Paylaş
Bir süredir bu köşeyi açıp bu yazıları yazmayı düşünüyordum, Mahmure ekibiyle de üzerine konuşuyorduk ama bir türlü sırası gelmiyordu. Güneşi doyasıya içine çekip lezzete dönüştüren meyveler misali, fikirlerin de olgunlaşması gerektiğinden belki de. Velhasıl zamanı geldi, başladık. Bu zamanın yılın en sevdiğim dönemi olan eylül ayı olmasını da işlerin iyi gideceğinin bir işareti olarak algıladım.
Eylül kişisel olarak sevdiğim bir dönem olmanın yanı sıra köşenin materyali açısından da zengin bir dönem. Televizyonda yeni yayın dönemi başlar, yeni sezonun kitapları birbiri ardına rafları doldurur, İstanbul’un dört bir yanı festivallerle, sergilerle doludur. Daha ne olsun?
Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta önce Contemporary İstanbul, hemen ardından da Bienal başladı. Contemporary İstanbul çoktan sona erdi ama Bienal 10 Kasım’a kadar sürecek. MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ve Pera Müzesi’nin yanı sıra Büyükada’da altı mekanda bulunan sergileri, yerleştirmeleri görmek için daha çok zamanınız var yani.
Üstelik şehre bu hafta bir de bu yıl 18’incisi düzenlenen !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali geliyor. İstanbul ile Ankara ve İzmir’de 22 Eylül’e kadar devam edecek !f’in programı yine çok zengin. Ben programı ve IMDb’yi biraz biraz kurcaladıktan sonra şunları seçtim:
The Death of Dick Long – ABD’nin Alabama eyaletinde küçük bir kasabada yaşayan Dick Long hayatını kaybediyor; Zeke ve Earl ise bu ölümden kimsenin haberi olmasın diye ellerinden geleni yapıyor. Ancak böyle küçük kasabalarda haberler çabuk yayılır. Film ABD’de 27 Eylül 2019’da vizyona girecek. Tüm dünyadan önce izlemek isteyenler için doğru seçim.
Dylda – 1945 yılının Leningrad’ında geçen bir Rus filmi. İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı fiziksel yıkım şehir sakinlerini de hem fiziksel hem de ruhsal olarak sarsmış durumda. Bu ortamda iki genç kadın hayatlarını yeniden kurmak için mücadele veriyor. Film programda uluslararası vizyon ismi Beanpole olarak yer alıyor. 26 yaşındaki yönetmen Kantemir Balagov imzalı Dylda, 2017’de Cannes’da FIPSRESCI ödülünü aldı.
J’ai Perdu Mon Corps – Programda “I Lost My Body” diye İngilizce adıyla yer alan bu film, Guillaume Laurant’ın “Happy Hand” isimli romanından uyarlama 2019 tarihli Fransız yapımı bir animasyon. Bir yanda pizzacı çocuk Naoufel (Nafnaf) ile kütüphaneci Gabrielle arasında bir aşk hikayesi, diğer yanda bedenini yeniden bulmak için Paris sokaklarında nice tehlikeler atlatan Naoufel’in kesik eli. Naoufel ile Gabrielle’in hikayesi kesik elin geçmişine de ışık tutuyor.
Tehran: City of Love – Eski bir vücut geliştirme şampiyonu, aşırı kilolu bir güzellik kliniği sekreteri ve inancını kaybetmiş bir dini şarkıcı Tahran’da aşk ve bağlılık arayışı içinde. İran sineması son yıllarda ülkemizde oldukça popüler oldu. Ali Jaberansari imzalı bu trajikomik film de İran sineması meraklılarının ilgisini çekebilir.
C Blok – Zeki Demirkubuz’un 1994 tarihli ilk filmi. Başrolde Fikret Kuşkan, Serap Aksoy ve Zuhal Gencer var. Demirkubuz bu filmi sonradan yaptığı açıklamalarında pek beğeniyle anmamış ama kendisinin ve sinemasının gelişimini görmek açısından ilginç olabilir.
Paylaş