Kuzeyin kültür başkenti: St. Petersburg (Rusya)

St. Petersburg'a gönderdiğim sayısını hatırlamadığım Türk guruplardan sonra oğlumun Rusya'da, Moskova şehrinde staj yapması sebebiyle ağustos ayında ayak bastım. Amacım oğlumu üç haftalık staj sonrasında biraz da olsun dinlendirmek,  bu dinlenme zamanını biraz kültürle yoğurmak,  biraz sanatla pekiştirmekti. Bu sebeple St. Petersburg'un hem Moskova'ya yakınlığı, hem de aradığım özelliklerle örtüşmesi sebebiyle Moskova'dan aktarmalı iç hat seferiyle 1 saat 10 dakika süreyle St. Petersburg'a uçtuk.

St. Petersburg gümrüğünde oluşan kuyrukları görünce girişte oldukça sıkı bir denetim olduğunu anladım. Gümrükte Belarus ve Rus vatandaşları için hızlı geçiş sistemi mevcut ancak diğer tüm ülkeler sıkı ve denetimli bir şekilde sorgulanarak geçiyor. Havaalanında ‘Pulkovo Taxi’ yazılı levhanın önündeki masaya doğru ilerledim. Servis ve hizmetini bilmediğim için biraz çekimser kalarak otelimize transferimiz için ‘Konforlu transfer’ seçeneğini seçerek otele hem keyifli, hem de konforlu bir yolculuk yaptım.



Otelim Ligovsky Caddesinde merkezi bir konumda dört yıldızlı temiz bir oteldi. Akşam üstü otelimize vardığımızda akşam yemeği için tavsiye üzerine otelimizin yakınındaki Nevsky caddesi üzerindeki Stokman alışveriş merkezinin en tepesinde bulunan Moskova adlı restoranda yürüdüm. Daha evvel rezervasyon yaptırarak gittik hatırlatmak isterim. Ultra modern, aynı zamanda şaşırtıcı özellikleri var. Canlı DJ performansı da bonusu...

Ertesi gün Ermitaj müzesine gitmek üzere rehberimizle buluştuk. Yolda Griboyedov kanalının üzerinde Nevsky caddesinin kesiştiği tarihi bir köprü üzerinden binaları ve nehirden geçen tekneleri seyre daldık. Şehrin kurucusu 1. Petro, niyetlerini gerçekleştirmek, bizzat kendisinin yapmış olduğu şehir planı çılgınlığını ne pahasına olursa olsun hayata geçirerek bataklıkların üzerinden St. Petersburg şehrini kurarak Rusya'nın incisi konumuna getirmiş.  II. Dünya savaşı sırasında 872 gün süren müttefiklerin ablukasına karşılık kahramanlık öyküsü yaratan cesur, açlığa, susuzluğa, zulme dayanan,  ölüme karşı adeta savaş açan halk Rusya'nın şanlı tarihine imza atmış, gurur kaynağı olmuş. Şehir ayrıca konumu sebebiyle su baskınlarıyla da mücadele etmiş.

Şehrin vatanına, tarihine ve kültürüne sahip çıkarak yeniden küllerinden doğması beni oldukça etkiledi. Hayran kaldım! II. Dünya savaşında müttefiklerin bombalaması sonucu yıkılmış binaları, yıpranmış ve zarar görmüş tarihi eserleri orijinali gibi onaran marifetli sanatçılarına karşı hayranlığımı gizleyemedim.



Lenin önderliğinde Bolşevik devriminin başladığı ve devrimin oluştuğu yer olması özelliği nedeniyle de ülke tarihinde de ayrı bir yere sahip St. Petersburg. Güzel şehrin isminin daha evvel ‘Leningrad’ olması bundan dolayı olsa gerek.

Ermitaj müzesinin turist guruplarının akınına uğradığını duyduktan sonra buna şahit olmak değişik bir tecrübe. Ermitaj şehir merkezinde bulunuyor. Biz Nevsky caddesinden yaklaşık beş dakikada otobüs ile ulaştık müzeye… Müze eskiden Çarların ve ailelerinin kışlık ikametgahı olarak kullanılıyormuş. Beş binadan oluşan  dünyanın en büyük resim galerisinin bulunduğu müze, 16 bin resimle Guinness rekor ödülü ile kendini uluslararası düzeyde kanıtlamış. Müzede ayrıca 12 bin heykel, 1 milyon numizmatik (madeni para), 3 milyona yakın eser bulunuyor.

Akşam Kuğu Gölü Bale gösterisine gittiğimizde salonun ihtişamlı, gösterişli yapısından oldukça etkilendim. Gurubun orkestrasıyla birlikte gösterdiği performans, koreografi insanın hem gözüne hitap ediyor hem de ruhuna iyi geliyor. Fiziki yapımız için nasıl kendimize özen gösteriyorsak ruhumuz için de aynı özeni göstermeliyiz diye düşünüyorum. Ülkemizde geliştirilmesi gereken sanat, tarih ve müzik kültürünün St. Petersburg'da yüzyıllardır var olması tarihin ve kültürün merkezi olması beni bir hayli düşündürdü.

Adım başı eğlence

Şehrin ana caddesi olan Nevsky, Neva Nehri’nden ismini almış. Cafe, alışveriş merkezleri, sempatik tarihi bina kitapevlerinin bulunduğu harika bir cadde. Caddenin kesiştiği Rubinstein sokak, barlar sokağı… Cuba bar, Irish Pub gibi yüzlerce uluslararası barların bulunduğu sokak sabaha kadar yaşıyor. Son derece hareketli, renkli bir yer. Sokağa en azından bir girin dolaşın isterim.

Ayrıca gitmenizi önerdiğim yerlerden Petersburg'un tarihinin başladığı Peter ve Pavel Kalesi. ziyaretinizi öğlen saat 12'ye denk getirirseniz kalede top atışı merasimini izleyebilirsiniz. Neva kapısındaki komutan iskelesinde durun tarihe ve geçmişe biraz da olsun tanıklık edin. Değişik bir duygu!

St. Petersburg'a 20-25 km uzaklıkta bulunan Puşkin kasabası bizi yeşilliğe ve huzura götürdü. Bahçe ve parklarıyla ünlü bu kasabada Puşkin'in anıtını görmenin yanı sıra bando takımına İstiklal Marşı’nı çaldırtmak ayrı bir gurur kaynağıydı. Puşkin'in genç yaşta karısı için girdiği düelloda hayatını kaybetmesi ne dramatik bir olay. Öğlen kasabada bulunan Rusya başkanının da doğum gününü kutladığı yeşillikler içinde dağ evi dekorunda müstakil bahçeli restorana mutlaka uğramalısınız. Yemekler tadımlık Rus yemekleri şeklinde sırayla servis ediliyor.

Puşkin'de ayrıca Katerina'nın yazlık evinde Kehribar odası görülmeye değer! Puşkin'e 40 dakika mesafede olan Peterhof Parkı’nda ağaçlarla çevrili yürüyüş yollarında mis kokulu ağaçlar arasından Baltık Sahili Yoluna yürüyün çiçek tarlalarında renk cümbüşünün ortasında kaybolun ve çeşmelerini keşfedin, çeşmelerden en keyifli olanı şakacı çeşmeleri! Park yolunda tuzak kurulu gizli fıskiyeler mevcut. Bu yerlerden geçerken ıslanın ve çocukluğunuzu tekrar yaşayın!

Ne zaman gidilmeli: Beyaz Geceler zamanında yani Mayıs ayından, Temmuz sonuna kadar gidilmesi tavsiye olunur ancak şehir bu dönemde ayrı güzel ama oldukça kalabalıktır. Sabaha kadar şehir yaşar. Festivaller, köprğ açılışı kutlamaları, havai fişek gösterileri bir başka güzeldir.

Para birimi: Rubledir (1 Amerikan doları 59,81 Rubledir)

Dikkat! St. Petersburg'dan ülkeye dönerken uyarayım üç ayrı gümrükten ve kontrolden geçiyorsunuz. Vakitli çıkış yapın ve tatilin keyfini doyasıya yaşayarak bitirin...