Paylaş
Şöyle düşünün...
Fırat Kalkanı harekâtı, Suriye’deki askeri dengeleri değiştirdi.
Artık sahada ordusuyla Türkiye de var.
Yani PKK-YPG, Fırat’ın batısındaki emellerini unutmak zorunda.
Kantonlarını birleştirmek filan mazi oldu.
Hatta IŞİD’le mücadelede ABD’nin yegâne silah arkadaşı olma, uluslararası koalisyona kara gücü hizmeti verme ayrıcalığı da suya düştü.
Ama düşmemiş gibi burnunun dikine gitmeye devam ediyor.
Dünyanın gözünde terör örgütü olmaktan çıkacaktı güya. IŞİD’le kapışma üzerinden kendini aklayacak, bol aferin alacak, sırtı gösterile gösterile sıvazlanacaktı.
Ama kalleş bir terör örgütü olduğunu dünyanın gözüne soka soka kanıtlamaktan çekinmiyor her gün.
Yok mu bir gariplik?
* * *
PKK’nın aklını çelen şey, IŞİD’le savaşan piyade gücü olarak kabul görme umuduydu.
Bu da kendine ait bir parça toprağa ve uluslararası meşruiyete kavuşmak demekti.
Önce boşluktan istifade devlet dışı aktör olacaktı.
IŞİD melaneti sayesinde, devletsiz bir ordu statüsüne kavuşacak, devletler nezdinde muhatap alınıp tanınmaya başlayacaktı.
Önünde açılan fırsat penceresinden yararlanmak uğruna çözüm sürecini bile feda etti.
Göz koydukları, gözden çıkardıklarından daha iştah kabartıcıydı.
Hedefine az çok yaklaştı da...
Fakat Fırat Kalkanı harekâtı, bütün hesaplarını altüst etti.
* * *
Görünüşe bakılırsa güvendiği dağlara kar yağdı, hayallerinin sonu geldi.
Peki neden rota kırmıyor?
Birinci soru budur.
Derseniz ki....
Bak, örgüt Suriye’de sıkışınca yeniden Türkiye içine dönüyor...
Bak, kayyum atanan belediyeleri karakollar gibi hedef gördüğünü deklare ediyor...
Bak, terörü şehirlere taşımaktan söz ediyor...
Bak, gün geçmiyor ki yeni bir tehdit savrulmasın Kandil’den...
Sıkıştığının, hırçınlaştığının, kaybedenlerin telaşı içinde azıttığının belirtileri değil mi bunlar?
Size, Fırat Kalkanı’ndan önce de PKK bunu yapıyordu derim.
Hendek terörünü unuttunuz mu?
* * *
Kısacası, Suriye’de umduğunu bulamayacağını anladı da rotayı Türkiye içine kırmış değil.
İçeride terörü tırmandırmaya yönelmesi, komşudan toprak ve meşruiyet koparma hedefinden vazgeçti demek değil.
Öyleyse neye güveniyor?
Kafama takılan ama henüz tatminkâr bir cevap bulamadığım ikinci soru da budur.
HDP’NİN O TABUTU BİZE TAŞITMAYA HAKKI YOK
BİR terörist, Şırnak’ın Silopi ilçesinde güvenlik güçleriyle çatışmaya giriyor ve öldürülüyor.
Cenazesini HDP milletvekilleri kaldırıyor.
En ufak bir ders çıkarma, en küçük bir silkinip kendine gelme emaresi yok.
Canlı bombanın taziye çadırını ziyaret etmekten var mı bir farkı?
Teröristi omuzlarda taşıyıp kahramanlaştırmaya, şahadet mertebesine yükseltmeye devam ediyorlar.
Terörü sahiplenip özendirmek değil de nedir bu?
* * *
Cuma günü Diyarbakır’da yaşanıyor.
HDP Diyarbakır milletvekilleri Feleknaz Uca ve Sibel Yiğitalp ile Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Fırat Anlı cenazeye katılıyor.
PKK lehine sloganlar eşliğinde defnediyorlar cenazeyi.
Savcılar, terör örgütü propagandasından soruşturma açıyor.
Arkasından savcılığa ifade çağrıları gelecek.
Ne diyeceğiz şimdi buna?
Hayır, soruşturma açılmasın mı diyeceğiz?
HDP kendini terör suçlamalarına bulaşmaktan korumayacak... Seçilmiş siyasetçileri ve demokratik siyasetin alanını koruma görevi adına bu yükü sırtımıza yükleyecek... Biz de eyvallah deyip taşıyacak mıyız?
Paylaş