Paylaş
Dün ilk devrenin sonunda Beşiktaş’ın 8 şutu, 4 korneri vardı. Galatasaray ilk devrede korner atmadı. Hepsi ceza alanı dışından (biri gol, ikisi de cılız Sara denemeleri olan) toplam 3 şutu vardı. Hatta Frankowski’nin kırmızı kartına kadar Galatasaray’ın 9 faulüne karşılık, Beşiktaş faul bile yapmamıştı henüz. Yani evet, Beşiktaş dünkü derbinin üçte ikisini bir kişi fazla oynayarak galip bitirdi. Ama 11’e 11 olan bölümde de sahaya doğruları yansıtan taraf siyah beyazlılardı.
İki takım arasındaki bu oyun farkının sebebini üç başlıkta açıklayabiliyorum ben:
1) Solskjaer’in çok sevdiğim bir yönü var. İşler kötü gidiyorsa bunu itiraf ediyor. Suçu üstleniyor. Ve hemen bir şeyleri değiştirerek çare arıyor. Sivas maçı öncesi takımının çıkarken kolay top kaybettiği tespitini yaptı. Teşhisi koyduktan sonra tedaviyi de hemen sahaya sürdü:
Oxlade-Chamberlain’i 6 numara yaptı. İşler bir ay iyi gittikten sonra Antep-Konya sürecinde bozuldu. Orada da aksaklıkları kabul etti. Ve hemen bir tedavi koydu ortaya: Dün sahaya 4-6-0 ile çıktı. Orta sahayı altıladı. Ve merkezde yarattığı dengesizlikle çok iyi başladı maça.
2) Okan Buruk’sa Dries Mertens’siz başladığı son 4 müsabakanın üçünde (Fenerbahçe, Alanyaspor, Kasımpaşa maçlarında) iyi oynamamalarına rağmen sorunu teşhis edemedi. Tepkisiz ve temassız Antalyaspor maçı onu yanılttı.
Dün yine Morata-Osimhen’le başladı ve orta sahayı kaybetti. Kırmızı kart sonrası önce Sara’yı kanada gönderdi, sonra Morata’yı. AZ Alkmaar ilk maçında olduğu gibi esas problemi ısrarla görmezden gelip ayarlarıyla oynayıp durdu takımının.
3) Küçük ama etkili sayılabilecek bir detay olarak da şunu ekleyebiliriz: Beşiktaş’ın sadece iki futbolcusu (Rashica ve Masuaku) oynayarak geçirdiler milli maç arasını. Galatasaray’ınsa Frankowski, Davinson, Abdülkerim, Eren, Morata, Osimhen, Lemina, Barış gibi birçok ası oynadılar ulusal takımlarında. Bu da fiziksel veya mental bir düşüş sebebi olabilir.
Paylaş