmiyormuş.
Bakalım dizi başlamadan önce kim kime aşık olduğunu açıklayacak?