Paylaş
Bilindiği üzere hem kadın hem erkekte en büyük cinsel organ beyindir. Düşüncelerimiz, bunların sonucunda oluşan duygularımız ve geçmişten getirdiğimiz hatıralarımız beynimizdeki kompleks mekanizmalar tarafından yönetilir. Cinsel uyarılma bazen herhangi bir bedensel uyarı olmadan sadece erotik düşünceler veya imajlardan yani fantazilerden gelişebilir. Hatta bazı bireylerin sadece fantaziler ile orgazma ulaştıkları bildirilmiştir.
Yapılan çalışmalar biyolojik olarak uyarılma bulgularını iyi tanımlamış olsa da, beyinimiz tarafından düzenlenen kişisel farklılıklar ve kültürlerin cinselliğe etkisi konusunda henüz yetersiz kalmaktadır. Bilindiği üzere herkes aynı cinsel uyarana aynı cinsel yanıtı vermemektedir. Öte yandan kültürler arası cinselliğe bakış açısı da farklılık göstermektedir. Örnek olarak batı toplumlarında uyarılma sonrası orgazma ulaşma hedefi ile genital odaklı cinsel aktiviteler daha yaygınken, kimi Asya kökenli cinsel öğretilerde cinsel yaşantıların öncelikli hedefi orgazmdan çok cinsel uyarılmayı arttıran eylemlerin uzun saatler yaşanması veya yakınlığın duygusal ve spritüel açılardan keşfi birincil hedeftir.
Erotik uyarılar bireyler tarafından dokunma, görme, koku, işitme ve tat ile yani beş duyu yolu ile alınır. Bu duyular beyinde işlenerek kişiye özel cinsel uyarılma ve cevap aynı zamanda cinsel bir hafıza yaratır. Kısaca bu beş duyu ve cinsel cevaplara bakacak olursak;
Dokunma: Bedenin farklı bölgelerine dokunma yoluyla oluşan cinsel uyarılma diğer duyulara göre en iyi bilinen kaynaklardan biridir. Dokunulan bölgelerin sinirsel dağılımındaki farklılıklar neden bazı bölgelerin daha fazla cinsel yanıt oluşturduğunu açıklamaktadır. Dokunsal uyarıya en hızlı cevap veren beden bölgelerine “erojen bölgeler” ismi verilir. Kadın ve erkek genital organları, perine, anüs, meme ve meme ucu, uyluk iç yüzleri, boyun, kulaklar, dil ve dudaklar en iyi bilinen erojen bölgelerdir. Fakat bu bölgeler kişiden kişiye değişen bir cinsel yanıt oluşturabilir, kimilerine göre çok hassas olan bölge, kimilerinde iritasyon yaratabilir. Bu araştırılmış bölgelerin dışında kişiye özel erojen bölgeler de bulunabilir. Bu bölgelerin verdiği yanıtların keşfi cinsel ilişkinin kalitesini belirler.
Görme: Bireyler için görme cinsel açıdan önemli bir uyarandır. Bireylerin fiziksel görütülerine dikkat etmek için bir takım değişikliklere gitmesi (spor yapmak, estetik operasyon, kozmetik kullanımı vb.) bununla ilgili önemli bir belirteçtir. Porno sektörü de daha çok görsel içeriklerle cinsel uyarılma yaratmayı hedefleyen bir sektör olup erkekler tarafından daha çok tüketildiği bilinmekte, bu sebeple erkeklerin görsel uyaranlara daha fazla cinsel yanıt oluşturduğu düşünülmektedir. Öte yandan son yıllarda laboratuar ortamında yapılan çalışmalar kadınların da benzer oranda görsel uyaranlara cevap verdiğini göstermiştir.
Koku: Bireyin cinsel geçmişi koku ve cinsel uyarılma bulguları arasındaki ilişkiyi etkileyebilir. Genital kokular ve diğer beden kokuları kimi toplumlarda cinsel uyaran olarak bilinirken, bazı toplumlarda rahatsızlık yaratabilir. Modern toplumlarda geliştiren parfüm, deodorant gibi ürünlerin doğal kokular üzerinde baskılayıcı etki yarattığı ve cinsel uyarılmayı düşürdüğü düşünülmektedir. Özellikler kadınların yumurtlama döneminde salgıladığı düşünülen spesifik maddelerden biri olan feromonlar üreme ve cinsel fonksiyonlar açısından uyarıcı etkisi çalışılmış olsa da bu maddelerin “cinsel cezbedici” olarak hareket edip etmediğini gösteren yeterli kanıt bulunmamaktadır. Öte yandan kimi kozmetik firmaları insan feromonu içerdiğini söylediği bir takım parfümlerin pazarlamasını yapıyor olsa da işe yararlılığı ile ilgili net bilgi yoktur.
İşitme: Cinsel birliktelikler esnasında ortaya çıkarılan sesler değişkendir ve kimi bireyler için cinsel uyaran olabilirken, kimi bireyler için korku veya utanç kaynağı olabilmektedir. Yine bazı bireyler cinsel içerikli konuşmaları veya orgazm esnasında çıkarılan sesleri erotik bulurken, diğer bireyler ise sessiz cinsel eylemleri tercih ederler. Özellikle “iyi” kadınlar cinsel eylemler esnasında ses çıkarmaması gerektiği de kültürel bir öğreti olabilmektedir. Cinsel eylemler esnasında konuşma partneri bilgilendirici özellik taşıyabilir. Hoşlanılan, hoşlanılmayan, istenen veya istenmeyen cinsel davranışların cinsellik esnasında partnere bildirilmesi cinselliğin keyifli yaşanması için yardımcı olabilir.
Tat: Cinsel uyarılma açısından en az araştırılan duyu tat duyusudur. Öte yandan bazı bireyler vajinal sekresyonlar veya meninin tadını cinsel yakınlık ile ilişkilendirerek cinsel uyarıcı olarak görebilirler.
Özet olarak cinselliğimiz üzerinde sosyal, kültürel, emosyonel, bilişsel, duyusal ve hormonal farklılıklar bulunmakta, cinselliği ifade ediş ve yaşama biçimimizi etkilemektedir. Bu farklıkları anlamak bireysel olarak cinsel uyarılma ve cevap şeklimizin farkında olmak keyifli ve sağlıklı bir cinsel yaşantının olmazsa olmazıdır.
Paylaş