Paylaş
Mağara resimleriyle başlayan bilgiyi depolama çalışmaları, 40 bin yıl öncesine kadar dayanıyor. İnsanlar geliştikçe, diller ortaya çıktıkça ve kağıdın icadıyla bilgiyi saklama şeklimiz dönüşüme uğradı. Bin yıldan uzun süre önce Çin’de ilk basılı kitapların ortaya çıkması, bilgiyi saklamada yeni bir dönem başlattı.
Son 150 yıldaki teknolojik gelişmeler ise insanlık tarihini değiştirdi diyebiliriz. Transistörün 1947'de ve entegre mikroçipin 1956'da keşfedilmesinden bu yana, bir dönüşüm yaşandı. 50 yılı aşkın bir süredir ise benzeri görüşmemiş bilgi işlem gücü, kablosuz teknolojiler, internet, yapay zeka ve görüntü teknolojileri, mobil iletişim, ulaşım, genetik, tıp ve uzay araştırmalarında ilerlemeler yaşanıyor.
Dijital veri depolama teknolojileri; bilgiyi üretme, kullanma ve saklama şeklimizi de değiştirdi. Dijital depolamanın bilgi depolamak için kağıda göre daha uygun maliyetli hale geldiği 1996 yılı ise dönüm noktası oldu.
Manyetik depolama (HDD gibi), optik diskler (CD, DVD, Blu-Ray gibi) ve yarı iletken bellekler (SSD, flash sürücü gibi) dijital veri depolamada devrim yarattı. Yarı iletken bellekler, taşınabilir elektronikler için tercih edilirken, optik depolama çoğunlukla filmler, yazılım ve oyunlar için kullanıldı. Manyetik veri depolama ise kişisel bilgisayarlar ve veri sunucuları dahil olmak üzere yüksek kapasiteli bilgi depolaması için tercih edildi.
Durdurulamaz bir büyüme
Dijital bilgi, hayatımızın ve toplumumuzun her alanında o kadar yerleşik hale geldi ki bilgi üretimindeki son büyüme durdurulamaz görünüyor. Her gün 500 milyon tweet, 294 milyar e-posta, 4 milyon GB Facebook verisi, 65 milyar WhatsApp mesajı ve YouTube'a her gün eklenen 720 bin saat yeni içerik inanılmaz bir bilgi yığını oluşturuyor.
2018'deki toplam veri miktarı 33 trilyon gigabayta eşdeğer olan 33 zettabayt (ZB) idi. Bu veri miktarı 2020 yılında 59 ZB’a çıktı ve 2025 yılında 175 ZB’a ulaşması bekleniyor.
Sürdürmek için gereken güç, bugünkü toplam güç tüketimini aşacak
Dijital bilgilerin çoğu üç farklı konumda saklanmaktadır. Uç noktalar; nesnelerin interneti cihazlarını, PC'leri, akıllı telefonları ve diğer tüm bilgi depolama cihazlarını içeriyor. İkincisi baz istasyonları, kurumsal sunucular ve üniversiteler, devlet daireleri, bankalar ve fabrikalar gibi ofisler gibi altyapıyı içeriyor. Üçüncüsü ise temel olarak bilinen geleneksel veri sunucuları ve bulut veri merkezlerini içeriyor.
Dünyada 5 binden fazla sunucuya sahip yaklaşık 600 yüksek ölçekli veri merkezi bulunuyor. Bunların yaklaşık yüzde 39’u ABD’de bulunurken Çin, Japonya, İngiltere, Almanya ve Avustralya toplamın yaklaşık yüzde 30'unu oluşturuyor.
Dünyanın en büyük veri sunucuları Çin'in Hohhot şehrinde bulunan ve 10,7 milyon feet kare alan kaplayan China Telecom Data Center ve 7,2 milyon feet kare kaplayan ve 815 MW güç kullanan Nevada, Tahoe Reno'daki The Citadel.
Sürekli artan dijital veri depolama talebini karşılamak için her 2 yılda bir yaklaşık 100 yeni hiper ölçekli veri merkezi kuruluyor. Bundan yaklaşık 110 yıl sonra, bu dijital üretimi sürdürmek için gereken güç, bugünkü toplam küresel güç tüketimini aşacak.
Paylaş