Kış tatilini şenlendiren yöresel lezzetler

Macera dolu bir tatil yaşamak, yeni yerler keşfetmek ve bu esnada karın tadını çıkarmak için istikametiniz kayak merkezleriyse size çok lezzetli bir liste hazırladım. Kış sporlarının yapıldığı illerimize gitmişken pideden iskendere, mantıdan kebaba, helvadan kadayıfa, paça çorbasından ev yemeklerine o yörelerin yemek kültürünü de keşfetmeden dönmeyin.

İskender ve pideli köfte yemeden olmaz

BURSA

◊ Pasto: Şehre sabah saatlerinde vardıysanız Uludağ’a kayak yapmaya gitmeden önce ilk durağınız Pasto olsun. Özellikle hafta sonları kahvaltıları çok güzel. Üçüncü kuşak fırıncı Hakan Doğan hem mekânın hem de ekmeklerin sürekli başında. Ekşi mayayla yaptıkları farklı ekmeklerden ve müslin bezler içinde, akıntı kestanelerden (ağaçtan ilk düşen, fazla olgunlaşmamış kestanlere bu isim veriliyor ve nişasta oranları düşük oluyor) hazırladıkları kundakta kestane tatlısından mutlaka alın.

◊ Kebapçı İdris: Bursa’da neredeyse yoğurtlu döner kebabı  kadar sevilen pideli köfte için bu yemeğin de doğduğu yer olan Kayhan Çarşısı’na ve oradaki Kebapçı İdris’e gidin.

◊ Pidecioğlu: Kebapçı İdris’in yan tarafındaki Pidecioğlu 160 yıllık mazisiyle şehrin eskilerinden ve en ikonik lezzetlerden cantık pideyi
en iyi yapan yerlerden.

◊ Hayat Lokantası: Esnaf yemekleri için sahipleri Balkanlar’dan göç eden Hayat Lokantası’na gidebilirsiniz. Tüm yemekler toprak veya bakır kaplarda pişiriliyor. Özellikle süt helvası çok lezzetli.

◊ Kebapçı İskender: Bir Bursa seyahati iskender yemeden asla tamamlanmış sayılmaz. Bu işin mucidinin elinden yemek için de  zaman ayırın ve Kebapçı İskender’in Bursa’daki dükkânlarından birine uğrayın.

◊ Uludağ Kebapçısı: Yoğurtlu döner kebabı konusunda diğer en iyi alternatiflerin başında Uludağ Kebapçısı, yani Cemal&Cemil Usta geliyor.

Yerel kahvaltının en iyi adresi

KARS

◊ Boğatepe Köyü: Tüm Kars ve çevresinde bana göre en iyi kahvaltıyı yapacağınız yer gravyer üretimiyle de ünlü olan Boğatepe Köyü. Köy ahalisi dönüşümlü olarak evlerini açarak en güzel gravyerler, ballar ve sıcacık ekmeklerle size yerel bir kahvaltı deneyimi yaşatıyor. Burası Kars merkezden 45 dakika mesafede.

◊ Koçulu Peynircilik: Kars’a gidip de gravyer almadan dönmek elbette olmaz. Kış aylarında Kars’a gittiyseniz şanslısınız. Çünkü gravyerler, Kars’ta doğanın iyiden iyiye canlandığı, bitki çeşitliliğinin arttığı ve dolayısıyla hayvanların sütlerinin en lezzetlendiği mayıs ve haziran aylarında üretiliyor. Ama iyi gravyerlerin satışa çıkması altı ay sonra, yani ancak aralık ayı civarında başlıyor. Mera hayvancılığı yapılan ve üretim geçmişi uzun yıllara dayanan Boğatepe Köyü’nün gravyerleri için İlhan Koçulu’nun kendi adıyla sattığı ürünlerin peşine düşün. Mera hayvancılığında serbest otlanan hayvanların sütlerinin yapısı hem yediği otlar hem de günün sıcaklığına göre günbegün değiştiği için o sütü peynir yapmak ustalık ister. Peynirlerse standart ötesi kalitede olur.

◊ Hanımeli Restoran: Kars’ın yerel lezzetleri için şehir merkezindeki mekâna uğrayın. Nohutlu-kuzu etli pitiyi ve inciği tadın.

◊ Kars Kaz Evi: Kavılca bulgur pilavıyla servis edilen Kars kazını denemek için en iyi adres.

Envai çeşit hamurişi bulabilirsiniz

KAYSERİ

◊ Gubate: Kayak tatilindeyken şehre inip iyi yemeğe ulaşabileceğiniz en kolay kayak merkezlerinden biri Erciyes. Eğer sabah uçağıyla Kayseri’ye gittiyseniz tavsiyem mutlaka Gubate’ye uğrayıp Çerkes peyniri ve envai çeşit hamurişi olan zengin kahvaltısını denemeniz.

◊ Altınsaray: Kayseri mutfağının önemli çarşı yemeklerinden olan dana kuyruk, yani pöç tandırı tatmadıysanız mutlaka Altınsaray’ın yolunu tutun. Tepsiye dizilen kemikli etler geceden odun fırınına konup 16 saat pişiriliyor ve yanında pilavla servis ediliyor.

◊ Kaşık-La: Yöreye özgü ev yemeklerinin çoğunu tadabileceğiniz özel bir mekân.

◊ Çemen’s Gurme: Mantısız bir Kayseri seyahati düşünülemez, şehirde yemeyecekseniz de eve götürmek için paketlenmiş mantılarından alın. Burada yiyecekseniz el açması çeşit çeşit mantılarının yanı sıra etli sarmalarından da söyleyin. Çok lezzetli.

◊ Karpuzatan’ın pastırması: Her ne kadar son yıllarda Kastamonu pastırma konusunda ciddi bir atak yapmış olsa da Kayseri’de pastırma hâlâ çok hassas ve mühim bir mevzu. Pastırmanın atası, eski Hun Türklerinin savaşa giderken yanlarına aldıkları katık. Güneşte kurutulan etlerin bağırsak içine doldurulduktan sonra atın
iki yanına, binicinin bacakları arasına bağlanması ve burada sıkışarak kıvama gelmesiyle hazır olurmuş. Bu yüzden de bastırma diye adlandırılır, uzun süre dayanır, savaşçıyı açlıktan korurmuş. Kayseri pastırmasının en iyileri Karpuzatan mevkisinin rüzgârında doğal olarak kurutulanlar. Maalesef artan sanayi tipi üretimler Kayseri pastırmasının şanını az da olsa gölgelemiş. Yapıldığı bölgeye göre pastırmaya farklı adlar da verilmiş: Sırt, kuşgömü, kapak, etek ve tütünlük gibi. Kuşgömü yağsız ve löp et olduğu için daha fazla tercih ediliyor. Ama Kayserililer esas sırtın en uç kısmındaki yağlı bölge olan tütünlüğü seviyor. Siz de alırken bu püf noktalarını bilip kendi damak tadınıza göre seçiminizi yapabilirsiniz.

Et yemeği alternatiflerinden birini seçin

BOLU

◊ Hanzade: Özellikle kış aylarında Bolu’da mutlaka uğramanız gereken bir yer. Çorbalarıyla ünlü Hanzade’de terbiyeli bakla, patates, kızılcık tarhanası, ovmaç Osmanlı sultan çorba çeşitlerinden birkaçı. Finali manda kaymaklı ekmek kadayıfıyla yapabilirsiniz.

◊ Kubbealtı: Hafif bir alternatif isterseniz Kubbealtı’na gidip balkabaklı gözlemeden deneyebilirsiniz.

◊ Mercan-i: Bolu’nun en bilinen restoranlarından biri. Bolu beyi kebabı, değirmen kebabı gibi et yemeği alternatiflerinden birini seçebilirsiniz.

◊ Köfteci Hasan: Sarımsaklı, maydanozlu Bolu köftesi için uğrayabilirsiniz.

◊ Biber Restoran: Özenle hazırlanan tencere yemekleri dışında meşhur Abant köftesi, kuzu tandır, Ankara tava, yaprak döner gibi çeşitler mevcut.

◊ Kebap 14: Kiremitte pişirilen karışık kebap 14 ve atom adını verdikleri ekmek kadayıfıyla merkezde yemek yiyebileceğiniz adreslerden.

◊ Berceste Dinlenme Tesisi: Yöreye özgü çimlenmiş buğday tatlısı uğut çöreğini deneyebileceğiniz bir adres.

◊ Akı Köy Ürünleri: Eğer yolunuz Göynük tarafından geçiyorsa bu dükkânda da çok iyi uğut bulabilirsiniz.

◊ Ladin Ekmek Fırını: Bolu’nun geç bayatlayan patatesli ekmeğinden deneyin.

İs vermeyen odun ateşinde cağa takılıyor

ERZURUM

◊ Gelgör: Aklımıza ilk önce cağ kebabı geliyor Erzurum denince. Sinirleri iyice alınmış koyun ve özellikle kuzu eti bir gün öncesinde tuz, karabiber, soğanla terbiye edilip bekletiliyor. Ertesi gün de is vermeyen odun ateşinde pişirilerek cağa takılıyor. Cağ kebabına eskiden halk arasında bico kebap, ahbap kebap, dost kebabı da denirmiş. Gelgör modern atmosferi ve kusursuz servisiyle öne çıkıyor. Cağ kebabı için Şenyurt, Koç veya Kadayıfçı Muammer’i de tercih edebilirsiniz.

◊ Üçler Döner: Erzurum’un tertemiz havasında, mis gibi meralarda otlayan hayvanların etiyle yapılan dönerin tadı diğerlerine göre daha farklı oluyor. Tavsiyem Üçler Döner’in Yenişehir şubesi.

◊ Tarihi Paçacı Sülfettin Usta: Bir efsane. Ezogelin, işkembe, ayak paça... Servis ettikleri üç çorba çeşidi de türünün iyi örnekleri fakat buranın namını yürüten esas ürün ayak paça çorbası. Kelle kullanılmadığı için alışılagelmiş diğer paça çorbalarından oldukça farklı, hatta yiyebileceğiniz en yüksek keratin oranına sahip. Tüm çorbaların üzerine ilik yağıyla son dokunuşu yapıyorlar. Tavsiyem buraya sabah saatlerinde gitmeniz ki Erzurumlular da öyle yapıyor. 14.00’ten sonraya bir şey kalmıyor.

◊ Anadolu Su Böreği: Erzurum’da kahvaltıyı çorbayla yapmak yaygın bir âdet ama alışık değilim derseniz o zaman rotanızı Anadolu Su Böreği dükkânına çevirin. Sahibi Serkan Akköse, annesi ve kız kardeşinin yapıp evden sattığı suböreğini profesyonel işe çevirmiş. Üretimde sadece kadın eli var. Yediğim en iyi suböreklerinden biri, özellikle de civil peyniriyle yapılan. 13 incecik el açması yufka ve bolca tereyağıyla hazırlıyorlar. Tüm bu özellikleriyle de coğrafi işaret almayı başarmışlar.

◊ Emir Şeyh Nedim Restoran: Sadece servis ettikleri yemekleriyle değil, emek verilmiş dekorasyonuyla da tüm şehirde en keyifli yemek yiyeceğiniz adreslerden biri.
Yurtdışından gelen ustaların el işçiliğiyle yaptığı tavanın inşası iki yıl, taş işçiliğinin yapımıysa tam beş yıl sürmüş. Köfteleri özellikle çok meşhur; 1950’den beri babadan oğula geçen özel bir tarifle hazırlıyorlar. Altında
kuru üzümlü-safranlı pilavla sundukları kaburga da kesinlikle denemeye değer.