Güncelleme Tarihi:
Şariin mükelleften yapmasını ya da yapmamasını istemesi ya da mükellefi yapıp yapmama konusunda serbest bırakmasına Teklifi hükümler ismi verilmektedir. Teklifi hükümler beş başlık altında toplanmaktadır. Vacip de bunlardan bir tanesidir.
Vacip, dini kaynaklarda Hanefiler haricinde fakihlerin çoğunluğunun inancına göre yapılması zorunlu olan ibadetler olarak ifade edilmektedir. Ancak Hanefiler bunu vacip ve farz olarak ikiye ayırmışlardır.
Farz kelime anlamı olarak; bir şeyin kesinleşmesi, takdir edilmesi, parçalara ayrılması, belirlenen şey ve parça anlamlarına gelmektedir. Fıkıh ilmine göre ise Allah (CC) ile Hz. Muhammed'in (SAV) mükelleften yapmasını kesin bir ile istediği fiil anlamında kullanılmaktadır.
Hanefiler bu delillerin kat'i zanni oluşunu göz önünde bulundurarak çeşitli ayırımlar yapmışlardır. Eğer delilin yapılması kesin ve bağlayıcı bir dille ifade ediliyorsa bunu farz olarak ifade ederler. Eğer zanni ise o zaman bunu vacip olarak ifade etmektedirler.
Kesin bir dil ile sabit olan ibadetler abdestte yüz yıkama, Ramazan orucu, namazda rüku ve secdeye gitme farz olarak nitelendirilirken, fıtır sadakası, vitir namazı, namaz kılarken Fatiha suresinin okunması vacip olarak nitelendirilmektedir.
Vacip kelime anlamı olarak; sabit, gerekli olan, lazım anlamlarına gelmektedir. Fıkıh ilminde ise fakihlerin bir çoğunluğuna göre farz ile eş anlamlıdır. Şariin mükelleften yapılmasını kesin ve bağlayıcı olarak istediği fiiller olarak ifade edilmektedir.
Hanefilere göre kat'i delille sabit olan hüküm farz, zanni delil ile sabit olan hükümler ise vacip olarak isimlendirilmektedir. Hanefilere göre vacip hükümlerinde farz hükümler gibi kesin olarak yapılması gerekmektedir. Hanefilerin yapmış olduğu ayırım yalnızca delillerin kuvveti ile inkarın dini sonuçlarını göstermek amaçlıdır. Bu nedenle Hanefi mezhebine mensup olanlar vacibi "ameli farz" olarak da isimlendirmektedir.
Fıtır sadakası, namazda Fatiha suresinin okunması, vitir ve bayram namazları, kurban kesme ibadetleri zanni delille sabittir. Yani bu ibadetler Hanefilere göre farz değil vacip olmaktadır.
Hanefilere göre vacip ikiye ayrılır. Bunlar;
Kat'i bir delil ile yakın derecede kuvvetli görünen zanni delile sahip olan vaciplerdir. Bu kısımdaki vacipler farz ya da zanni farz olarak isimlendirilmektedir. Vitir namazı ve abdest alırken başın dörtte birinin mesh edilmesi örnek verilebilir.
Zanni delil olan haber-ii vahid ile sabit olan vacipler ise önemine göre ameli farzın altında, sünnetin ise üstünde yer almaktadır. Namaz kılarken Fatiha suresinin okunması, vitir namazı kılarken kunut tekbiri yapılması, bayram tekbiri örnek olarak verilebilir.
Vacibin inkar edilmesi küfür gerektirmemektedir. Fakat sapıklık ile itham sebebi olarak görülür. Vacibin terk edilmesi, farzların terk edilmesi kadar olmasa da yine de günahtır. Namaz vaciplerinden birinin terk edilmesi sehiv secdesi gerektiren bir durumdur.
Bir vacibin bilerek terk edilmesinin mekruh olduğu düşünülmektedir. Bu durumda namazın tekrar kılınması gerekmektedir. Ahmet b. Hanbel'e göre, Kur'an'da yapılmasının emredildiği fiiller farz olarak isimlendirilir. Sünnetin emretmiş olduğu fiiller ise vacip olarak isimlendirilmektedir.
Farz ve vacip olmayan ancak yapılması kesin bir dil ile istenmeyen fiiller mendup olarak adlandırılmaktadır. Hz. Muhammed'in farz ve vacip dışında kalan kesin ve bağlayıcı olmayan tavsiye ve örnek olma niteliği taşıyan söz ve fiiller sünnet olarak isimlendirilmektedir. Farz ve vacip olan bir fiilin yapılmasında mükellef için ek bir meşakkat varsa bu durumda vacip terk edilebilmektedir.
Kaynak: Diyanet