Paylaş
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ile sarı lacivertli kulübün eski başkan vekili ve TFF Başkanı Nihat Özdemir arasındaki 2010-11 sezonu şampiyonluğu konusunda yaşanan polemik herkesin malumu. Fenerbahçe, Özdemir’den “2011 yılından bu yana Türkiye’de şike olayı yaşanmadı” söylemine açıklık getirmesini ve 2010-11 şampiyonunun kim olduğunu açıklamasını talep etti. Özdemir’den bu yönde bir açıklama gelmediği takdirde kendisini kulüp disiplin kuruluna sevk edeceğini de açıkladı. Nihat Özdemir o gün Fenerbahçe Yönetimi’ne yapmadığı açıklamayı bugün Hürriyet’e yaptı ve “Türkiye Futbol Federasyonu kayıtlarına bakın orada şampiyonun adı yazıyor, Fenerbahçe” dedi.
Fenerbahçe Başkanı'nın kimlerle programa çıktığını gördün mü?
Şimdi biraz geriye dönelim... Türkiye Futbol Federasyonu’nun geçtiğimiz hafta kulüplerle yaptığı toplantıdan hemen sonra başkan Nihat Özdemir’i aradım. Niyetim, yabancı sayısı konusundaki düşüncelerini öğrenmekti. Ben Türkiye’de yabancı sınırlamasına tepeden tırnağa karşı olan bir futbolseverim. Ama benim karar verme yetkim yok. Bu yetki TFF Başkanı Özdemir ve yönetim kurulunda. Bu konuyu açıp Özdemir’in düşüncelerini sormak istediğimde karşı bir soruyla karşılaştım: “Mehmet, Fenerbahçe Başkanı’nın Habertürk’teki programını izledin mi?” Ben kendisine yönelik söylemlerden söz açacak zannederken Özdemir, çok başka bir konuya girdi.
“Bu söyleyeceklerime yazmanı isterim ama bir şartla... 3 Temmuz Kumpas Davası var. Önce o dava görülsün ve bitsin. Benim sözlerimin kumpas davasının önüne geçmesini istemiyorum.” Sonra devam etti: “Fenerbahçe Başkanı’nın kimlerle programa çıktığını gördün mü?”
O arkadaş, o yazıyı yazdığı gün Emniyet Müdürlüğü'nde sabahladım
Ben bu sözler karşısında sessizliğimi korurken Nihat Özdemir, yine devam etti; “Mehmet, 8 Temmuz tarihinde yani o arkadaşın o yazıyı yazdığı tarihte ben Emniyet Müdürlüğü binasının içindeki Vatan Kafe’de bir masanın başında sabahladım. Bunun tek bir nedeni vardı. Fenerbahçe Kulübü Başkanı tutuklanmasın diye. Bir sandalyede oturarak sabahı ettikten sonra Beşiktaş’taki mahkemeye koşuyordum. Yine orada bir sandalyenin üzerinde Aziz Bey için, Fenerbahçe için mücadele ediyordum. Yanımda bir ya da iki arkadaşım vardı. Bu da yetmiyor oradan Aziz Beyi götürdükleri Şişli Etfal Hastanesi’ne koşturuyordum. Tekrar altını çizerek söylüyorum; Aziz Yıldırım değil, Fenerbahçe Kulübü Başkanı ve dostum Aziz Yıldırım tutuklanmasın diye.
Bankacılara 'Bu Fenerbahçe'nin değil, Nihat Özdemir'in borcu' dedim
Mücadele bununla da bitmiyordu... Oradan 1-2 saatlik aradan yararlanıp kulüp binasına koşuyor, kapıya dayanan bankacılarla görüşüyordum. Hepsi paniğe kapılmış bir halde ‘Para’ diye kulübün kapısını aşındırıyorlardı. Onların karşısına oturup, ‘Bu borç Fenerbahçe Spor Kulübü’nün borcu değil bizim borcumuz. Bu borç Nihat Özdemir’in borcu. Bu borcu ödeyeceğiz hiç şüpheniz olmasın. Muhatabınız Fenerbahçe değil, biziz’ dedim. Onlara bu güvenceyi verdiğimizde başta Hüsnü Özyeğin olmak üzere ki hepsine teşekkür ediyorum, para musluklarını kulübe sonuna kadar açtılar. Şimdi dönüp bir o günlere bakıyorum, bir de bugüne yani o akşama. O yazının yazıldığı o yazıya imza atan gazetecilerle Fenerbahçe Başkanı yan yana program yapıyor. Şimdi ben soruyorum...
Hangi vicdan bana bunu yapar?
Bütün bunları yaşamış, bütün bu mücadelelerin içinden geçmiş Aziz Yıldırım için, arkadaşları için, Fenerbahçe için savaşmış Nihat Özdemir mi Fenerbahçe’yi şikeyle suçlayacak? Suçlayabilir miyim, bunu yapabilir miyim? Hangi vicdan bunu yapar? TFF Başkanı olarak ben kimseyi suçlamam ve hangi vicdan bana bunu yakıştırır? Gelin bakın TFF kayıtlarına. Orada ‘2010-11 sezonunun şampiyonu Fenerbahçe’ diye yazıyor. Bundan daha ötesi var mı? Bunu tartışmaya ben açmıyorum, bunu tartışmaya Fenerbahçe Başkanı açıyor. TFF kayıtlarından benim bir şüphem yok. Şüphesi olanlar bu tartışmayı ateşliyor ve alevlendiriyor. Ben TFF Başkanı’yım. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkan Vekilliği’nden buraya geldim. Ve Fenerbahçe kültürü ve etiği bana tarafsız olmayı, her takıma eşit mesafede yaklaşmayı öğretti. Bu Fenerbahçeli duruşundan bütün Fenerbahçeliler gurur duymalı.” Nihat Özdemir’in sözleri bu... Ben hiçbir yorum ve hiçbir ilave yapmadan sadece aktarıyorum.
TERİM'İN O SÖZLERİ BAŞKANLIĞA AÇIK MESAJ
Alanya maçından sonra Fatih Terim’in bir sözü çok dikkatimi çekti. 46 yıl görev yaptığını söyleyen Terim, “Son nefesime kadar içeride ya da dışarıda görev verilirse Galatasaray’a hizmet edeceğim” açıklamasında bulundu.” Fatih Terim Türkiye’de futbol adına alınabilecek bütün görevleri üstlendi. Futbolcu oldu, teknik direktör oldu, A Milli Takım Teknik Direktörü oldu, Türkiye Futbol Direktörü oldu. Şimdi sırada ne var? Sizce sözlerini nasıl yorumlamalıyız?..
MÜTHİŞ BİR DENEYİM
Açıkçası ben Fatih Terim’in Galatasaray Başkanlığı makamına göz kırpması olarak değerlendiriyorum. Çok saygı değer başkan Mustafa Cengiz’in rahatsızlığına bir saygısızlık olarak değerlendirmeyin. Ne benim ne de Terim’in yorumu bu... Ama Fatih Hoca özellikle federasyona çok net açık bir eleştiride bulunuyor. Ve ardından da Galatasaray’da her türlü göreve hazır olduğunu ifade ediyor. TFF’yi eleştirmesi de sanıyorum bu yüzden. Terim, tırnak içinde yazıyorum; “Bu kokuşmuş düzenle ancak ben mücadele edebilirim” mesajı veriyor. Fikrimi sorarsanız müthiş bir deneyim, futbola dair müthiş bir akıl teknik direktör olarak çok başarılı işler yaptı. Başkan olarak da harikalar yaratabilir.
MERİH DEMİRAL'LAR VE ÇAĞLAR SÖYÜNCÜ'LER TERİM'İN ESERİDİR
Fatih Terim’in Türk futboluna kazandırdığı en önemli değer ne UEFA Kupası’dır ne de 2008 Avrupa Şampiyonası’nda oynanan yarı finaldir. Terim’in Türk futboluna yaptığı en büyük katkı 14 yabancı kuralıdır. Onun Türkiye Futbol Direktörlüğü döneminde aldığı kararlar sayesinde bugün Merih Demiral’lar, Çağlar Söyüncü’ler, Ozan Kabak’lar dünyanın en büyük liglerinde hem de bir yıldız olarak mücadele ediyor. Terim, dün TFF’nin aldığı yabancı kararına itiraz ederken sonuna kadar haklıydı. Umarım onun düşüncelerine ve itirazlarına hak verirler. Bugün Avrupa Şampiyonası’na yenilgisiz gidebiliyorsak o gün alınan kararların bundaki etkisi tartışılmaz.
INSTAGRAM'DAKİ FOTOĞRAFIN HATIRLATTIKLARI...
Fatih Terim’in Instagram’da paylaştığı fotoğrafı çok beğendim. İsminin yazıldığı eski püskü sarı kırmızı bir askı. 46 yıl geçmiş aradan dile kolay. Türk futbolunun nereden nereye geldiğini ve kimlerin omuzlarında nasıl aşama kaydettiğinin en güzel örneklerinden biriydi. Kim derdi ki o eski püskü askının sahibi gencecik bir çocuk gün gelecek Avrupa’nın en büyük kupalarından birini İmparator olarak kaldıracak diye.
YABANCIYI KISITLARSANIZ BAKIN NELER OLUR...
Yabancı futbolcu konusu Türkiye’de yanlış anlaşılıyor. Neden mi?
1- Süper Lig, Milli Takım’a oyuncu yetiştirme alanı değildir.
2- Süper Lig bir şov, bir eğlence organizasyonudur.
3- Bu şov ve eğlence organizasyonunun rakipleri Premier Lig, La Liga ya da Serie A’dır.
4- Siz yabancı oyuncuyu kısıtlarsanız Premier Lig, La Liga ve Serie A zaten önünüzde. Arayı daha da açacaklar. Süper Lig seyredilemez hale gelecektir.
5- Vasat Türk futbolcularına hak etmediği olanakları ve paraları sağlayacaksınız.
KOÇ VE ÖZDEMİR KARŞI KARŞIYA GELİNCE...
Fenerbahçe başkanı Ali Koç ile Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Nihat Özdemir ‘şike tartışmasından sonra’ ilk kez TFF binasında bir araya geldiler. Ne konuştuklarını, nasıl selamlaştıklarını merak ettim. Ve toplantıya katılanlara da sordum. Verdikleri yanıt çok açıktı; mesafeli ama medeni. Birbirleriyle toplantıda söz alıp verme dışında herhangi bir diyalog yaşanmamış.
Misli.com’dan herkese 5 TL hediye, hemen katıl!
Paylaş