Paylaş
Maç başlamadan sakin, sabırlı ve kararlı oynamak gerektiğini biliyorduk. İbrox Stadı’na çıkarken yapılması gereken tek şey, ilk maçı unutmaktı. Ligde geçen haftayı bay geçerek dinlenen Fenerbahçe aynen öyle yaptı. Sahada alıştığımız Fenerbahçe ve çok iyi bir futbol vardı. Sabırla beklenen an, tam devre arasına giderken geldi. Kostic’in soldan ortasında, Szymanski şık bir vuruşla takımını 1-0 öne geçirdiğinde, artık bu maçı uzatmaya taşımak için ikinci yarıda gelecek tek bir gol yetiyordu ve doğrusu bu, çok olası görünüyordu.
TOPLA OYNAMA YÜZDE 80.5’E 19.5!
İkinci yarı başlarken Fenerbahçe’nin hedefi daha net, Rangers daha endişeli, sahadaki denge temsilcimizin lehine daha baskındı. İkinci yarının ilk 15 dakikası biterken topla oynama yüzdelerindeki 80.5’a 19.5’luk oran, sarı lacivertlilerin nasıl bir maç çıkardığının en büyük göstergesiydi. İkinci gol, tam sarı lacivertlerde ilk yorgunluk belirtileri başgöstermeye başlamışken yine Szymanski’den geldi. Dakikalar 73’ü gösteriyordu ve Rangers, maçın başından bu yana Fenerbahçe’ye değil, zamana karşı oynadığı futbolun artık bu maçı kurtarmaya yetmeyeceğini sonunda anladı. Gel gör ki karşılarında aşılmaz bir İrfan Can Eğribayat vardı, Rangers’ın yakaladığı nadir ama tehlikeli pozisyonların tamamı, genç kalecinin ellerinde son buldu.
TELAFiSi OLMAYAN BiR MAÇTI
Fenerbahçe, , maçın özellikle son anlarında üst üste yakaladığı fırsatları gole tahvil edebilseydi, mucize gözüyle bakılan çeyrek final, uzatmalara bile kalmadan gelecekti. İki pozisyonda penaltı beklentimiz vardı ama Norveçli hakem aynı fikirde değildi. Telafisi olmayan gecede, turu geçen taraf, penaltı atışlarında daha soğukkanlı kalan ev sahibi oldu.
Paylaş