Ateş ve buzun coğrafyasında tek başımayım: İzlanda
Dünyanın 64’üncü kuzey enleminde nefes alıyorum. Bahsettiğim yer güzeller güzeli İzlanda. Özgürlük bu olsa gerek. Ne kimseyi tanımak ne de tanınmak. Yalnızca volkanik adada var olmaktan ibaret her şey. Tuhaf bir hissiyat; önümde uzun bir hafta var ve hayatta belki de bir kez yaşanabilecek bir deneyim için büyük kum saatini ters çeviriyorum. Hangimiz bilinmeyeni keşfetmek için bir macera yaşamak istemez ki? İşte İzlanda’ya dair izlenimlerim ve gezi rehberim...
İzlandalı olmak tabiri caizse bir ayrıcalık. Düşünsenize, 320 bin kişilik 'dev bir kadroyla' yeryüzüne kondurulmuş bu mucizevi adada yaşıyorsunuz. O meşhur cesur ve denizci Viking atalarınızın size hediyesi. Başkent Reykjavik’in tam kalbinde bulunan pastel renkli evinizin çatısında karlar birikmiş. Arkadaşınızla şehrin en eski ve havalı sokağı Laugavegur’da Te & Kaffi’de buluşmak için kapıyı açtınız; içerisi sımsıcak ve mis gibi kahve kokuyor.. Sohbet ederek saatler birbirini kovalarken, kültür ve sanatın buluşma noktası Opera binası Harpa’da konser vakti yaklaşıyor, iki kişilik biletiniz var.. Gerçek üstü karşılanabilecek bir mantalite üzerine kurulu rahat bir yaşantı ve dolayısıyla bu şehirde kaotik hayatın k’si yok. Geriye uzun yaz günlerine ve aksine hemen bitiveren kış günlerine alışmak kalıyor. Ama ben şuna eminim: doğayla ve kendisiyle barışık, günü kaliteli yaşamayı seven nordik izlanda insanı, ben de sizden biriyim!
Gökkuşağı köprüsü ve enlerin ülkesi
İzlanda gittiğim hiç bir ülkeye benzemiyor. Bu seyahat, dünyalar arası yaptığım iz bırakan bir yolculuk gibi.. İskandinav mitolojisindeki Bilröst gökkuşağı köprüsüyle Asgard Tanrılar diyarına doğru arkamda 'Rüzgar Tanrısı Frey' ile son hız yol alırken saniyeler sonra vardığım topraklar sınırsız güzellikleri bana lütfediyor. Tim Burton eli değmiş gibi üzerime ve o’nun filmlerinde hiç kullanmadığı bir oyuncusu gibiyim; hareketli-durağan arasında bir yaşam çizgisinde fantastik dünyanın gerçeğe yansıması burası. Çok yakında, bereket ve şimşek tanrısı Tor’la karşılaşırım belki, kim bilir? Harikalar diyarında doğanın tüm elementleri coşkulu gösteride sahne alıyor : toprak, ateş, su, hava... İzlanda öyle bir yer ki, baktığınız her yer usta bir ressamın elinden çıkmış bir peyzaj gibi. Yeni bir mutlu beklenti beliriyor her uyandığınızda ve bu adanın gizeminde kaybolmak için yollara düşüyorsunuz. Özgür ruhunuza uygun arayışlar için doğru yerdesiniz.
7 günde 7 aktivite
1- Blue Lagoon Jeotermal Spa
İzlanda’ya gelen ya da henüz gelmeyenlerin gözdesi: Blue Lagoon. Bu jeotermal spa yeryüzünün 2000 metre altından gelen doğal minerallere ev sahipliği yapıyor. National Geographic tarafından dünyanın 25 harikasından biri olarak kabul ediliyor. Rahatlamak ve kendinizi yenilemek adına bir sığınak gibi düşünün ve tam gününüzü ayırın. Bana göre, ilk gün ve son gün çok ideal. İyileştirici ve canlandırıcı beyaz Silica çamur maskesini, lagünün 40 dereceye varan suyunun nefis bileşiminde yüzünüze ve vücudunuza uygulayıp, öncesi-sonrası farkını hissedin. Lagünü çevreleyen lav manzarasına karşı muzlu Skyr Smoothienizi yudumlarken İzlanda maceranız için artık tamamen hazırsınız.
Blue Lagoon Jeotermal Spa
2- Kuzey Zonunda Aurora Borealis
Kuzey Işıkları olarak hayatımıza ve sosyal medya radarımıza giren Aurora Borealis sürreal ve hayalleri süsleyen bir doğa fenomeni. Dünyanın dört bir yanından meraklı gözleri yıllar yılı Kuzey topraklarına çekiyor. Gökyüzünde uçuşan yeşil tonlu ışık oyununu izleyebilmek için ihtiyacınız olan öncelikle şans faktörü; ardından uzun süreli bir seyahat planlaması, açık ve bulutsuz bir hava. Evet, bir de doğru yerde doğru zamanda bulunmanız gerekiyor. En şanslı aylar Ocak-Mart yanı başımızdayken İzlanda’yı ziyaret etmek için güzel bir bahane yaratabilirsiniz. Arabanıza atlayıp şehrin dışına açılın ya da turlarla, Kuzey zonunda dans eden fantastik ışıkların peşinden gidin!
3. Reyjjavik şehir turu
Reyjkavikte’ki şehir turu yürüyüşleri bana kalırsa bir başka. Citywalks.is’ten kayıt yaptırın ve şehre keyifli vakit geçirerek, belirli bir ücret ödemeden çabukça alışın. İzlandalı sevgili Marteinn rehberliğinde ülkenin tarihine, ekonomisine, politik dünyasına yakın mercekten bakabilirsiniz, bu arada esprili hikayeleri ve anekdotları da bonusu! Sırada kilise olmasına kilise ama pek sade mimariye sahip Hallgrimskirkja’nın en üst katına çıkıp şehir manzarasını panoramik olarak görmek var. Öğle yemeğinde sushi tadımları için Sakebarinn restoranını önerim olarak not edin. Seyahatiniz boyunca keşfedilmelik lokal lezzetlerde balina eti, geleneksel füme kuzu (hangikjöt), morina balığı yeni deneyimler menüsüne biçilmiş kaftan. Café Babalú, doğal çaylar ve krep eşliğinde kitap okuyabileceğiniz ve sıcak bir atmosfer isteyenler tecrübe etmeli dediğim bir adres.
Reyjjavik
4- Golden Circle rotası
Altın Çember, Hvítá nehriyle doğan üç katlı güçlü su akıntısıyla ünlü Gullfoss (Altın Şelale) ile başlıyor ve jeotermal gayzer alanı ile devam ediyor. Buradaki en büyük gayzerin ismi Stokkur. Her 5-10 dk’da bir 30 metreden 98 ft kadar bir su, bu anları nefesini tutup fotoğraflayanların karşısında yeryüzüne doğru fışkırıyor. Gayzer (Geysir) İzlanda dilinden Türkçeye geçmiş bir sözcük. Bu rotada, buz gibi havada zihin açıcı bir yürüyüşe hayır demeyenler için UNESCO Dünya Mirası listesindeki Thingvellir Milli Parkı farklı bir keşif durağı. Hafızanıza zamana karşı diretecek güzel enstantaneler kazınacak.
Gayzer
5- Buzul dağında snowmobiling
İzlanda’nın en büyük ikinci buzulu Langjökull’da tadına doyulmaz bir serüven için kolları sıvayın ve geri sayıma başlayın. Üstünüze özel kıyafetlerinizi giydikten sonra, hazırsanız takk (tamam) yola çıkıyoruz! Bakir beyazlık sarhoş edici cinsten; adrenalin ve sınırsızlık bir arada. Snowmobiling (karmobil) yapılacaklar listenizde üst sıralarda yer almayı hak ediyor.
Langjökull'da snowmobiling deneyimi
6- Dünyanın en güzel atları
Íslenski Hesturinn bir aile at çiftliği, Becca İzlanda’nın kendine has ve özel atlarını anlatmaya başlayınca dünyaca popülerlik kazanmış olan bu hayvanlara daha da yakınlık kurmak kaçınılmaz. Deneyiminize göre en uygun olanı size teslim ediliyor ve başlasın macera! Benimkisinin adı: Sól (güneş); sapsarı saçları gözlerinin önüne düşerken 2,5 saatlik volkanik kraterler ve dağ manzaralarıyla mutlulukla anımsayacağım bir başka anı daha.. Yumuşak ve pürüzsüz Tölt yürüyüş stilinin üstatları renklerine göre isim alıyorlar ve İzlandalılar dayanıklı Viking atlarına büyük bir sevgi ve bağlılık duyuyor.
7. Şelale cenneti... Jökulsárlón Buzul Gölü ve Vik Köyü
İzlanda’nın güney sahilindeyiz. Skógafoss Şelalesi çok hoş sinematografik görüntüler veren, en büyük şelalelerden biri. Şelaleden yükselen çift gökkuşağı gülümsetiyor. Başka bir coğrafyada bu kadar çok fotoğraf çekme isteği duymanız zor. Seljalandsfoss Şelalesinde de farklı açılardan nefis kareler yakalayın ve Timelapse çekim modunu mutlaka kullanın.
Jökulsárlón Buzul Gölü
Jökulsárlón tahayyül etmekte belki çoğu zaman eksik kalınan yalnızca ayak basıldığında anlaşılabilen faunası zengin bir buzul gölü, burada özne buzullar olmasına rağmen yer, gök, deniz kuşları bu bölgeye derinlemesine ait. Zihniniz bu manzarayla beraber berraklaşıyor. Zodyak bot turu ile Mayıs-Eylül ayları arasında irili ufaklı ‘iceberg’lere yelken açın. Kuzey Işıkları bu buzul gölünde ayrı bir dans ediyor, bilginize! Son durak: Vik Köyü. Volkanik adanın yadigarı siyah kumlu sahili ayak izleriyle dolu.. Olağanüstü bir tablo kıyıya vuran haşin dalgalar ve göz alıcı kayalarla işte karşınızda. Yazları şirin kutup martısı puffinler etrafta. Ünlü uçak kazası Sólheimasandu’da ilginizi çekebilir, poz vermeyi unutmayın.
