Paylaş
Önce işlerini çalışma arkadaşlarına bırakıyor, sonra da yola koyuluyorlar. Bugüne kadar 30 ülke ve 50’den fazla şehre ayak bastılar. Ya Avrupa’da kültürel geziler yaptılar ya da okyanusta köpek balıklarıyla dalış yaparak adrenalinin dibine vurdular. Ayrıca çiftin seyahatlerinde çektikleri fotoğrafları ise sosyal medyada tam bir fenomen...
Nasıl bir hayatınız var, neler yapıyorsunuz? En önemlisi ‘seyahatin’ hayatınızdaki yeri nedir?
Zeynep Zor: Renkli, aşk dolu, tutkulu, olabildiğince sosyal bir hayatımız var. Bunların dışında seyahat her şeyimiz. Eşimle birlikte bir ofisimiz var. Beraber gayrimenkul danışmanlığı yapıyoruz. Genelde yoğun tempoda çalışsak da, neredeyse her ay birkaç günlük olsa da program yapıyoruz. Seyahat etmeyi, yeni yerleri keşfetmeyi seviyoruz. Mümkün olsa ömür boyu seyahat edebilecek modumuz var.
Evlenmeden önce de sık seyahat eder miydiniz?
- Evet. Ama birbirimizi bulduktan sonra keşfetmekten vazgeçemez olduk. Beraber keşfetmenin tadını alınca da seyahatlerimiz arttı. Bugüne kadar 30 ülke ve 50’den fazla şehirde bulunduk.
Bu tutkulu aşkın ilk seyahati nereye oldu?
- Milano. İkimizde bu güzel şehri önceden gezmiştik. Şehre ayak bastığımızda beğendiğimiz yerleri ve farklı lezzetleri birbirimize tattırmak için neredeyse yarıştık. Çok güzel bir şehir Milano...
Gideceğiniz yerlere anlık mı karar veriyorsunuz? Yoksa listeniz mi var?
- Anlık oluyor. Örneğin dergide, gazetede veya internet sitesinde çok hoşumuza giden bir şehir görüyoruz. “Buraya gitmeliyiz, harika gözüküyor, acaba nasıl gidebiliriz, nerede kalırız” derken bir anda kendimizi orada buluyoruz. Belli bir rotamız veya planlarımız yok. Kiminde deniz kenarında saatlerce miskinlik yaparken, bir başka seyahatte kendimizi gün boyu yollarda veya yürürken bulabiliyoruz.
Bu konuda en çok kimin sözü geçiyor?
- Genelde benim. Bütün ön araştırmaları yapıp, otel ve uçak biletlerini ayarlıyorum. Sonra işimizi de ayarlayıp yola koyuluyoruz..
Hem çalışıp hep geziyorsunuz, bunu nasıl ayarlıyorsunuz?
- Çok yoğun bir iş hayatımız var ama bunu dert edinip, seyahatlerimizi ertelemiyoruz. Ofisimizde çok güvendiğimiz bir ekibimiz olduğu için rahatlıkla her ayın dört-beş gününü seyahate ayırıp gözümüz arkada kalmadan dünyayı geziyoruz.
Daha çok lüks seyahat yapıyorsunuz diyebilir miyiz?
- Aslında herkes tatilini biraz yaşam standardına göre planlıyor. Kimi lüks teknesine atlayıp gezmeyi seviyor kimi sırt çantasını takıp dağ tepe tırmanmayı. Bence lüks tamamen göreceli bir kavram. Bana göre sessiz sakin bir koyda güneşlenebilmek lüks mesela... Ama başka biri için giriş ücreti 200 dolar olan bir beach’te güneşlenmek lüks olabilir. Güzel manzaralı otellerde konaklamak, her yerde olmayan muhteşem lezzetleri tadabilmek, yeri geldiğinde ara sokaklarda kaldırıma oturup pizza yiyebilmek de lüks...
Nedir peki ana temanız?
- İlk bakışta lüks gibi gelebilir ama değil. Ana temamız kesinlikle macera. Taşıt fazla kullanmamaya çalışıp her yere yürüyoruz, dağ tepe tırmanıyoruz, keşif yapmayı da çok seviyoruz.
Instagram’da da çok ciddi takipçi sayınız var. Bu derece fenomen olacağınızı umuyor muydunuz?
- Aklımın ucundan bile geçmiyordu. Evlilik çekimlerimizi Roma’da yapmıştık. Sonra bu fotoğrafları paylaşınca bir anda takipçi sayım artmaya başladı. Güzel yorumlar aldıkça da hoşuma gitti ve daha özenli bir şekilde paylaşım yapmaya devam ettim. Gezdiğim yerleri insanlarla paylaşıyor ve önerilerde bulunuyorum. Aramızda güzel bir sinerji var.
Gezdiğiniz 30 ülke’de en çok neler sizde kalıcı izler bıraktı?
- Çok var. Örneğin Venedik’te kanallarda gondolla gezmek çok keyifliydi. Amerika’da Lakers maçını izlediğimiz günü de unutamam. Bence yolu düşen herkes bilet alıp izlemeli. Dubai’de Burç Halife’nin (Gökdelen) en üst katındaki manzara adeta şaheser. Kimisi çok sıra oluyor diye çıkmıyor ama büyük kayıp bence. Malibu sahillerine aşığım. Bora Bora’da her gün hindistancevizi suyu içmek, okyanusta köpek balıklarıyla dalış yapmak da inanılmaz deneyimlerdi.
Genel olarak seyahat bütçeniz ne kadar?
- Aslında net bir rakam vermek zor. Gideceğimiz ülkeye göre değişiklik gösteriyor. Ama konaklama, uçak masrafları ve araç kiralama ücretlerini göz önüne alırsak 10 bin liralık bütçenin altında herhangi bir tatil planlaması yapmak mümkün olmuyor. Buna yeme içme ve alışveriş masraflarımız dahil değil.
En son nereye gittiniz? Neler yaptınız?
- Amalfi kıyılarını tek tek gezdikten sonra Capri Adasına geçiş yaptık. Oradan da Napoli’ye... Çok romantik ve keyifli bir tatil geçirdik. Capri Adası’na bayıldık. Napoli ise ayrı bir ruha sahip. İnsanları, caddeleri, ara sokakları çok sıcaktı. Hatta kaldığımız yer sanki Taksim Meydanı, gezdiğimiz sokaklar ise Nişantaşı’nı andırıyordu. Belki de o yüzden o kadar kanım ısındı...
Zeynep Zor, seyahatlerinde çektiği fotoğrafları ‘@zey_zor’ Instagram hesabından paylaşıyor.
Paylaş