Paylaş
Kendisinden önce oynayan rakibinin puan farkını yeniden 3’e düşürmesi üzerindeki baskıyı artıran bir başka unsurdu kuşkusuz. Maçın maksimum puan değeri hiç değişmez şekilde her zaman 3 olsa da, bazı maçların 6 puanlık önem ve anlam taşıdığı gerçekti.
BiR AN BiLE GEVŞEMEYE HAKKI YOK
BUNA bir de İlhan Palut’un nereye giderse gitsin heybesinde taşıdığı mücadeleci futbol anlayışı eklendiğinde, Galatasaray’ın bu maçı bir an bile gevşemeden oynamak zorunda olduğu açıktı. Galatasaray’ın hızlı başladığı, Rizespor'un dengeyi kolay bulduğu, net pozisyon açısından ev sahibi takımın bir adım önde olduğu bir ilk yarı izledik. Evinde pek kaybetmeyen Rizespor’la, deplasmanda pek kaybetmeyen Galatasaray en azından golsüzlük açısından birbirine denk bir oyun ortaya koydu ve ikinci yarıda sonucu belirleyecek olan şeyin, iki teknik adamın oyun planında yapacağı hamleler ve bireysel performanslar olacağı iyiden iyiye ortaya çıktı.
iKiNCi YARI DAHA HAREKETLiYDi
iLK hamle Galatasaray’dan erken geldi. Son haftalarda savunması güven vermeyen Rizespor’un açığını değerlendiren Osimhen, Frankowski’nin sağdan yaptığı ortayı şık bir kafa vuruşuyla ağlara gönderdiğinde dakikalar 47’yi gösteriyordu. Gel gör ki bu üstünlük yalnızca 7 dakika sürdü. Skora dengeyi, Akintola’nın ince düşünülmüş asistinde golcü Ali Sowe getirdi. İkinci yarıda iyiden iyiye hareketlenen oyun, her iki tarafın yakaladığı pozisyonlar, ilk yarıya nazaran daha heyecanlı bir futbol izlememizi sağladı. Galatasaray’ı galibiyete taşıyan gol, ‘Maç artık bu skorla bitecek galiba’ dediğimiz dakikalarda bir kez daha sahneye çıkan Osimhen’den geldi.
Paylaş