Paylaş
Kurulduğu coğrafya sebebiyle, yeşilin daha da yeşermesine imkân veren Sofya’da ilk önce meşhur Borisova Gradina Parkı’nı anlatarak başlayalım. İçindeki heykelleri, gölleri ve çiçek tarlarıyla Borisova Gradina Parkı, Sofya’nın güney doğusunda yer alıyor. Şehrin akciğeri olan bu park, binin üstünde hayvanın bulunduğu hayvanat bahçesine de ev sahipliği yapıyor. İçinde stadyum barındıracak kadar geniş bir alana sahip olan Borisava Gradina, yerel halkın yanı sıra şehri ziyarete gelenlerin de uzun ve keyifli yürüyüşler yapmasına imkân tanıyor. Parkta ilginizi çekebilecek yapılardan biri de 1956’da inşa edilmiş, 42 metre yüksekliğindeki ‘Kardeşlik Tepesi’ olarak da adlandırılan ‘Komünizm Anıtı’. Sofya’da Osmanlı ve Sovyet izleri net bir şekilde görülüyor. Camilerde ve camiden kiliseye veya müzeye dönüşmüş yapılarda Osmanlı izini takip edebilirken; geniş caddeler, apartman blokları, tramvaylar ve yeni yapıların mimarisinde Sovyet izlerini takip etmek mümkün.
Bulgaristan’a yaklaşık olarak 500 yıl boyunca hâkim olan Osmanlı, 30’un üstünde cami, yaklaşık 20 kervansaray ve han, 8 medrese yapmış. Şu an bunlardan geriye sadece tek cami kalabilmiş. 1567’de tamamlanan Banyabaşı Camii, şehirdeki İslami eserlerin başında geliyor. Bu cami, Osmanlı’dan günümüze ulaşabilen ve halen cami olarak kullanılan tek yapı. Mariya Luiza Caddesi’nde yer alan bu cami, şehrin tam merkezinde. Caminin hemen yanında mineralli sıcak su kaynakları bulunuyor. Molla Efendi Kadı Seyfullah adında bir hayırsever tarafından kurulduğundan bu camiye Molla Efendi Camii de deniliyor. Tek minaresi bulunan ve büyük kubbesi kurşunla kaplı olan Banyabaşı Camii’nin içinde Seyfullah Efendi’nin vefat eden hanımı anısına yaptırılmış bir ek yapı bulunuyor. Duvarların örüldüğü taş ve tuğlaların arasında kırmızı tuğlalar camiye farklı bir görünüm kazandırmış. Caminin duvarları 2000’li yılarda Kütahya çinileriyle süslenmiş.
Caminin karşısında Tsentralni Hali (Merkez Hal veya Central Market) bulunuyor. Burası bildiğimiz sebze, meyve hali olmasının yanı sıra aynı zamanda kuruyemişten, şarküteriye, hediyelik eşya satıcısından çiçekçiye irili ufaklı çok sayıda dükkânı barındıran eski tip bir hal. Çok merkezi bir konumda yer alan bu yerel hale, yerel halkla kaynaşmak için mutlaka gitmek gerekiyor. İki katlı bu yapı, Neo-Rönesans mimarisinde inşa edilmiş. Sofya’da bahsedebileceğimiz diğer iki pazar; taklit ürünleri de bulabileceğiniz Jenski Pazar (Kadınlar Pazarı) ve madalyadan gaz maskesine her türlü antika eşyayı bulabileceğiniz antika pazarı.
Turistlerin Sofya’daki ilk ve en çok ziyaret ettiği yapı olan Alexander Nevsky Katedrali, Sofya’nın sembolü. Alexander Nevsky Meydanı’nda bulunan 10 bin kişinin aynı anda ibadet edebildiği, dünyanın en büyük Ortodoks katedralleri arasında gösterilen bu dev yapı, 3 bin metre karelik bir alanı kaplıyor. 1877-1878 yılında Osmanlı Rus Savaşı’nda (93 Harbi) ölen Rus askerlerin anısına 1882 yılında yapımına başlanan bu katedral 20 yıl sonra 1912’de tamamlanmış. Yapımında 200 bin kişinin çalıştığı Katedralin kubbeleri altın kaplama. Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle yaptırılan Kara Camii, minaresindeki siyah taşlar sebebiyle bu şekilde adlandırılmış.
Cami, günümüzde kiliseye dönüştürülmüş, adı da Sveti Sedmochislenitsi Kilisesi yapılmış. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Boyana Kilisesi ise 10. yüzyılda inşa edilmiş, ortaçağ sanatının önemli eserleri arasında yer alıyor. Kilisenin freskleri son derece ilgi çekici... İstanbul’daki İstiklal Caddesi’nin bir benzeri olan Vitosha Caddesi, dükkânları, kafeleri, sokak şarkıcılarıyla Sofya’da hem eğlencenin hem de alışverişin kalbi. Yaklaşık 1.5 km uzunluğundaki trafiğe kapalı bu cadde, adını Vitosha Dağı’ndan almış. Bu caddeden Vitosha Dağı’nı izlemek ayrı bir keyif.
Sofya’da bahsetmemiz gereken bir başka sokak da Tsar Ivan Shissman Sokağı. Bu sokaktaki tarihi Bulgar evlerini keşfetmek, Sofya seyahatinize keyifli bir deneyim katacak. Bulgaristan’ın bize neredeyse Ankara kadar yakın olan başkenti Sofya, yazıda sadece bir kısmı anlatılan görülecek yerleriyle hiç de yabana atılır bir seyahat durağı değil. Sofya sokaklarında gezinirken, tarihi yapıları ziyaret ederken “biz”den çok anı bulacaksınız.
Hangi lezzetleri tatmalı?
Bulgaristan mutfağı, Osmanlı, Akdeniz, Balkan ve Batı Avrupa mutfağının bir karması niteliğinde ve bu yüzden oldukça çeşitli. Bizdeki börek, Bulgaristan’da ‘banitsa’, cacık ‘tarator’, kebap ‘kebapçe’, işkembe çorbası ‘shkembe chorba’, turşu ‘trushia’, rakı ‘mastika’ olarak biliniyor. Kadayıf ve baklava, Bulgaristan mutfağına da girmiş tatlılar. Yerel yemekler arasında ‘bob çorbası’ ve ‘mişmaş’tan bahsedebiliriz. İçinde salatalık, közlenmiş biber, soğan, rendelenmiş beyaz peynir, zeytin yağından oluşan ‘shopska’ salatası oldukça meşhur. Ayrıca ‘kaşkaval peyniri’ Türkiye’ye dönmeden şarküterilerden almanızı önereceğimiz bir lezzet.
Paylaş