Bali’de hayalin bir tık ötesinde tek başıma

Dreamsea Bali ve Sörf

Bali’nin bana göre en büyüleyici ve gizli yeri burası, Dreamsea Bali. Cesur, bütünüyle savaşçı ve vahşi ruhları, hayalci ama rafine zevklerle evinde hissettiren, ikigainizi (yaşam amacı) bulma peşindeyken okyanus ve sörf yaşantısıyla bunun bir anda pufff olduğu deşifre edilmemiş çabasız bir dünyanın emsalinden bahsediyorum. Dreamsea’de görsellik en üst seviyede ve duyuları uyandıran sadece bize ait bir koy var... Tek başıma seyahatlerimin en sonuncusu olan Endonezya’nın Bali’sinde her gün dalga sesleriyle uyuyup, uyanırken bu ada içimde koşulsuz sevgiyi, öz güveni, ruhani ve fiziksel gücü açığa çıkarıyor; doğaya ve insanlara karşı toleransı ve kabullenmeyi kendi cümlelerimle tanımlama fırsatı yaratıyordu.

Dünyanın ritmini hiçe sayan bir ritmin izinde, Bali’nin en müthiş heyecanı tabii ki sörf yapmak! Adanın en can alıcı sörf plajlarına sahip Uluwatu, ayrıcalıklı vaziyette. Burada, sörfün olağanüstü tutku ve sansasyon yaratan enerjisine karşı koymak epey zor. Sörf, gördüm ki bir yaşam stili; çünkü rüzgârı, okyanusu, ayın hareketlerini, yani kısaca doğayı okumak demek. Dalgaların peşinde, hiç olmadığı kadar kendi düşüncelerinle ve duygularınla varsın. Geleceğe kayıtsız, gölgesiz şimdiki zamanda, duyulan tek ses nefesin ve önünde alabildiğine uzanan okyanusla kurduğun bağ...



Okyanusla karışık adrenalin

Hayalin bir tık ötesindeki, günler nasıldı peki? Özgürlük hissine sırılsıklam âşık olduğum günler, okyanusla-karışık adrenalinle dolup taştı! Hayalinizde canlanması için, Uluwatu’nun enerjisi gözlerden kalpler çıkaran emojiyle paralel çizgide. Burada, özne sörfken, cesaretin en saf hali de, zaman zaman korkuları gün yüzüne çıkaran anlar da senkronize halde tadılıyor. Belki de okyanusun sınırsızlığı, yeni keşfettiğiniz gücünüzün kaynağı…

Bali’nin en iyisi Dreamsea’de, evimde gibi hissetme halimi hayallerimi paylaştığım, aynı tutku etrafında okyanusta dalgaların kırılışını seyrettiğim dünyanın farklı yerlerinden buraya ışınlanmış çoğu tek başına seyahat eden dünya tatlısı, hayalperest insanlar sayesinde yakaladım. Sabah rutinimiz, sabahın 7’sinde egzotik kuşlar, çılgın maymunlar, güzel müzik bir yana dursun, menüden seçmesi zor birbirinden leziz vegan - ya da değil- kahvaltısıyla beraber sörf seansımızı heyecanla bekleyerek başlıyordu. “Bali Rocks” sörf tahtam ve ben, Dreamsea Bali’nin önünde uzanan dramatik dalgaların her gün başka yüzüyle karşılaşmaya, yıllardır sörf yapıyormuş rahatlığıyla hazırdık! Padang Padang’ta dalgaları yakalayabilmek, dalgaların büyüklüğü ya da az oluşu, günün en favori diyalogları arasındaydı. Dreamsea’deki hocalarımız da pek tatlıydı.




Gitmeden size küçük tüyolar: sörf yaparken ilk etapta dalgayı yakalamak için, Paddle (dalganın hızına yetişmek için, kollarınızla güçlü bir şekilde sahile doğru yüzmek) ve Stand Up (sörf tahtası üzerinde ayağa kalkmak ve başarırsanız o anda dünyaların sizin olma hali) kelimeleri başlangıç seviyesindekiler için kutsal. Yalnız okyanus şakaya gelmez, kurallara gözü kapalı uymak hayati!

Size verebileceğim bir diğer tavsiye: ilk deneyiminizde anın tadını çıkarıp, çok düşünmeden, su ile birlik olmanız. Her şeyden önce okyanusu sevmeniz, göreceksiniz ki bu herhangi bir terapiyle eş değer. Sörf yapmanın en trajikomik kısmı: sörfe çıktığınız süre iki saatse, sörf yapmanız kimi zaman 5’dkyı bile geçmiyor. Nitekim, hiç de göründüğü kadar kolay değil. Ama git gide güçleniyorsunuz. Bu acayip ve en cool sporda, çok iyi olmak için, üç ile beş seneyi gözden çıkarmak ve adanmışlık kesin ama kesin gerekiyor, kendimi şimdiden öyle hayal etmek istiyorum. En fit günlerinizi yaşamanız ise kaçınılmaz… Spor yapmayı hayatımın merkezine koymuş bir kadın olarak, daha özgür hissettiğim bir spor daha olmamıştı, aa bir de pole dance var. Tamam peki sörfle ve güneşle geçen saatlerin ardından ne geliyor?




Namaste!�

Tabii ki yoga, her sörf kampında karşınıza çıkar! Tatlı bir yorgunluk içindeki vücudunuz için, soluğu matlarda alırken, yüzler ve ruhunuz hep gülümser. Yoga pratiği, meditatif boyuta açılan bir kapı gibi. Bu sırada, Uluwatu gün batımları, tarifsiz güzellikteki degrade renklerin birlikteliğiyle mutlu bir havaya sürüklerken; renklerin manolyayla karışık kokusu saçlarımdan ayakuçlarıma kadar yayılır, aklımın ucunda uçuşanlar, hızla denizin üstüne serilirdi çizgi çizgi. Renklerin gökyüzünden çekildiği anlarda, ya çok ucuza kiraladığımız motorumuza atlayıp Uluwatu’da en favori barımız, Single Fin’de kokteyllerimizi ellerimize alır, civardaki güzel butik mağazalardan yeni bikiniler seçer ya da Dreamsea terasımızda arkadaşlarımla birbirimize seyahatlerimizdeki anılarımızı anlatırdık. Akşamları, Dreamsea ailesiyle hep birlikte oturulan masada; muhteşem aperatifler, ana yemek ve tatlımızı yer, saat on buçuk gibi terasta gülüşmelere yol açan sohbetler yerini derin bir uykuya bırakırdı. Cuma ya da hafta sonu, barbekü zamanıydı ya da en yakın koyda Reggae gecesi. Kumların üstünde mumlar yakılır, müziğin yumuşak fısıltısıyla, herkes o anın ne kadar eşsiz ve değerli olduğunu büyü bozulmasın diye dile getirmese bile ister istemez belli ederdi. 



Bali’yi gerçek anlamda yaşamak

Kafanızda yer eden sosyal medya Bali’si, biliyorum ki spa’dan çıktıktan sonra, ormanın içinde baştan sona uzanan tipik bir havuzda süzülen kahvaltıyla - floating breakfast - sahte bir gülücük görüntüsü ve aslında hiçbir şey yapmazken yorulma modu. Benim yaşadığımın ise bununla uzaktan yakından ilgisi yok. Uluwatu’da yaşadığım gerçekti ve hem ruhum dinlendi, hem müthiş yoruldum, çaba sarf ettim! Sıfırlanmak böyle daha duru ve şık. Ve Bali, yalnız seyahat edenler için ideal. Lüksün, şimdilerde anlamı fark ettiyseniz seyahat alışkanlıklarının kişinin tutku duyduğu ve duyabileceği hobilerine; nokta atışı deneyimlerine yöneltmesi üzerine. Ne yaparsan kendin için yap! Kendini sonuna kadar yaşa, deneyimini sen özgürleştir. Orijinal, hayatına artı katan ve otantik deneyimler sevenler eminim benimle aynı fikirdedir.

İşte bahsettiğim bugünlerdeki lüksün, bulutlara doğru yükselen küçük mutluluk basamaklarına Dreamsea Bali’den çıkılıyor. Yedi günlük sörf paketinin içinde, kahvaltı, akşam yemeği, 10 saat sörf ve 3 saat yoga seansı var ama daha fazlasını istemeniz de mümkün. Bütçe kişi başı odalara göre, 399 -500 Euro arası değişiyor. Baş döndürücü güzellikte dekore edilmiş odalarında güne başlamak, dönüşte evinizi baştan yaratma ya da sonsuza kadar buraya yerleşme isteği yaratıyor.

Dreamsea’nin bende çağrıştırdığı imgeler, kendimi ve hayallerimi sonuna kadar yaşamaktı. Ne şanslıyım ki, karşıma Bali’den ve dünyanın her yerinden ruhu incecik insanlar çıktı. Bali’deki sörf macerama, ruh eşi arkadaşlarıma ve Dreamsea’ye Namaste!

Ayrıca, Dreamsea’nin dünyanın farklı sörf spotlarındaki tüm kampları bence çok güzel. Sri Lanka’daki de açıkçası bende merak konusu. (dreamseasurfcamp.com) Sörf maceram Bali’yle sınırlı kalmadı, kalamazdı! Fransa’da devam etti. Bu arada, Bali’nin, tropik ormanlar, kutsal tapınaklar ve pirinç tarlalarıyla özdeşleşmiş Ubud’uyla, Endonezya’nın fantastik tropik adalarından Nusa Penida, Nusa Lembongan, Gili Adaları için bir haftam daha keşifle ve güneşle geçti, o da bir sonraki yazımda!