Paylaş
Avrupa’da 19.yüzyılda Art Nouveau akımı başlıyor. Art Nouveau, tasarımda kıvrımlı formları temel alan özellikle süsleme amaçlı kullanılan mimari bir stil. İspanyol Mimar Antoni Gaudi’nin Art Nouveau’ya yaklaşımı ise o zamana kadar uygulanan kullanımlardan daha farklı. Tercih ettiği organik formlu yapıları, bugün hâlâ şehrin en ilgi çeken noktaları arasında başı çekiyor. Gaudi’nin en hayranlık uyandıran eserlerinden biri olan Sagrada Familia (Kutsal Aile) Kilisesi, adeta devasa bir heykel gibi şehrin merkezinde yer alıyor. 1883 yılında yapımına başlanan ve 200 yıl süreceği öngörülen Neo Gotik Kilise’nin yapımı hâlâ devam ediyor.
Aynı zamanda bu kilise, Ortaçağ’dan itibaren o döneme kadar yapılması planlanan en büyük yapı olma özelliğini de taşıyor. Gaudi tasarımlarında doğaya dönüş ilkesini benimsedi, bu ilkeden anlayacağımız ise; doğadan esinlenilerek oluşturulmuş, düz formların aksine dalgalı, kıvrımlı detaylarla organik formların elde edilmesidir. Kilisenin içinde yer alan, topraktan çıkıyormuş gibi yerleştirilen organik formlu kolonların varlığı da Gaudi’nin benimsediği ilkenin bir ispatı gibi.
Kilisenin dışarıdan baktığımızda görünen her bir cephesinde ise farklı hikayeler işlenmiş. Örneğin, Doğu cephesinde İsa’nın doğumu (Nativity), Batı cephesinde İsa’nın çarmıha gerilişi (Passion) ve Güney cephesinde İsa’nın görkemi (Glory)’ni anlatan heykeller ve süslemeler yer alıyor. Ayrıca yapının 18 çan kulesinden 12 tanesi İsa’nın 12 havarisini, 4’ü İsa’nın yakınındaki İncil yazarlarını ve en büyük kule de İsa’yı temsil etmektedir.
Gaudi’nin dikkat çeken eserlerinden Park Güell ise şehrin en ilgi gören duraklarından biri. Başlangıçta içerisinde çok sayıda villa barındıran ve İngiliz Bahçeleri’ne benzeyen bir alan tasarlanması düşünülmüş. Villaların tamamı inşa edilmemiş olsa da, Gaudi, hem gösterişli hem de doğayla uyumlu, renkli ve canlı bir ortam yaratmayı başarmış. İlgi çekici mimariye sahip iki yapının arasından alana girdiğinizde renkli seramiklerle kaplanan ejderha heykeli sizi karşılıyor. Heykelin yanından yukarı çıktığınızda, muhteşem bir şehir manzarasına ulaşıyorsunuz. Bu manzarayı Gaudi’nin renkli taşlarla kapladığı banklara oturarak izleyebilirsiniz.
Gaudi’nin eserleri şehirde dolaşırken karşınıza çıktığında mutlaka dikkatinizi çekiyor. Bunlardan bir diğeri de Casa Mila’dır. Çevresindekilere göre eğrisel çizgiler taşıyan yapı organik formuyla hemen fark ediliyor. Dışındaki taş duvarların taşıyıcı özellik göstermediği yapının tasarımı, taşıyıcı iç sistem ve kabuk olarak düşünülmüş. Cephe süslemesinde ise Gaudi’nin kullandığı heykeller yapının anıtsal bir yüz kazanmasını sağlıyor. Bu sayede, şehri gezmeye gelen misafirlerin de ilgi gösterdiği önemli noktalardan biri olmayı başarıyor.
Gaudi’nin şehirde bahsedilecek gezilmesi gereken Casa Batllo, Finca Güell, Casa Vicens, Palau Güell, Casa Velvet ve Villa Bellesguard gibi birçok projesi var. Gaudi’nin eserleri, bugün Barcelona’yı gezecek olan her turist için haritalarında işaretlenmesi gereken hayranlık uyandıracak noktalar sunmaya devam ediyor.
Paylaş