Paylaş
Yeni yeni farkına vardı Türk gezginleri turistik gemi yolculuğunun. Ve artık hem dünyada, hem de ülkemizde eskisinden daha da popüler. Önceden sadece üst düzey gelir grubunda olanlar yararlanabiliyordu. Gemi sayılarının ve yolcu kapasitelerinin artması rekabete yansıyınca fiyatlarda yaşanan düşüşlerden sonra orta gelir grubundan kişiler de yararlanır oldu. Öyle ki bir haftalık gemi seyahatinin fiyatı, şık bir otel ya da tatil köyü ile aynı rakama gelmeye başladı. Bavul toplamadan, havaalanlarına saatler öncesinden gitmeden seyahat edebilmek, hep aynı kabinde kalmak, aynı yatakta uyumak ama her gün ayrı bir coğrafyada uyanmak, indiğiniz liman kötü bile olsa temiz bir kabine döneceğinizi, lezzetli yemekleri yiyeceğinizi bilmek...
Düşünsenize gece yatıyorsunuz gemi bir şehrin limanındayken, sabah perdeleri açtığınızda bambaşka bir şehir karşılıyor sizi.Gemilerin çoğunda kumarhane, spor salonu, güzellik merkezi ve spa, gümrüksüz alışveriş mağazaları, çocuk kulübü, yüzme havuzları ve revir var. Bazı gemilerde 24 saat açık büfe, değişik ülkelerin mutfaklarını deneyebileceğiniz restoranlar da bulunuyor. Bunların bazılarından ekstra bir giriş parası ödeyerek, bazılarından ise ücretsiz yararlanabiliyorsunuz. Ismarladığınız bir şişe şarap çok gelirse dert etmeyin, bir başka gece yemek yiyeceğiniz diğer bir restoranda kalanını içebiliyorsunuz. Sizin adınıza saklıyorlar çünkü.Yemek sonrasında ise çok güzel gösteriler sizi bekliyor. Değme müzikalleri, tiyatroları, konser ve sirk gösterilerini seyredebiliyorsunuz deniz üstünde. Canınız sadece müzik dinlemek istiyorsa canlı müzik yapan çok sayıda bar mevcut bu tür gemilerde. Dalga havuzları, açık hava sinemaları, buz pateni pistleri, tırmanma duvarları olan gemiler de diğerlerinden farklı olarak ön plana çıkıyor.
Gemi yolculuğunda nelere dikkat etmeli
Limana ilk geldiğinizde sizden rezervasyon evraklarınızı alarak, bir resminizi çekiyorlar ve size bir ‘cruise card” ya da ‘boarding card’ veriyorlar, pasaportunuz ise vize mecburiyeti olan limanlara uğranılıyorsa, geminin resepsiyonunda muhafaza ediliyor. Gemilerin çoğunda kimlik, kredi kartı ve oda anahtarı olarak geçen bu kartı sakın kaybetmeyin. Bu kartla gemiye girip çıkıyorsunuz. Odanızın kapısını genelde bu kart açıyor. Geminin alışveriş merkezinde, barlarda, restoranlarda, ekstra her harcamanızda nakit yerine bu kartı kullanıyorsunuz. Kredi kartınızın slibini resepsiyona bırakırsanız, bütün harcamaların faturası son gece kapınızın altından kabininize bırakılıyor. Hesap doğruysa başka bir işlem yapmanıza, kuyruklarda beklemenize gerek kalmıyor.
Bazı gemilerde koyu takım elbisenin şart olduğu resmi geceler düzenleniyor. Kıyafetinizi unuttuysanız dert etmeyin, ücreti mukabilinde smokin bile kiralayabiliyorsunuz! Gemilerde genelde yemeklerin iki ayrı saat düzeni var. Saat 18.00 veya 20.00 gibi iki alternatif sunuyorlar. Bu seçeneklerden birisini seçmeniz lazım. Bu arada restoranların bazılarında garsonluk yapan Türkler de var.
Garsonunuzun Türk olması sizi İngilizce olan menüleri tercüme etme zahmetinden kurtarıyor. Restoranlarda her gün ayrı bir menü çıkıyor. Bazen Fransız, bazen İtalyan geceleri yapılıyor. Kaptanın Veda Yemeği, Karayipler Gecesi gibi ilginç temalı menüler de belli günlerde yolcuların beğenisine sunuluyor. Yemek alternatifleri o kadar çok ki. 24 saat açık büfeler, 5 çayları, gece büfeleri, her şeyin sadece çikolatadan yapıldığı çikolata çılgınlığı büfeleri. Gemilerin çoğunda ücretsiz oda servisi var.
Gemideki programların, varılacak limanlarla ilgili bilgilerin ve etkinliklerin yazıldığı günlük gazete bir gece öncesinden odanıza bırakılıyor. Böylece bir sonraki gününüzü önceden programlayabiliyorsunuz. Kabinlerdeki televizyonlardan, geminin çeşitli noktalarındaki kameraların görüntülerini, kaptan köşkünden görünenleri dışarı çıkmadan seyredebilirsiniz.
Gemilerde internet, telefon hizmeti bulunuyor, dünyanın önemli gazetelerini uydu aracılığıyla basıp odanıza getiriyorlar. Bu hizmetler oldukça pahalı, ancak indiğiniz her limanda internet café ve telefon bulabiliyorsunuz. Gemilerde çalışan personel işini çok iyi yapıyor, bunun nedeni de kazançların büyük kısmının bahşişlerden gelmesi. Çoğu gemide içtiğiniz her içkiye doğrudan yüzde 15 bahşiş ilave ediliyor. Genelde oda temizlikçilerine, restorandaki garson ve başgarsonlara bahşiş veriliyor. Bazı şirketler de “Bunu hiç dert etmeyin” diye hesabınıza her gün 10 dolar civarında bir tutarı bahşiş olarak kaydediyorlar!
Gemilerde penceresi olmayan, içerde kalan kabinler daha ucuz. Kabini sadece yatmak için kullanacaksanız uygun olabilir. Klostrofobikseniz, kendinizi mezara girmiş gibi hissedebilirsiniz. Obstructed view (Kısıtlanmış Manzara) diye geçen kabinlerin önünde genellikle filika veya gemiye ait bir başka parça var, bu da aslında kamaranızdan fazla bir manzara göremeyeceğiniz anlamına geliyor. Geminin başındaki kabinler makine dairesinden uzak oldukları için sessizler ama dalgada sallanmayı daha fazla hissettirirler. Gerçi yeni nesil gemilerde dalgalardan sallanmasını en aza indiren hidrolik stabilizatör sistemi var. Eğer denizde geçirilen gün sayısı fazlaysa balkonlu kabinleri tercih edebilirsiniz.
Silversea Cruises
Dünyanın en lüks gemi şirketlerinden biri olarak kabul edilen Silversea Cruises, toplam 9 butik tarzda olan küçük gemisi ile dünya denizlerinde geziler düzenliyor. Akdeniz ve Karayipler gibi klasik seyahatlerin dışında Galapagos Adaları, Antarktika, Afrika-Hint Okyanusu ve Uzakdoğu gibi büyük gemilerin yanaşamadığı limanlara da gidebiliyor. Silversea küçük lüks gemilerden hoşlananlar, yeni limanları keşfetmekten keyif alanlar için tasarlanmış. Benim de seyahat etmekten en keyif aldığım gemi şirketi. (www.cruise-brandstr.com 0212 291 61 41)
Paylaş