Paylaş
1 ve 2. evre: Obradoviç gelmeden önceki Fenerbahçe'yi özetliyor adeta. İsteksiz oyunculardan oluşan, hayattan, başarıdan ümidi kesmiş, hedeften uzak Fenerbahçe'yi. "Hayat berbat" evresi
3. evre: Tamamen dün akşam oynanan maçtaki Daçka'yi anlatıyor; başarı bireyseldir, organizasyonlar yalnız savaşçılardan oluşur.
4. evre: Karşısındaki rakibi küçümser, kendini en iyi görür, rakibi beğenmez.
5. Ve sonuncu evre ise 2017 model, dün akşamki Fenerbahçe'ye ışık tutuyor.
Benzerine çok az rastlanan, çok iyi, inanç sahibi üyelerden oluşan organizasyonlardır ve bu kimyayı tutturmak neredeyse imkansızdır! "Hayat harika"dır artık!
Koç David Blatt, dün akşam ne ile karşılaşacağını önceden çok iyi biliyordu. "Yeni Euroleague şampiyonu ve BSL'nin normal sezon 1.sine karşı herşeyin en iyisi olmalısınız" diyordu röportajında. Ne yazık ki Daçka dün akşam, herşeyin iyisini bırakın hiçbir şey olamamıştı.
EN İYİ HÜCUM SAVUNMADIR!
İki takımda sert savunma ile başlamıştı oyuna. Fenerbahçe'nin Wanamaker üzerindeki planı tutmuş, ilk çeyreğin 5. dakikasında 2 faul almasına neden olmuştu. Basit bir faul aldırmaktan öte, Daçka'nin bel kemiğini çatlatmış, oyun planının Wilbekin'e teslim etmesine neden olmuştu Sarı Lacivertliler. Daçka'nin ilk ve son enerjsi ile oynadığı bu çeyrekte, topsuz koşular, pota altına inen paslar, bloklar ve smaçlar derken Clyburn ile coşmaya başlamıştı. Kaliniç kaldığı yerden devam ederken hala herkesin aklında aynı soru vardı. "Kaliniç'e ne oldu?" Bunun cevabı çok basitti, Obradoviç vermişti bile, "Ne olacak! Artık daha çok gym'e geliyor, daha fazla şut idmanı yapıyor, bunun sonucunda da daha yüzdeli atıyor!" İşte cevap bu kadar basitti!
İlk çeyrek 24-26 geçilirken, Daçka'da Wilbekin sazı eline almış, takımın sonunu hazırlamaya yavaş yavaş başlamıştı.
Fenerbahçe'de set oyunları sonunda perdelerden bulunan 3 sayılara karşılık, sadece Wilbekin'in yarattığı şut pozisyonları vardı. Bu senaryo Daçka için 40.dakikada ne yazık ki mutlu son olamazdı.
Dixon'ın agresif savunması ile 2.çeyrek sonunda fark açılmaya başlamıştı ancak potasında gördüğü 42 sayı kabul edilebilir gibi değildi.
"En iyi hücum savunmadır" diyen Obradoviç ve öğrencileri için bambaşka bir 2.yarı izleyeceğimiz kesindi. Sabırla oynanan hücumlar ve agresif savunması ile 2.çeyreğe adeta damga vurdu Fenerbahçe. Bu çeyrekte alev alan Dixon-Wilbekin düellosunun en büyük farkı, Dixon'ın sıkışan hücumda arkadaşlarını bulması, Wilbekin'in ise çözümü kendinde aramasıydı. Fenerbahçe asistler üzerinden sayı bulurken, Wilbekin potayı ıskalamaya başlamıştı bile.
Son çeyrekte Türk gençleri ile devleşen Fenerbahçe'nin karşısında mental olarak çökmüş bir Daçka vardı parkede. Periyotun sonuna doğru, moladan önce Egehan 3'lüğü potaya gönderdiğinde tüm takım ayağa kalkmış, sahadaki 5'i alkışlar ile karşılamıştı.
İşte bu aynı Phil Jackson'ın bahsettiği, organizasyonların geleceği son noktayı, en üst kültürü, görsel olarak özetliyordu bize.
Melih'in önderliğinde Fenerbahçe'de eksik yok fazlası vardı. Ahmet, Udoh kadar devleşmiş, Melih ve Berk, Bogdanoviç olmuş içeriye girmiş, Egehan ise Datome gibi, 3'lükleri rakip potaya yollamıştı. Ateşi Dixon ile yakan Fenerbahçe'de maç sonunda yine "tek" bir kahraman çıkmamıştı. Obradoviç normal sezonun sonunda artık "Ege'nin, Ahmet'in, Berk'in zamanı" demişti. Onlar da koça en güzel mesajı yolladılar dün akşam. "Biz hazırız koç, bize inanmaya devam et!"
Akılda kalanlar:
-Obradoviç tezahüratlarının sonunda koçun takımı tek tek kutlaması
-Wanamaker'ın agresif tavırları
-Wilbekin-Dixon düellosu
-Fenerbahçe'nin harika istatistiği; 25 asist, 6 top çalma ve sadece 5 top kaybı
Akıldaki sorular:
-Blatt'mı oyunu bıraktı? Yoksa oyuncular mı? İkisi de mi?
-Seri Cuma günü biter mi?
-Blatt nereye yolcu?
-Türkiye'ye Avrupa'nın en büyük kupasını getiren ve bir rüyayı gerçek kılan takımın bayrağı gerçekten yakıldı mı?
Paylaş