Paylaş
Taksinin penceresini açıyorum, güneş kirpiklerimin arasından girip önünden geçmekte olduğumuz Gençlik Parkı’nın ağaçlarına değip gidiyor. Rüzgâr saçlarımı karıştırıyor. Sabahın bu erken saatinde amacım, Ulus Meydanı’ndaki Atatürk heykeline karşı acı bir Türk kahvesini, 1960’lardan beri Ulus Hanı içinde el yapımı şekerleme satan Ali Uzun’un dükkânından alacağım minik çikolatalar eşliğinde yudumlamak. Ulus Meydanı’nda iniyorum. Gözlerimi, ritmik bir daire çizerek hareket eden kuşlardan ve 1927’de Heinrich Krippel tarafından tasarlanan, semtin simgesi Zafer Anıtı’nın güzelliğinden zorla ayırıp tarihi Ulus Hanı’nı aranmaya başlıyorum. Bana anlatılan mozaikli, erken dönem Cumhuriyet mimarisinden izler taşıyan, sütunlarla bezeli bina, heykelin arkasındaki bina olabilir mi? Bu kadar hor kullanılmış, çirkin tabelaların arasında kaybolmuş, grileşmiş olabilir mi? Uçaktaki yan koltuk komşumun bahsettiği Akman Pastanesi’ni soruyorum, yerinde dev bir burger zincirinin şubesi var. Bir koridor daha geçiyorum. Neyse ki Ali Uzun Şekerlemecisi zamana ve yükselen kiralara dayanmış, orada hâlâ beni bekliyor. Ayaküstü kahvemi içip yabanmersinli çikolatamı ağzımda eriterek Ankara Kalesi eteklerindeki otelime gitmek üzere yeniden yola koyuluyorum.
Kaleye doğru yol aldıkça önce tek katlı birinci Büyük Millet Meclisi binası; hemen yanındaki 1924’te Vedat Tek tarafından tasarlanan iki katlı ikinci Büyük Millet Meclisi binası ve karşı kaldırımda restorasyonu halen devam eden, 1928’den beri otel olarak hizmet veren Ankara Palas, gri beton blokların arasında bir mücevher gibi göz kırpıyor. Sola doğru kıvrılıp Çankırı Caddesi’ne çıktığımızı İtalyan mimar Giulio Mongeri tarafından yapılan üç banka binasını (1926 tarihli Garanti Bankası, 1929 tarihli Türkiye İş Bankası ve 1926-29 tarihli Ziraat Bankası) görünce anlıyorum. Deneysel sergileri ve geçmişle bağ kuran mimarisiyle çok sevdiğim SALT, burada da açılmış.
Kalenin olduğu tepeye doğru çıkan yolda, ağaçlar arasında ilk ortaya çıkan, bütün heybetiyle Anadolu Medeniyetleri Müzesi. Onu da geride bırakıp bakımlı sokaklardan, taş işçiliğiyle bezeli binaların arasından tırmanmaya devam ediyorum. İşte o çok sevdiğim meydandayım yeniden. Divan Oteli’ne ev sahipliği yapan tarihi Çukurhan’ın önünde.
Ne yenir?
Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte modern Türkiye’nin Batı’ya dönük ilk yüzlerinden biri olan Ulus, restorasyonu biten kesme taş yapılarda açılan tematik müzeleri, kale ve çevresindeki hanları ve bu hanların içindeki olağanüstü sevimlilikteki minik dükkânlarıyla üzerindeki tozu toprağı usulca atıyor. Yaklaşık 10 yıl önce Çukurhan ve Çengelhan’ın restorasyonu, 6 yıl önce Cer Modern’in açılması, son üç yıl içinde Hamamönü ve Ulucanlar gibi semtlerin de turizme kazandırılmasıyla Ulus; Avrupa şehirlerindeki ‘old city’lere benzer bir havaya bürünmeye başlamış.
Çiçek Lokantası: Çankırı Caddesi’nde 1968’de Hakkı Tabak tarafından kurulan, bugün torunu Anıl Hakkı Tabak’ın devraldığı ‘çiçek’ gibi bir esnaf lokantası. Dört yıl önce restore edilen dükkânın iç mimarisine, renklerine ve pırıltısına hayran kalıyorum. Haftanın yedi günü 24 saat açık. O gün tezgâhın ürünleri olan Beypazarı sarması ve islim kebabı gerçekten çok lezzetliydi. Kabak tatlısı tam kıvamında, üzeri tahin ve cevizle sarmalanmış geliyor. Personel Ulus’un ve Cumhuriyet’in ilk yıllarını anımsatacak şıklıkta, smokinli. (ciceklokantasi.com.tr)
Gül Kahve: Ulus’un 92 yıllık kahvecisi Gül Kahve, Hacı Bayram Caddesi’nde. Bu minicik dükkân üç kuşaktır, günlük ince çekilmiş kahveyle tam kıvamında kahve pişiriyor. Konukları arasında Mustafa Kemal Atatürk, Banka CEO’ları, öğrenciler, öğretmenler ve bürokratlar var.
Mutlaka görün
Cer Modern: Cer, eski Türkçede vagon demek. Cumhuriyet’in ilk yıllarında iki vagon tamir atölyesinden biri Ankara’nın Ulus semtindeymiş. Cer ismi buradan geliyor. Tarihi tren atölyesi 6 yıl önce müze oldu. Pazartesi hariç her gün saat 10.00 – 20.00 arası ziyaret edebilirsiniz. (cermodern.org)
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi: Ankaralı mühendis ve koleksiyoner Yüksel Erimtan’ın biriktirdiği eserlerin bir koleksiyon haline gelişiyle ortaya çıkmış. Yenilikçi bir anlayışıyla tasarlanan müze, geçici sergilere de ev sahipliği yapıyor. Müzenin, her salı konser verilen çok amaçlı bir de salonu var. Pazartesi hariç her gün saat 10.00-18.00 arası açık. (erimtanmuseum.org)
Rahmi Koç Müzesi - Çengelhan: Çengelhan, 1522–1523 yıllarında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan, Osmanlı kent içi hanlarının son derece estetik bir örneği. Uzun yıllar terk edilmiş halde durduktan sonra 2003 - 2005 yılları arasında tamamlanan restorasyon ile Rahmi M. Koç Müzesi’ne dönüştürülen han, aynı zamanda Ankara’nın ilk sanayi müzesi. Han içindeki 32 odada karayolu taşımacılığından tıbba kadar 3 binden fazla obje ziyaretçileriyle buluşuyor. (rmk-museum.org.tr)
Paylaş