Paylaş
G.Saray için harika geçen ilk yarı maçın son bölümünde anlamsızca bir korku filmine dönüştü. Maça müthiş bir tempoyla ve baskıyla başlayan sarı kırmızılılar ilk 45 dakikada 3-0’ı buldu daha fazlasını da atacak fırsatlar yakaladı. İkinci yarıda fark daha da büyüyecek diye düşünürken 52’nci dakikaya kadar hemen hemen hiç tehdit etmeyen Elfsborg, 3-1’den sonra moral ve özgüven kazandı. Penaltı golüyle fark 1’e inince çok kolay gözüken maç bir anda tehlikeye girdi. Şayet Yunus’un golü olmasa İsveç temsilcisi önünde kâbus gibi bir son 10 dakika yaşanabilirdi.
ELFSBORG TiPiK iSKANDiNAV TAKIMI HiÇBiR ZAMAN PES ETMiYOR
Elfsborg, tüm İskandinav takımları gibi skor ne olursa olsun pes etmiyor. Teknik kalite ve savunma organizasyonu bakımından çok da nitelikli bir ekip olmasa da fizik gücü yüksek, inatçı bir takım. Dün Davinson Sanchez’in kritik hamleleri ve kesiciliği olmasa İsveç ekibi ikinci yarıda daha fazla şans bulabilirdi.
BURUK’UN TEMPOYU ARTIRMA ÇABASI BAZEN YETERLi OLMUYOR
Galatasaray, nedense çok yüksek kalitesine rağmen maçların son bölümlerinde oyundan düşüyor. Okan Buruk’un değişikliklerle takımın temposunu artırma çabası da bazen yeterli olmuyor. Nelsson’un ciddi bir maç eksiği var. Belki son dakikalarda Okan Hoca yüksek toplarda takım boyunu uzatmak istemiş olabilir ancak Nelsson’un girmesi savunma dengelerini bozdu ve çıkarken yapılan top kayıpları, son golde rakibe kolay teslim olması gözlerden kaçmadı.
İkinci yarıda zorlanmış olsa da 3 puan çok değerli. Yeni statüyle birlikte iç sahada alınan her galibiyet ilk 8 şansını artıracaktır. Galatasaray, tempoyu yüksek tutup dinamik olduğu zaman harika bir takım ancak fiziksel olarak henüz ritmini bulmuş değil.
Paylaş