Paylaş
Kuzguncuk, İstanbul'daki diğer birçok semte nazaran planlı yapı düzeniyle ve tarihi dokusunu korumasıyla kendine has bir konum oluşturmuş. Şöyle ki sağlı sollu taştan yapılmış dar sokaklı kıyı yerleşimleri, balık kılçığı misali sokak yamaçlarından oluşuyor burası. Kuzguncuk’un bel kemiği olarak nitelendirebileceğimiz İcadiye Caddesi, genellikle gezginlerin en gözde noktası oluyor. Kuzguncuk’un yamaçları gezginleri yıldıracak kadar dik ve göz korkutucu.
Ancak bu yamaçlar Kuzguncuk’un eşsiz konumu itibariyle boğaz manzarasını en güzel şekilde seyretmenize, bu mahallenin saklı cevherlerini keşfetmenize olanak sağlıyor. Eğer aracınızla gelecekseniz İcadiye Caddesi'nde birkaç açık otopark mevcut. Aracınızı bu bölgelere park edip bu güzel mahallenin sokaklarını arşınlayarak keşfetmek en güzeli. Çünkü bir yer, en güzel ancak yürüyerek tanınır. Kuzguncuk turuna buranın en ikonik yerlerini gezerek başlayabilirsiniz. Bunların başında Kuzguncuk Bostanı yer alıyor. Bostan, köylerde sebze bahçesi anlamına geliyor. Uğruna Kuzguncukluların çok mücadele verdiği, rivayetlere göre 700 yıllık geçmişi olan Kuzguncuk Bostanı yani Kuzguncuklular tarafından bilinen İlya'nın Bostanı, Kuzguncuk halkına yıllarca meyveyi, sebzeyi hem taze hem ekonomik olarak tedarik etmelerini sağlamış. Sabahları bostan sayesinde bülbül sesleriyle uyanan halk, huzuru refahı mutluluğu bulmuş.
1992 yılında ‘Organ nakilleri ve yanık tedavi vakfı’ tarafından 10 yıllığına kiralanan yer, böbrek hastanesi yapılacağı bahanesiyle yağmalanmak istenmiş. Kuzguncuklular Derneği önderliğinde başlatılan ve Kuzguncuk halkının da tamamının katıldığı inanılmaz mücadelede yazılı görsel medya ulusal ve uluslararası sivil toplum temsilcileri aracılığıyla seslerini duyurmuşlar.
Bu güzel semtte fırında sütlaç yemeden dönmeyin
Hemen buradan çıkınca bostanın bitişiğinde yer alan Habitat Cafe'ye uğramanızı, bir kahve ile soluklanmanızı tavsiye ederim. Terası da panoramik, ayrıca bahçesi de huzur veriyor insana. Mükemmel bir tarihi binanın içinde yer alan Nail Kitapevi'nde farklı kitaplara göz atabilir kitap satın alabilirsiniz, ayrıca kafesi de mevcut. Ben her gittiğim noktada bir çay, bir kahve içiyorum. Ayrıca tarihi Kuzguncuk Fırını’ndaki mantar kurabiye ve Belçika çikolatalı fındıklı kurabiyelerini tavsiye ederim. Ama açım diyorsanız size birkaç yer daha önerebilirim. Klas Köfte'nin oldukça hızlı bir servisi var. Köfteleri leziz, yanında acı salçasıyla ve salatayla hızlıca yemeğinizi yiyip kalkabilirsiniz. Ama Hamsiköy’den getirilmiş, tarçınlı, bol fındıklı güveç kapta sunulan fırında sütlacı yemeden kalkmayın derim, parmaklarınızı yedirtecek cinsten; şiddetle tavsiye ederim. Balık, meze, ara sıcak tarzı yemek seviyorsanız, tarihi bir yer olan Kuzguncuk’un müdavimlerinin uğradığı, kaybettiği müdavimlerini girişinde resimleriyle sergilediği İsmet Baba Restaurant ya da Kuzguncuk Balıkçısı’nı öneririm. İsmet Baba yerel ve uluslararası basında yer almış tarihi lokantalarımızdan. Lokanta ufacık bir aralığa geçit veriyor orada sandal çekeği mevcut. Fotoğraflık bir konumu var. Manzara mükemmel. Öyle yedik kalkalım cinsinden değil, muhabbetle yemek yiyebileceğiniz keyif alacağınız bir yer burası. Sahile varmadan ufak meydanda her cumartesi, bayrağımız göndere çekiliyor, yanı başında şanlı tarihe şahitlik etmiş koca bir çınar ağacı sizleri selamlıyor.
Sırtınızı sahile verirseniz sizi İcadiye Caddesi karşılayacak. Caddenin başında Berber Muzaffer'in işyeri bulunuyormuş. Burası bir müzeymiş bir bakıma. Eski Kuzguncukluların resimleriyle dolu bu tarihi berber dükkanında Muzaffer berber vefat ettikten sonra, dosta vefa olsun diye bir arkadaşı kiralamış. Çok anlam ve duygu yüklü bir köşe burası. Yine caddenin sol başında şimdi Mülkiyeliler Birliğinin yapısında eskiden, çok eskiden bir zamanların ünlü muhallebicisi Koço'nun eşinin işlettiği Madamın Dükkanı varmış. Beykoz’dan buraya eskiden sütlü tatlılarını yemeğe gelirlermiş. Köşeden sonra bir mermer kapı, bu kapıdan Büyük Havra'nın bahçesine giriliyor, önü taksi durağı. Durağa çay yetiştiren kahve ocağı, ardından manav, yanında köftesiyle meşhur biraz evvel bahsettiğim Klas Köfte ve sırasıyla kafeler, dükkanlar yer alıyor. Eczanesi hem dekoratif hem orijinal, kafeleri yine aynı şekilde kendine özel bezenmiş. Yürüyerek bu güzel dükkanları seyredaldığınızda caddeyi kesen Behlül sokaktan girip yamacı tırmanmanızı tavsiye edeceğim. Biraz zor ama o güzel evleri keşfedip, etraftaki güzellikleri görmeniz için yürümeniz şart. Renk renk cumbalı ahşap yüksek tavanlı evler birbirleriyle yarış yapıyor sanki, sıra sıra bir amfinin basamaklarına oturtulmuş gibi... Bu şekilde sıralanması göz hakkı korunsun, hiç kimse, kimsenin görüşüne engel olmasın diyeymiş. Saygıya bakar mısınız?
Harika İstanbul manzarası Fethi Paşa Korusu
Arada arkanıza bakın ve çıktıkça manzaranızın güzelleştiğini göreceksiniz. Size güzel bir motivasyon olacaktır. Mahalle sakini olarak kedilerin farklı pozisyonlardaki hallerine de bakın çünkü mahallenin kedileri bir alem… Yokuşu çıktıktan sonra Fethi Paşa Korusu’na varmak için katettiğim yol kayda değerdi. Hele korudaki mis gibi ıhlamur ağaçlarının yaydığı koku beni mest etti. Burada Yahya Kemal Beyatlı'yı "Sana bir tepeden baktım ey aziz İstanbul" şiiriyle andım. Ahmet Fethi Paşa Korusu’nda yer alan Dilruba Sosyal Tesisleri’nde yorgunluğumu attım. Güzel İstanbul'umun seyrine daldım. Koruda yer alan ve dünya literatürüne girmiş anıt ağaca kocaman sarıldım, beş kollu avuç içi yukarıya bakan el şeklindeki çam ağacına… Nasıl iyi geldi bilemezsiniz...
Birbirinden büyüleyici yalılar
Her ne kadar Kuzguncuk'u karadan ziyaret edenler için görsel şölen oluşturmasa da sahildeki tarihi yalılar, İstanbul Asya yakasında dizilmiş Boğaz’ı inci gibi süslüyor. Beylerbeyi bitişi Cemil Molla Köşkü’nden başlayan Paşalimanı’na kadar devam eden yalıların dili olsa da ah bir konuşsalar. Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu'ya silah sevkiyatının merkezi olan Hafız Ahmet Paşa Yalısı, Abidin Mortaş Yalısı ( Mühendis Abidin Mortaş 1950'lerde hapisten kurtulması için imza kampanyasına katılan aydınlarımızdan), eklektik art nouveau tarzındaki Madam Agavni Muratyan Yalısı, İhsan Bey Yalısı, Fethi Ahmet Paşa ( Mocan) Yalısının diğer yalılardan farklı bir yanı vardır. Boğaziçi’nin en güzel yalısı olan Mocan yalısı Fethi Paşa’ya İsmet Bey'den intikal edilmiş olup Fethi Paşa bugünkü şeklini vererek yaptırır ancak 1927'de müştemilatı ile birlikte yanıyor.
İlklerin semti
Kuzguncuk'u özel kılan bir diğer özellikte, birçok ilklerin tarih defterlerine burada yazılmasıdır. İlk basma kumaş imalathanesi burada Kayserili Sergis kalfa tarafından açılmış, katlanabilir tahta metre Kuzguncuk'ta yapılmış, Çalışan Rum hanımlar Kuzguncukta çocuklarını kreşe verme ihtiyacı duymuşlar ve ilk çocuk kreşi burada açılmış. Modern Belediyeciliğin başlangıcı ve ilk örneği Kuzguncuk'ta oluşmuş diyebiliriz: Beylerbeyi yönene doğru giderken Bağlarbaşı'na çıkan bir yol vardır, Sultan Abdülaziz döneminde Beylerbeyi semtine ışık vermek için kurulan bu Gazhane binası şu an Mülkiyeliler derneğinin sosyal tesisi. İşte burası, Üsküdar'daki cadde ve sokaklar, gazhane tarafından aydınlatılmış belediyeciliğin ilk adımları böylelikle burada atılmış.
Evliya Çelebi'den Can Yücel'e, Uğur Yücel'den Hülya Koçyiğit'e kadar önemli isimlerin semti
Hem konumu itibariyle hem de doğanın yapılarla uyumu ile yaydığı huzur sonucunda birçok ünlü burada yaşamayı tercih etmiş. Ünlü gezginimiz Evliya Çelebi Fatih Sultan Mehmet zamanında burada yaşamış. Ayrıca çok sevdiğim rahmetle her zaman efsanevî sözleriyle andığım Can Yücel, ömrünün büyük bir bölümünü burada geçirmeyi tercih etmiş. Enteresan olan şey, eşi ve kendisi her gün evlerinden hamama sokakta bornoz ve hamam taslarıyla yürüyerek geçerlermiş, olduğu gibi gösterişsiz ve samimi... Can Babamıza rahmetle... Ünlü şairimiz Nazım Hikmet'in teyzesi Sare Hanım'da burada yaşamış. Sare Hanım'ın doğumuna Mustafa Kemal Atatürk de şahit olmuş. Ve şairimizin Kuzguncuk şiirleri de semtimize ruh katan bir başka değeridir. Mahalle maçlarında hakem olan Uğur Yücel, sinema oyuncumuz Hülya Koçyiğit de semtte yetişen ünlülerden…
Farklı mezhep, din ve inanç sahibi kişilerin bir arada huzurla, dayanışmayla yaşadığı Kuzguncuk tüm dünyaya misal kaynağı oluyor. İşte size farklı dinlere ait ibadethanelerin iç içe olup, birbirlerine maddi manevi destek verdiği Kuzguncuk yaşamından ders alınacak örnekler:
40 günde tamamlanan camii
Üryanizade Camii Beylerbeyine giden yolun sonunda deniz kenarında bulunan ahşap camii… Rivayetlere göre zamanın şeyhülislamı olan Ahmet Esat Efendi'nin Nakkaş Baba'yı çağırtarak bir camii yapılmasını emretmiş. Ve Nakkaş Baba 1860 yılında 40 günde bitirmiş. Caminin önünde balıkçılarımız torba ağlarla balık tutar.
Kuzguncuk Camii
1952 yılında yaptırılan camii Surp Lasaroviç Kilisesi’nin yanında, kuzguncuk vapur iskelesinin karşı sırasındaki Ermeni Kilisesi’nin üstünde yer alır. İspanya'dan Osmanlı Devleti’ne sığınan Musevilerden bazıları Kuzguncuk semtimize yerleşmişler. Ve cemaat olarak ibadethane yaptırmışlar.
Beth Yakov Sinagogu ( Büyük Sinagog)
Bazı kaynaklara göre 1860, bazı kaynaklara göre 1878 yılında kurulmuş günümüzde de faaliyetini sürdürmekte. Sinagogun bahçe onarımını Bayram Köroğlu yapmış. Her yılın ekim ayının 27'sinde koç boynuzundan yapılmış boru çalınır. Bu ses, insanlığı tembellikten kurtarıp çalışma ve Tanrı’ya yaklaştırmayı sembolize eder. Dinlerin kaynaştığı kültürlerin buluştuğu yerlerin en güzel örneği olan Büyük Sinagog'da her Ramazan ayında Müslümanlara iftar yemeği veriliyor.
Virane Sinagoğu ( Küçük Sinagog)
Tenekeci Musa ile Yakup sokağın kesiştiği köşede bulunan küçük sinagog 91 yıl evvel Musevi cemaati için yaptırılmış, cemaati olmadığı için günümüzde kapatılmış.
Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi
İcadiye Caddesi’nde Büyük Sinagog’un hemen yanında yer alan Aya Yorgi Kilisesi’nin tarihte önemli bir yeri var. M.S 550 yılında burada çok önceleri yine bir kilise varmış ve Bizans İmparatoriçesi Teodora bu kiliseyi ziyaret etmiş. Burası Roma İmparatorluğu zamanında yaşamış ve inancı uğruna putperestler tarafından öldürülmüş, din şehidi olmuş kilise bu şehide adanarak 1821 yılında yapılmış 1952 'de restore edilmiş.
* Yazıda bazı bilgiler 'Nedret Ebcim / Üç Dinin ve ünlülerin buluştuğu Semt Kuzguncuk' kitabından kaynak olarak kullanılmıştır.
Paylaş