Paylaş
Maçtan önce skoru sorsanız, vereceğim yanıt çok açık olurdu: - Yönetimi düşmüş, taraftarı tarafından teknik direktörü aforoz edilmiş, ligde iddiası kalmamış Galatasaray’ın bu maçı kazanması çok zor.
Yanıldım. Galatasaray belki de bu sezonun en iyi ilk yarılarından birini oynadı. Ta ki, Kerem Aktürkoğlu’nun sakatlandığı dakikaya kadar. Bu sakatlık takımın hücum etkinliğini azaltsa da defansta yardımlaşma alan ve adam paylaşımıyla sarı kırmızılılar ilk yarıyı önde kapadı.
O ENDiŞE DEVAM EDiYOR
Ama bu güzel başlangıca rağmen Galatasaray’da çözülemeyen, sezon başından bu yana devam eden, saha içinden, tribüne yansıyan bir endişe vardı.
- Bir gol yersek bu maçı kaybederiz. 2-0’dan sonra karşılaşmanın kalan dakikalarını bu duygu ile oynadı Galatasaray. Gelecek sezon için sarı kırmızılı takımın önce bu duyguyu yenmesi gerekiyor. Sonra da rakiplerini. Ama tribünlerden yükselen ve teknik direktörü protesto eden seslerle bu duygu yenilmez. Galatasaray taraftarının, Galatasaray’ı temsil eden teknik direktörüne karşı takındığı olumsuz tutum kabul edilebilir değil.
GOMiS 2-3 YAŞ GENÇ OLSA
Karşılaşmanın ikinci önemli mesajı Gomis’ten. Orta alan ile forvet arasında kurduğu bağlantı tüm forvetlere ders olacak nitelikte. Özellikle de Mustafa Muhammed’e. Onun orta alanda aldığı her top hücuma olumlu katkı yaptı. Ama Gomis’in de en büyük handikapı yaşı. 2 yıl önceki attığı gollerle, bu sezon kaçırdıklarını karşılaştırdığınızda ne demek istediğimi anlayacaksınız. Gomis’in beyni ile bedeni ne yazık ki aynı uyumla çalışmıyor. İnsan düşünmeden edemiyor, “Keşke 2-3 yaş daha genç olsaydı.”
KEREM’SiZLiK ETKiLEMEMELi
Ve üçüncü mesaj. Kerem’in yokluğu bir takımın saha içi etkinliğini bu derece etkilememeli. Ama etkinin gösterdiği bir gerçek de var. Galatasaray takımı kalite olarak rakiplerinin epey gerisinde bulunuyor. Umuyorum yeni sezonda bu kalite yükselir. Fenerbahçe karşısında bu kalite farkı haftaya daha net ortaya çıkar.
Paylaş