‘Çocukları sevindirmek için’ ülke ülke geziyor
Burcu Tunca (30) seyahat tutkunu bir mühendis. Yoğun iş temposu ve rutin hayattan sıkıldı. Önce işinden istifa etti. Sonra evini kapattı. Yıllardır hayalini kurduğu ama bir türlü cesaret edemediği Asya yolculuğuna “Yoksul ülkelerdeki çocukları sevindirmeliyim” diyerek başladı. Tunca’yı Avustralya’da yakaladık, serüvenini sorduk
Kendinizden bahseder misiniz?
İki sene önce ofiste çalışan bir mühendistim. Müşterilere türlü yalanlar atıp imalatçıları azarlayan, topuklu ayakkabılarla ortalıkta yürüyen stresli, umutsuz ve mutsuz biriydim.
Şu an hayata mutlu gözlerle bakan, pozitif, umutlu ve neşe dolu bir insanım. Tek sıkıntım “Aman Allahım ne kadar çok yer var görülmeye değer. Ömrüm, sağlığım, maddi durumum buna izin verir umarım” diyerek dertlenmek.
Artık bundan sonra bir gezgin mi olacaksınız?
Rahat diyebileceğim bir işim, dünyalar tatlısı bir müdürüm vardı. Kazandığım para öyle süper değildi ama birçok insana göre fena sayılmazdı. Ama içimdeki ses susmuyordu, mutsuzdum. “Kime ne faydam dokunuyor şu hayatta” dedim kendime.
İlk amacım gezgin olmak değildi. Her Hıdrellez’de “Dünyayı gezeyim” diye dilek tutardım. Gezerken kendime güvenim yerine geldi. İçimdeki birçok sorunun cevabını buldum.
Neden dünyayı Asya’dan gezmeye başladınız?
Asya sevdası, “Yoksul ülkelerdeki çocukları sevindiririm” fikriyle başladı. İlk planım Afrika’ydı. Gana’da bir yetimhaneyle anlaşmıştım. Altı aylığına oraya gidip çocuklara bakıcılık yapacaktım.
Sonra süreç geliştikçe benim yogaya ilgim arttı. Hem yogayı hem de ekolojik yaşantıyı öğrenebileceğim bir yerlerde gönüllü projeler aramaya başladım. Sonunda Hindistan’a gittim. Aileme veda ettim, deli cesaretiyle kredi çektim ve yola çıktım.
Asya’da neler yaptınız?
İlk durağım Hindistan’dı. Altı ay kaldım. Yoga ve meditasyon eğitimleri aldım. Spiritüel bir yolculuğum oldu. Öğretileri büyük bir hevesle dinledim, aklıma yatanları kendime hayat felsefesi yaptım.
Auroville’de (Hindistan’ın güneyinde topluluk) bir vegan komününde kaldım. Gönüllü oldum. Sonra Goa’da ‘hippi sahili’ olarak anılan Arambol’de bir süre vakit geçirdim. Agra’da Tac Mahal’i gördüm. Sonra Nepal’e geçtim. Himalayalar’da Annapurna etrafında yaşadım. 17 gün boyunca dağlardaydım. Sonra Asya’yı bitirip Avustralya’ya geçtim.
Şimdi Avustralya’dasınız... Orada hayat nasıl?
Avustralya’da altı aylık yaşamımda hiç görmediğim hayvanlarla birlikte yaşamaya alıştım. İnsanlar eğlenceli... Kavga yok, hırsızlık yok, en önemlisi insan hakkına saygı var. Ama en zoru yalnızlık. Dillerini, aksanlarını anlamaya başlasanız da yetiştiğimiz kültür ve güldüğümüz şeyler çok farklı.
Buradaki insanlar diğer ülkelerde ne olduğunun farkında bile değil. İzole bir hayatları var. İnsanların kayıtsızlığına sinirlenmeye başlıyorsunuz bir süre sonra. Hayattan beklentiniz sadece huzursa Avustralya tam da yaşanılacak yer.
Avusturalya’da nereleri gezdiniz?
Queensland Eyaleti’nin başkenti Brisbane’e geldim ve buraya yerleştim. Sydney’e de gittim ama genel olarak Queensland’de geçirdim vaktimi. Brisbane, İzmir’e, Sydney ise, İstanbul’a benziyor. Brisbane’in etrafında birbirinden güzel sahil kasabaları var. Keyifle ve üşenmeden gezdim.
Küçük kasabaları gezdim, buralara bayıldım. 300 kişilik bir Aborjin kasabasında üç gün kaldım. Aborjin çocuklarıyla çok güzel dostluklar kurdum. Sonra Cairns’e geçtim. Dünyanın en eski yağmur ormanlarında gezip, ormanın içindeki nehirde rafting yaptım.
Yaptığınız en çılgın deneyimler neler oldu?
Aborjinler tarafından kutsal sayılan Mount Warning eteklerinde kamp ve trekking yaptım. Telegraph Track, zorlu ve ünlü offroad yollarından biri. Arkadaşımın jipiyle yola çıktık. 36 saat durmadan araba kullandık. Bir gece kamp yaptıktan sonra yola devam ettik.
Avustralya’da boş arazi o kadar çok var ki iki saat boyunca arabayı kullanıp tek bir bina ya da benzinlik görmediğimiz oluyor. Zorlu ‘offroad’ yollarına başlamıştık ki çok fazla ilerleyemeden arabayla birlikte nehre yuvarlandık. Neyse ki canımıza bir şey olmadı.
Tek başınıza çıktığınız bu yolculukta neler öğrendiniz, şimdi ne yapacaksınız?
Hayatım boyunca 28 senede öğrenemediğim kadar çok şeyi iki senede öğrendim. Mutlu olmayı, mutlu etmeyi kendime güvenmeyi, kendimi sevmeyi, doğaya ve diğer canlılara saygılı olmayı...
Yapabileceklerimin farkına vardım, imkânsızlıkları kendimin yarattığını anladım. Kararı verip o ilk adımı attıktan sonra evrenin sana kapıları sırayla açtığını anladım. Şimdi bir süre Endonezya’da gezip sonra Filipinler, Malezya, Kamboçya, Tayland, Hindistan, Nepal rotasında gitmeyi planlıyorum. Belki dönüşte İran da eklenebilir rotaya. Biraz da yolda şekillensin istiyorum.