Paylaş
Colombo hava alanından başlayan Sri Lanka yolculuğum yüreğimdeki heyecan, az biraz korkularım ama daha çok korkularımı yenen heyecanımla 230 kilometrelik araç yolculuğuyla Galle’ye doğru devam etti. Galle’yi Galle yapan, benim de hayallerimi süsleyen, acaba gerçek mi diye kendi kendime hep sorgulattığım, Sri Lanka yerlilerinin atalarından kalan ve halen devam ettirilen kazık üstünde ilginç balık tutma teknikleri. Yüzyıllardan beri denizin içine çaktıkları kazıkların üstüne çıkıp bütün günlerini balık avlamayla geçiriyorlar. Denize çakılan yaklaşık 5 metre boyundaki kazıklara birer oturma yeri yapan yerliler tek geçim kaynağı olan balık tutmak için bütün gün burada bekliyorlar. Bugün bu yöntem daha çok bölgeye gelen turistlerin ilgisini çekmeye çalıştıkları ikinci bir kazanç kapısı durumunda.
Galle’den okyanus boyunca rahat mı rahat; keyifli mi keyifli 130 kilometrelik yolumun ilk durağı Hikkaduwa Plajı oldu. Galle’den Colombo’ya yol boyunca devasa palmiye ağaçları arasında saklanmış evler ve o evlerin içindeki yaşamlar eşlik etti, hem ruhuma hem de bedenime.
Bitip tükenmek bilmeyen bu doğa harikası yaşamlar heybemde birer anı olarak yerlerini çoktan aldılar bile. Tahmini, Galle’den Colombo’ya 1,5 saat sürmesi beklenen yolculuk ara sıra verilen molalar ve Colombo şehrinin trafiği ile 3 saat sürdü. Sri Lanka’da trafiği rahatlatan da yavaşlatan da ‘’tuk tuk’’ denilen üç tekerlekli araçlar. Eğer ‘’tuk tuk’’ ile seyahat ediyorsanız sizi gideceğiniz yere zamanında ulaştırarak bir kurtarıcı olabiliyor.
Colombo Sri Lanka’nın başkenti. Aynı zamanda Güney Asya ülkeleri arasında en büyük liman şehri unvanını elinde bulunduruyor.
Birinci Colombo denilen bölgede, minik bir İngiliz Mahallesi bu bölgenin hemen bitiminde başlayan 11. Bölge’de ise Pazar yerleri, devasa Dawatagha Camii, adını Ganj Nehrinden alan Budist tapınağı Gangarama ile göz kamaştırıcı bir güzelliğe sahip.
Colombo’dan Dambulla’ya devasa gövdeleriyle heybetli duran yüzyıllık ağaçların gölgesinde yol aldım. Bu ağaçlar arasında en dikkat çekici olan ise saçı sakalı varmış gibi duran, her an her yerde karşınıza çıkan Banyan Ağacı. Sabırlı, bilge, sakin ama daha çok gizemli… Kocaman gövdeleriyle anlatacak çok şeyi olan güçlü, kudretli bir varlık misali. Kökleri yukarıdan aşağıya doğru toprağa kavuşmaya can atan ağaç Banyan. Topraktan can alıyor, tohumlarını gövdesinde besliyor ve tekrar ait olduğu yere yani toprağa karışıyor. Böylece sonsuzluğu temsil etmesi de boşa çıkmıyor.
Sri Lanka’da mekânlar birbirinden uzak. Yollar virajlı. Her an herhangi bir yoldan sizin dışınızda bir canlı karşınıza çıkabilir. Bu ilk defa gördüğünüz bir sincap türü ya da bir maymun ya da bilemediniz sevimli bir sürüngen olabilir. Bu durum zaman zaman ürkütücü ama daha çok bedenimin kıyılarına ekilen hayallerimin ruhuma tesiri gibi... Ve biliyorum ki başka bir bilinmezlik daha benim dünyamda daha güzel ve daha etkili bir aydınlıkla anlam bulacak.
İşte o anlamlı aydınlık ve Dambulla’daki Yetim Filler. Yetim Filler’e doğru yol alırken, geçtiğimiz yollar cennete doğru mu gidiyor diye düşünürken; Hz. Âdem’in cennetten kovulduktan sonra geldiği yerin Sri Lanka olduğunu duyunca hiç şaşırmıyorum. Ve daha sonra doğal olarak yaşam burada devam ediyor. Nasıl etmesin ki… Her geçtiğim yol bir öncekinden daha güzel daha şaşaalı ve daha yeşil. Doğal olarak Sri Lanka’nın şaşaalı, büyük, gösterişli ülke anlamına geldiğini öğrenince işte tam anlamını bulmuş diyorum. Sri: Büyük, güzel, şaşaalı ve önemli. Lanka ise; cennet anlamına geliyor. Burada tek sorun gördüklerimi ve hissettiklerimi kelimelere aktarmadaki yetersizliğim.
Colombo’dan yaklaşık 4 saat süren yolculuk sonrasında Dambullada’yım. Burada dişleri için insanlar tarafından hunharca öldürülen ya da bir şekilde yetim yalan yavru fillerin bakımı yapılıyor. Filler aile bağları güçlü olan hayvanlar. Fakat bir anne fil kendi yavrusu dışında başka bir yavru filin bakımını asla üstlenmiyor. Dolaysıyla hem bu yavru fillerin bakımını üstlenmek hem de soylarını korumak için 1976 yılında devlet desteği ile kurulan, dünyadaki ilk ve tek fil yetimhanesi. 1976 yılında 6 fille başlayan yetimhanede şu an 88 fil bulunuyor.
Galle, Colombo, Dambulla, Kandy derken daha kuzeyde daha iç kesimlerdeyim. Değişmeyen tek şey yeşil doğanın tüm görselliği ile ruhuma verdiği huzur. Özellikle akşam saatlerinde hafif bir esintiyle gelen mis kokular, huzur değil de nedir?
En cesur krallara bile korku salan, acaba buraya çıksam gökyüzüne elim ulaşır mı deyip hayal kurdurtan, saraylara şahit oldunuz mu? Ben böylesiyle ilk defa karşılaştım. Sigiria, engin bir granit topuzunun zirvesine 5. YY'da Sri Lanka kralı tarafından yaptırılmış 1200 basamakla çıkılan kale. Çıkması da inmesi de engellerle dolu olan Sigiria’yı bu gezimde gözden çıkarmıştım ama tüm engellere rağmen; elim ayağım, kolum kanadım, gözüm kulağım olan Yelda Baler sayesinde bu hayalim de gerçeğim de yerini buldu.
Çocukluk hayalimizi gerçekleştirenlerin yeri cennettir Yelda Baler haberin olsun.
Fotoğraflar: Yelda Baler ve Yusuf Gürbüz
Paylaş