Paylaş
İnsanı insan yapan unsurlar neler sizce?
Vicdan, saygı, dürüstlük, sevgi, kendinden olmayanı anlamak, empati ve daha bir sürü sayabileceğimiz sıfat değil mi? Zordur!
Çünkü bir insanı dininden, mezhebinden, dilinden, düşüncelerinden, dinlediği müzikten, giydiği kıyafetten, kullandığı arabadan, belki annesinden babasından dolayı yargılamamak zordur.
Önce insan olmak gerek.
Tüm bunlar içinse önce kendine dönüp sorgulaman gerek.
Macaristan’da mülteci kampına gönderilmemek için kucağında çocuğuyla polisten kaçan göçmen babaya çelme takmamak, göçmen kıza tekme atmamak için önce insan olmalı...
Şimdi o kameraman kadına haykırmalı...
Hey sen, her şeyden önce bir kadınsın...
Nasıl, hangi hakla, nasıl bir vicdanla yaptın? Gece rahat uyuyabiliyor musun?
“En çok hoşumuza giden insan, kendimize benzettiğimiz insandır” demiş Moliére...
Kendimize benzemeyenleri anladığımız, kucakladığımız ve insanlığımızdan uzaklaşıp çelme takmadığımız, tekmelemediğimiz bir dünya diliyorum...
Yükselen trend: Sağlık turizmi
Dünyada yükselen en önemli trendlerden biri sağlık turizmi... Bu konuda özellikle İstanbul’un payı hızla büyüyor. Alışveriş merkezleri başta olmak üzere pek çok yerde karşımıza çıkan, özellikle Ortadoğu ülkelerinden gelmiş turistlerin çokluğu da bunun göstergesi...
Bu başarılarından dolayı sağlık sektöründeki bu işe yıllarını vermiş işletmecilere, saygın doktorlarımıza ve tüm sağlık personeline yürekten teşekkür ediyorum. Zoru başarıp fark yaratmak işte bu...
Bu konuda aldığımız yol beni çok sevindiriyor ve onlarla iftihar ediyorum doğrusu...
Karanlıkta ve sessizlikte herkes eşittir
İçeri adımınızı attığınız anda, zifiri karanlıkla karşılaşıyorsunuz.
Hem de gözlerinize hiçbir şey bağlanmadan... Önce bir park alanına giriyor; ağaçlara dokunuyor, kuş seslerini, doğayı dinliyorsunuz ve bir görme engellinin yaşamını deneyimliyorsunuz.
Andreas Heinecke’in 25 yıl önce hayata geçirdiği ve bugüne dek pek çok ziyaretçiyi ağırlayan Karanlıkta Diyalog, İstanbul Social Enterprise kurucusu Hakan Elbir ve Kerem Okumuş’un girişimiyle uzun süredir İstanbul’da unutulmaz bir deneyim yaşatıyor. Görme engelli rehberler eşliğinde yeni ve farklı bir biçimde “görmemizi” sağlayan bu unutulmaz yolculuk, ekim ayında bu kez “Sessizlikte Diyalog” olarak Gayrettepe Metro İstasyonu’nda düzenlenecek; işitme engellilerin dünyası ile ziyaretçileri buluşturacak.
Zifiri karanlıkta ya da sonsuz sessizlikte olmadan onları anlayabilir miyiz? Hiç sanmıyorum...
Hepimizin bir kez de olsa bu deneyimi yaşamaya ve daha çok anlamak için bir adım atmaya ihtiyacı var.
Kalbimiz kanatlarımız, beynimizse yere basan ayaklarımız olsa...
Bu aralar hepimiz gibi ben de keyifsizim. Bir sürü hayal kırıklığı, bir sürü mutsuzluk ve kaygı... Ülkelerin, toplumun ve insanların umutsuzluklarıyla baş etmek için ne yapmalı? Değerlerimiz ve bizi bugüne getiren tecrübelerimiz, yarınlarımızı onarır mı?
Gelmiş geçmiş en büyük felsefecilerden biri olarak bilinen Aristo, kalbin düşünme fonksiyonu olduğunu sanıyordu. Belki de bunun üzerine kuracağı felsefeye şu günlerde çok ihtiyacımız var. Bilimsel ve teorik düşünen beyinlerimize, kalp seslerimizi katmaya ne dersiniz?
Kalp “her şey daha güzel olsun”, “umutlarımızı tüketmeyelim”, “güzel günler için çabalamaya devam edelim” diyecek; eğer izin verirsek.
Eğer aklımız yere basan ayaklarımız, kalbimiz hayallerimizi sürdürmemizi sağlayacak kanatlarımız olsa, hayat daha güzel olacak inanın...
Siyah sesli bu sarışına dikkat
4 yaşında piyanoyla tanışan, Vancouver Caz Festivali’nden aldığı bursla Amerika’ya gidip Berklee College’da okuyan, çok sevdiğim sanatçı Ella Fitzgerald’ın son dönemlerindeki hocası ve bas müzisyeni Ray Brown’ın dikkatini çeken, Diana Krall, 28 Ekim’de Zorlu PSM’de olacak.
Kanadalı caz piyanisti ve yorumcusunu izlemek, gözlerimizi kapatıp ruhumuzu kısa süre de olsa tüm dünyadan koparmak için büyük fırsat...
Kızılderililer gibi yapalım; çok hızlı yürüyüp ruhumuzu arkada bıraktığımızda, biraz durup soluklanalım ve izin verelim de ruhumuz bedenimize yetişsin.
Biraz şiir
Bu hafta, şiirleri İran’da yüzyıllardır coşkuyla okunan Hâfız-ı Şirâzî’den seçtiğim bir kıtayı sizinle paylaşmak istiyorum. İran halkının güçlü sesini, derin duygusunu, köklü felsefesini oluşturan Acem şair, dilerim hepimizin ruhuna iyi gelir
Döner yine Kenân’a kaybolan Yûsuf, üzülme
Üzüntüler kulübesi gül bahçesi olur bir gün, üzülme
İyileşir durumun ey gam çeken gönül kaygılanma
Geçer bu çılgınlığın, sakinleşir başın, üzülme
Dönmese de felek bizim arzumuzca iki gün
Bir kararda kalmaz devran her zaman, üzülme.
Paylaş