Paylaş
Hikayeyi Fenerbahçe açısından yazacak olursak ilk cümle de buydu, sonuncu cümle de!
Kasımpaşa, beklenmeyen bir oyun planıyla sahadaydı.
Geride sağlam durup, hızla karşı atağa geçmek diye özetleyebileceğimiz temel planının dışına çıkmıştı.
Topa önde basıyor, Fenerbahçe’nin geriden oyun kurarak çıkmamasını sağlıyordu.
Bunun sonucu Fenerbahçe’nin geriden topu şişirmesi oldu ve bir iki pozisyon dışında derli toplu bir atak da geliştirmelerine engel oldu.
Fenerbahçe stoperlerinin ve orta sahasının ileriye doğru top atma yeteneklerinin sınırlı olmasından yararlanmak istenmişti, işe de yaradı ama Kasımpaşa’ya gol getirmedi.
DIRAR’I ARADILAR
- Fenerbahçe’nin de ilk yarı boyunca Dirar’ı aradığını söyleyebilirim. Aykut Kocaman, Dirar’ın sakatlığında Alper’in hızından ve top taşıma yeteneğinden faydalanmak istemişti ama ilk yarı boyunca beklediği olmadı.
Gol, atağa çıkarken kapılan bir topun doğru adamların ayağında doğru yerlere gitmesiyle bulundu.
Böyle bir oyunda ikinci topları almak önemliydi ama bunu daha çok Kasımpaşa başarabildi.
İkinci yarı birincisinin devamı gibiydi.
Kasımpaşa önde bastı, Fenerbahçe baskıdan kurtulamadı ve böyle pozisyonlardan birinde de İlhan Depe’nin golü geldi.
Oyunun böyle gelişmesinin bir tek sonucu oluyor: Valbuena “hamle” oyuncusu olarak oyuna giriyor.
Ve ben de kendime hep bu anlarda aynı soruyu soruyorum: Bu “hamle” neden maçın başında yapılamıyor?
Fenerbahçe, izleyenleri can sıkıcı bir maça maruz bırakarak bir üç puan daha aldı.
Rakipleri kaybederse şampiyon da olabilirler.
Ama şunu sormak istiyorum: Bu takım ve bu oyunla şampiyon olursa, bu futbola haksızlık olmayacak mı?
Maç başlarken amatör futbol için çok çaba gösteren, bir dönem de birlikte çalıştığım arkadaşım Yemen Ekşioğlu için saygı duruşunda bulunuldu. Ben de yazının sonunda Yemen’e Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve baş sağlığı dilemek istiyorum.
MAÇIN ADAMI: ŞENER
- BU sezon kendisini aştı. Fenerbahçe’nin puan tablosundaki yerinde onun çok rolü var. Dün de takımının yarışa erken vedasını önleyen isim oldu.
Paylaş