Paylaş
Çok fazla gidilen popüler yerlerden ziyade az bilinen yerleri seviyorum. Kırıkkale'de böyle bir yer benim için. Özlem gidermenin, görüşülmeyen zamanda olanların kritiği biter bitmez sorduğum ilk soru Kırıkkale'de gezilecek görülecek neresi var? Böyle zamanlarda internet bir kurtarıcı oluyor. Aynı zamanda orada yaşayan yerel halk da tabi ki…
Sulu Mağara
Ertesi gün ilk önce Kırıkkale'nin ilçesi Keskin'de bulunan Sulu Mağara yoluna düşüyoruz. Kuzenimin çocukları ve eşi beni gezdiriyor. Kuzenim Kırıkkale'de öğretmen ve çalışıyor. Güneşli havaya inat etraf karla kaplı. Bu demek oluyor ki, hava bir hayli soğuk. Mağara öğle arası kapalı… Kapısı açılır açılmaz mağaraya doğru inmeye başlıyoruz. Yarı yapay yarı doğal bir mağara burası… Giriş kısmı yapay. Merdivenli bir yol yapıp gerçek mağaranın girişine bağlamışlar. İçerisi ışıklandırılmış ve merdivenler yapılmış. İçerisi sıcacık, yeraltı şehri gibi. Dehlizlerden güle oynaya geçiyoruz.
En aşağı indiğimiz noktada kocaman bir meydan var. Az ileri de de mağaraya adını veren su. Suyun yanına iniyorum. Sıcaklığını kontrol ediyorum. Mağara gibi o da sıcacık. Atalarımız Kapadokya'da yerin altında yaşarken sıcacık yaşamış diye düşünüyorum.
Sağda solda küçük delikler var. Meraklı ben çamurlara bulanıp bu küçük deliklere giriyorum. Küçük adamım Özhan benim bu çamurlu hallerimi görünce babasına dönüp "Gezgin olmak çok zormuş, ben gezgin olmayacağım" diyor. Gülmemek elde mi? Benim bu haşarı hallerim bize bir gezgin kaybettirdi.
Hasandede Cami
Hasandede Cami, il merkezine 12 kilometre uzaklıkta ve caminin hemen yanında bir de türbe var. Türbede Hasandede’nin ve oğulları Şeyh Halil İbrahim, Şeyh Mustafa ile Hasandede’nin kızı Ümmühan Ana’nın mezarı bulunuyor. İçerisinin mimarisi görülmeye değer güzellikte. Kırıkkale'yi gezmeye gelenler mutlaka burayı ziyaret edermiş. Biz de öyle yaptık tabi ki.
Tarihi Evler
Kırıkkale'de görülmesi gereken yerler genelde Keskin ilçesinde. Eskiden Keskin merkezmiş. Kırıkkale sonradan merkez olmuş. Keskin ilçesi tarihi konaklarıyla da çok ünlü. Biz Rahmi Pehlivanlı Konağı'nı ziyaret ediyoruz. Eskiden bir ressammış. Şimdilerde müze gibi gezilebiliyor.
İçerisi gerçekten görülmeye değer. Duvarlarında bu konakta bir zamanlar yaşamış olan insanların fotoğrafları var. Zamanında ne ihtişamlı balolar düzenlenmiş. Sofralar donatılmış. Bu eski siyah beyaz fotoğraflar beni hep hüzünlendirmiştir. Artık hayatta olmayan bu gülen yüzler ve dönemin kıyafetleri içindeki insanlar film karesi gibi.
Fotoğraf gizli bir belgedir, tarihtir demişti birisi. Ne kadar haklı... Günümüzün dijital dünyasında çektiğimiz fotoğraflar 50 yıl sonra aynı hissiyatı verecek mi bir sonraki kuşaklara kim bilir. Bu güzel konaktan sonra eskiden Taş Mektep olan ama şimdilerde kütüphane olarak kullanılan kocaman bir binaya gidiyoruz.
Oradan da Hacı Taşan Kültür Merkezi’ne… Bahçesindeki kocaman heykeller oyun alanımız oluyor. Yılın ilk karı düşmüş, kaçırır mıyız? Bembeyaz karlarda oynuyoruz…
Develioğlu Köprüsü
Ve artık gün bitmek üzere… Son durağımız Develioğlu Köprüsü. Kırıkkale ile Kalecik arasında. Aslında Ankara'ya bağlı ama Kırıkkale'den ulaşımı daha kolay. Kim yaptırmış, ne zaman yaptırmış? bunlarla ilgili bir kaç hikaye dolaşsa da kanıtlanabilmiş bir kayıtlı hikayesi yok. 1800’lerde yapılmış bir köprü. Kızılırmak kenarında karlı bir kış günü, günü batırıyoruz.
Daha planlı olabilsek o karların üstüne masamızı sandalyemizi atıp kar üstünde sucuk ekmek yapmadan dönmezdik. Siz benim yerime de yapın. Tarihi köprü, Kızılırmak sessizliği ve gün batımı enfesti... Kardan dolayı gidemediğim Ceritkale Kaya Mezarları, Çeşnigir Köprüsü bir sonraki gelişe kalıyor. Siz listenize eklemeyi unutmayın…
Daha detaylı bilgilere www.nerdesinbahar.com linkin üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Paylaş