Dünyanın en kuzeyine taşındı, hayatı değişti... Sokaklarda kutup ayıları geziyor! 'İnsanın aklını başından alıyor'
Doğayla iç içe, kalabalıklardan uzak bir hayat yaşamak birçoğumuzun hayali ve bu hayali gerçekleştirenlere özenmemek elde değil. Cecilia Blomdahl da o insanlardan biri. 9 yıldır dünyanın en kuzeyindeki yerleşimde yaşayan Blomdahl, hayatının inanılmaz detaylarını anlattı...
Cecilia Blomdahl, Kuzey Kutup Dairesi'nin derinlerinde, etrafı dev buz kütleleriyle çevrilmiş küçücük bir şehirde yaşıyor. Tahmin edebileceğiniz üzere şehirde hava hep çok soğuk ama Blomdahl'a göre burası dünyanın en sıcak yerlerinden biri.
Norveç'e bağlı bir takımada olan Svalbard, Norveç'in kuzey kıyısıyla Kuzey Kutbu'nun tam ortasında yer alıyor. Burası dünyanın en kuzeydeki yerleşim yerlerinden biri.
İsveçli bir fotoğrafçı ve içerik üreticisi olan Blomdahl, Svalbard'ın en büyük şehri olan Longyearbyen'da yaşıyor. 2.500 nüfuslu şehirdeki renkli kulübeler; dev buzdağları ve kuzey ışıklarının gökyüzünde yarattığı benzersiz tonlarla yan yana gelince ortaya kartpostallık görüntüler çıkıyor.
2015 yılında Svalbard'a taşınan Blomdahl, o günden bu yana Longyearbyen'daki sıra dışı hayatını, sosyal medyadaki milyonlarca takipçisiyle paylaşıyor.
Blomdahl'ın çektiği muhteşem fotoğrafları, geçtiğimiz günlerde yayımlanan "Life on Svalbard" (Svalbard'da Yaşam) isimli fotoğraf kitabında bir araya getirdi.
Bu gönderiyi Instagram'da gör
CNN International'a konuşan Blomdahl, "Burada yaşadığınız zaman sessiz, huzurlu doğanın tam anlamıyla parçası oluyorsunuz. Her gün doğayla bu kadar iç içe olmak insanın aklını başından alıyor" ifadelerini kullandı.
KÜRESEL BİR MERKEZ HALİNE GELDİ
Svalbard, doğal güzellikleriyle öne çıksa da göz alıcı manzaralardan çok daha fazlasını vadediyor. Balıkçılık, doğal gaz ve değerli mineral madenciliği, Svalbard'ın ekonomisinde en önemli kalemler. Geçmişte çeşitli ekonomik ve diplomatik anlaşmazlıklara konu olan takımada, şu an küresel ekonomik faaliyetler ve bilimsel araştırmaların merkezi haline gelmiş durumda. Kısa süreliğine gelenler ise buranın turizm meraklıları tarafından mutlaka görülmesi gerektiğini savunuyor.
Ancak Blomdahl'ın çok yakından deneyimlediği üzere, Svalbard'da yaşamak hiç kolay değil. Takımadada hava sıcaklıkları bazen -34 derecenin altına iniyor. Sokaklarda sık sık kutup ayıları ve kutup tilkileri ile karşılaşılıyor. Bir başka deyişle, anakaradaki hayatı terk edip bu uzak ve zaman zaman ürkütücü yere yerleşmek, çok büyük cesaret istiyor.
Blomdahl, "Her gün ayrı bir macera gibi hissettiriyor. Bazen çılgınlıklar yaşanıyor, bazen ise gün çok sıradan geçiyor. Ancak buradaki sıradan günler de çok farklı. Kuzey ışıklarına, gece yarısı güneşine veya ren geyiklerine karşı kahve içiyorsunuz" diye konuştu.
İNSAN BÖYLE BİR YERE NEDEN TAŞINIR?
Svalbard'da yaşayan pek çok kişi benzer şeyler söylüyor. Aşırı uçlardaki yaşam koşulları büyüleyici olsa da rastgele gelen birinin buraya yerleşemeyeceği anlamına geliyor. Svalbard'da yaşayan 50 farklı ülkeden insanların neredeyse tamamı ya bilimsel araştırmalar yapıyor ya da mevsimsel turizm gibi sektörlerde çalışıyor.
Davranış bilimleri uzmanlarına göre, bu tür koşullarda yaşamak isteyenler ya fiziksel ve psikolojik becerilerinin sınırlarını zorlamak istiyor ya günlük sorunlarından veya hayatın monotonluğundan kaçmaya çalışıyor ya da heyecan arıyor.
"Benim İngiltere ve İsveç'teki hırslı kurumsal hayatımı geride bırakıp buraya yerleşmem için Svalbard'ın güzelliğini görmem yetti" diyen Blomdahl, yaşadığı hayatı kitabında "daha düşük hızda geçen doğayla bağlantılı bir yaşam" sözleriyle tanımlıyor.
Blomdahl, CNN International'a yaptığı açıklamada, "Burada her şey çok saf ve çok güzel. Bir tür sihir olduğunu düşündürüyor çünkü çok gerçek dışı" diye konuştu.
HER AN KUTUP AYILARIYLA KARŞILAŞMAK MÜMKÜN
Blomdahl'ın sosyal medyadaki takipçileri, Svalbard'ın doğasının günlük hayatı nasıl etkilediğine birinci elden şahit oluyor. Örneğin yerleşim alanlarının dışında dolaşırken kutup ayısı koruma ekipmanlarıyla gezmek sadece gerekli değil aynı zamanda kanunen zorunlu.
Blomdahl'ın kitabındaki en çarpıcı fotoğraflardan biri bu durumu çok net yansıtıyor. Fotoğrafta köpeğiyle birlikte yerleşim yerlerinin dışında dolaşmakta olan Blomdahl'ın sırtındaki tüfek dikkat çekiyor.
Tamamı Blomdahl'ın çektiği karelerden oluşan kitapta bir kutup ayısı fotoğrafı da yer alıyor. Ancak bu fotoğrafın güvenlik gerekçeleriyle belli bir mesafeden çekilmiş olduğunu belirtelim.
2,5 AY KARANLIK, 18 HAFTA AYDINLIK
Svalbard'da geçen bir yıl aslında çok net iki kısma ayrılıyor: Kutup gecesi ve gece yarısı güneşi.
Kutup gecesi kasım ayının ortalarında başlıyor ve ocak sonuna kadar devam ediyor. Bu dönemde güneş ufkun üstüne yükselmiyor. Gece yarısı güneşi ise nisan-ağustos döneminde 18 hafta kadar sürüyor. Bu aralıkta güneş hiç batmıyor.
Sürekli aydınlıkta veya 24 saat karanlıkta yaşamak, insanlar üzerinde hem fizyolojik hem de psikolojik etkilere yol açıyor.
Blomdahl, kutup gecesi nedeniyle kafaları karışan arkadaşlarının aynı oranda karanlık olan gündüz saatleri yerine gece vakti işe gitmeye kalktığı günler olduğunu söyledi.
İNSAN SAĞLIĞINI ZORLUYOR
Bu tür anormal yaşam koşulları, insan sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Svalbard'da genel olarak sağlık ve yaşam kalitesi övülse de kutup gecesi ve gece yarısı güneşi uyku-uyanıklık döngülerini ve kandaki protein düzeylerini altüst ederek kronik hastalıkların görülme riskini artırabiliyor.
Blomdahl düzenli olarak takviye aldığını ancak buna rağmen kanındaki D vitamini düzeylerinde bir düşüş olduğunu söyledi. (Bağışıklık sisteminin fonksiyonunu ve beyin hücrelerinin faaliyetlerini etkilediği için D vitamini insan sağlığı açısından kritik öneme sahip.)
Yine de kutup gecesinin "yılın en iyi zamanlarından biri" olduğunu söyleyen Blomdahl, "İnsan karanlıkla bir olabiliyor" dedi. Bu dönemde ortama hâkim olan sükunetten keyif aldığını söyleyen Blomdahl, "Ancak pozitif bir bakış açısına sahip olmak ve insanı uyuşukluğa sürükleyebilecek bu dönemde aktif kalmak çok önemli" diye konuştu.
Blomdahl, "Zihniyetiniz çok önemli. Ben bu karanlık günleri çok sıcak buluyorum. Bence o rutini ve o zihniyeti oturtmak herkesin kendine kalmış bir şey" ifadelerini kullandı.
DÜNYA ORTALAMASINA KIYASLA 6 KAT DAHA HIZLI ISINIYOR
Koşullara uyum sağlamayı bilmek, Svalbard sakinlerinin iklim değişikliğinin yarattığı tehlikeleri yönetebilmesi açısından da çok önemli.
Araştırmalara göre, Longyearbyen dünya ortalamasına kıyasla 6 kat daha hızlı ısınıyor. Hızla çözülmekte olan permafrost ve yükselen deniz suyu seviyeleri, yerel ekonomiyi ve altyapıyı tehdit ediyor.
Arktik bölgesindeki diğer topluluklar üzerinde yapılan çalışmalar, iklim değişikliği ile mental stres düzeylerinin yükselişi arasında bir korelasyon olduğuna işaret ediyor. Svalbard'da insanlar çevresel koşulların zorluğuna karşın hayatlarından oldukça memnun olduklarını bildiriyor. Ancak permafrostun çözülmesi gibi iklim sorunlarının yarattığı komplikasyonlar, bazı kişilerin kendilerini çaresiz hissetmelerine neden oluyor.
Bu gönderiyi Instagram'da gör
Blomdahl, bu bağlamdaki risklerin yönetilebilmesi için Svalbard'da her yıl bir çevre değerlendirmesi yapıldığını söyledi.
"EN KUZEYDEKİ" HER ŞEY BURADA
Günlük hayata gelince... Svalbard, sakinlerinin sürdürülebilir bir yaşam sürmesi için yeterli araçlara sahip. Longyearbyen'da, anakaradaki pek çok şehirde olduğu gibi bir havalimanı, bir hastane ve eğitim kurumları bulunuyor. (Bu kurumların hepsi "en kuzeydeki" unvanına sahip.)
Ancak Norveç İstatistik Kurumu'nun verilerine göre, Svalbard'ın ekonomisinin bel kemiğini oluşturan sektörlerin dönemselliği ve çevre koşullarının ağırlığı nedeniyle, takımadada ortalama kalış süresi 7 yılla sınırlı.
Blomdahl, bu durumun Svalbard'da hayatı büyütmeme arzusuyla da örtüştüğünü belirtti. Nitekim yerel yetkililer de çevre ve gelişim kısıtlamalarını göz önünde bulundurarak Svalbard'daki kaynakları, yaşam koşullarını olduğu şekilde koruyacak şekilde idare ediyor.
Blomdahl ise olumlu düşünmesi ve Svalbard'a duyduğu sevgi sayesinde, belirsizliğe ya da kaygıya kapılmadığını belirterek, "Bunun yerine sadece benzersiz bir yerde yaşanan benzersiz bir hayat yaşamaya dair öğretici ve barışçıl içeriklere odaklanıyorum. Yapmak istediğim tek şey bu. Arktika'nın güzelliğini göstermeye devam etmek istiyorum. Tek isteğim Svalbard'ı olduğu şekilde göstermek" dedi.
CNN International'ın "What life is like in one of the most remote places on Earth" başlıklı haberinden derlenmiştir.