Gerçeklikten uzak, masala yakın: Civita di Bagnoregio (İtalya)

Roma’nın kuzeyine bir kaç ortaçağ kasabası gezintisi için Gubbio’da can dostum Piero Musini’nin çiftlik evine yerleştim. Piero’da bana, “Sana aklının duracağı, durgun bir kasaba tavsiye edeceğim muhakkak uğra” dedi. Hiç adını dahi duymamıştım. Navigasyona ‘Civita di Bagnoregio’ yazdık ve koyulduk yola. Bugüne kadar gördüğüm en güzel kasabalardan biriyle tanıştım.

Haberin Devamı

İlk görüşte kurgu-bilim filmi sahnesi için yapılmış biraz ürkütücü bir dekora benziyor. Otomuzu park etmek için turizm ofisinden bir kart alıp ön cam içine yerleştirdik. Sempatik görevli kız bavullarımızı ve kameralarımızı taşıyacak dar bir traktöre benzeyen taşıtı telsiz ile çağırdı, gelmesi yarım saat sürermiş. Bizde uzun uzun bu tuhaf hayaletler şehrini uzaktan inceleme fırsatını elde ettik. Biraz bizim Ürgüp Göreme dokusu torak. Volkanik kül üzeri nispeten daha sert kayalar. Yağmurlar ve bilhassa altından geçen nehirler; Tiber, Chiaro ve Torbido binlerce yıl yavaş yavaş kemirmiş bu yumuşak toprağı. Ortada üstü düz bir kaya kule kalmış.

Gördüğümüz manzara hakikaten şaşırtıcı idi. Bu kasabada 70 kişi yaşıyormuş, yazın ise 300 kişi, ama hayatımda gördüğüm en güzel kasabalardan bir tanesi.
Yanlarından tıraş edilmiş bir kaya paçası üzerinde yükselen aynı renkte insan yapısı binalar. Yağmurlar, sert rüzgârlar ve depremlerde sık sık aşınmaya yardım etmiş ve ortaya bu tuhaf yapı çıkmış. Yıllar boyunca bir yığın ev ve kilise içindekilerle birlikte toprak kayması ile göçüp, tarihe gömülmüşler. 1795 yılındaki büyük deprem ile Regio kasabasından derin bir uçurum ile ayrılınca uzun ince bir köprü inşa edilmiş. Bu kaymalar o kadar çok sık olmaya başlamış ki 1819 yılında kasabada ikamet yasaklanmış ama halkın çoğunluğu kasabasını terk etmemiş.

Haberin Devamı

Gerçeklikten uzak, masala yakın: Civita di Bagnoregio (İtalya)

ADIM ADIM BİR MASALA YOLCULUK

Böyle güzel bir mekândan bende bir günde ayrılmak istemedim ama birkaç kalacak yer var kasabada. Turizm ofisindeki sempatik kıza rica ettim telefonlara sarıldı ama her yer dolu. Tam ümidi kesmiş idik ki, “Bir saniye son bir mekân daha var” dedi. ‘Alma Civita’ aslında bir lokanta ama üst iki katta çift kişilik bir oda varmış ve şansımıza o gece de boş imiş. Yemeğini yiyemedik ful rezervasyonmuş ama odaları geniş, yatakları temiz ve rahat idi. Ben çatı arasında kaldım. (www.almacivita.it) Minik traktör gelince bavullarımız ve kameralarımız yüklendi önden gitti. Bizler sık sık soluklanarak ve manzarayı da içimize çekerek başladık tırmanmaya. Her adımda gerçeklerden adım adım uzaklaşarak bir masal ülkesine doğru ilerliyoruz… Kemerli bir kapıya ulaştık.

Haberin Devamı

Gerçeklikten uzak, masala yakın: Civita di Bagnoregio (İtalya)
Gerçeklikten uzak, masala yakın: Civita di Bagnoregio (İtalya)

Santa Maria kapısı kemerin üzerinde sağlı sollu insan kafası yiyen aslanlar, Civita halkının derebeyleri Monaldeschi’ye karşı zaferlerini anlatıyor. Kapının özelliği aslında 2500 sene evvelki el oyması Etrüsk kapısının üstünde olması. Tüm bu Umbria bölgesinde Roma evveli olan Etrüsk medeniyeti kalıntılarına sık sık rastladık. Etrüskler MÖ 6. yüzyılda yaşamış bir medeniyet. Halikarnaslı Herodot’a göre Anadolu’dan İtalya’ya göçmüşler. Son yıllarda kemiklerinden alınan DNA’ların Anadolu insanı ile uyum sağladığı tespit edilmiş. Bak şimdi... Kapıdan içeri girince bir rüya ülkesi Hollywood film setine giriyorsunuz sanki. Mırıl mırıl bir yer, çıt yok, kuşlar ve arılar bile tatilde sanki. Hava yavaş yavaş kararıyor, güzel bir yemeği hak ettik. Sordum soruşturdum ‘Osteria al Forno di Agnese’ Agnese’nın fırın lokantasında erken bir akşam yemeğine karar verdim. Sahibinin ninesi tarafından 1963 yılında aynı yerde kurulmuş bir fırından almış adını.

Haberin Devamı

Gerçeklikten uzak, masala yakın: Civita di Bagnoregio (İtalya)

Trüf’e parmesan adam öldürme suçuna girer

Picatelli (el yapımı kısa ve kalın spaghetti) mevsimi olması nedeni ile trüf mantarı sosu ile seçtim. Yörenin meşhur bayazı ‘Orvieto Classico Superiore’ ile eşleştirdim. Klasik turist olmadığımı anlayan garson parmesan peyniri getirmedi. Trüf ile beraber olmaz… Adam öldürme suçuna girer İtalya’da.

Il paese che muore” (Ölen Şehir). Yağmur, rüzgâr ve altında akan nehirlerle binlerce yılda doğa tarafından ilmek ilmek işlenmiş. Bir nevi bizim Kapadokya. 1800’lü yıllarda burada yaşamayı yasaklamış olsalar da kimse terk etmemiş. Zaten terk edilecek gibi bir yer de değil. Ben de terk edemedim. Çünkü burası bugüne kadar hayatımda gördüğün en güzel kasabalardan biriydi. Aklımda yokken kalmak istedim, zar zor yer buldum. Burası insanı gerçeklikten koparan bir masal ülkesi gibi.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları