Paylaş
Danışanlarımla yaptığım koçluk çalışmalarında çok sık gözlemlediğim mutsuzluk kaynaklarından biri de fayda sağlamayan varsayımlardır. Yaptığımız varsayımları mutlak doğru olarak kabul ederiz. Öyle ki yaşamak istediklerimizden, yapmak istediklerimizden daha denemeden vazgeçeriz. Hayatın ne getireceğinden, neyle karşılaşacağımızdan emin olduğumuzu; başkalarının ne diyeceğini, ne yapacağını onlardan daha iyi bildiğimizi varsayarız. Bu da ikili ilişkilerimizde, hayatta, hayallerimizi gerçekleştirmede, iletişimde, seçimlerimizde limit ve problemler oluşturur.
“Şimdi istediğimi söylersem bir ton laf eder. En iyisi susmak.”
“Annemler hayatta kabul etmez, bu konuyu açmama gerek bile yok.”
“Çok iyi biliyorum aslında öyle değil böyle demek istedi.”
“Benden çok daha iyileri vardı zaten beni seçmezlerdi.”
“Sevdiğini söylüyor ama sevseydi arardı. Ben de onu aramayacağım.”
Bu örneklere benzeyen daha pek çok varsayım içeren cümlemiz, düşüncemiz ve bunlara paralel aldığımız kararlar var. Tanıdık geldi değil mi?
Varsayımlar olasılıklardan yalnızca biridir.
Varsayımlardan kimisi olumludur, bize fayda sağlar; kimisi olumsuzdur, bizi engeller ve mutsuz eder ki burada olumsuz olanları ele alıyoruz. Varsayımlar yüzde yüz geçerliliği olmayan çıkarımlarımızdır. Ancak sorun şu ki geçerli olma ihtimallerinden yüzde yüz eminizdir. O kadar eminizdir ki bunun bir varsayım olduğu gerçeğini gözden kaçırır hale geliriz. Bu sebeple çoğu zaman tam tersinin gerçek olabileceğine ihtimal dahi vermez, buradaki seçenekleri değerlendirmeye gerek duymaz, daha denemeden vazgeçeriz. Daha doğrusu başka seçeneklerimiz olduğunu bile fark etmeyiz.
Tam da bu sebeple danışanlarım koçluk çalışmasının başlangıcında yaşadıklarını “başka çarem yoktu” diyerek kendilerinden son derece emin anlatırlar. Ancak çalışmanın devamında varsayımları mutlak doğru olarak ele almamış olsalardı bir çare bulabilme ihtimalleri olacağını keşfederler. Bizi çaresiz bırakanın içinde bulunduğumuz şartlar değil de bizi güçsüzleştiren, seçeneklerimizi görmemizi engelleyen varsayımlarımız olduğunu fark etmeliyiz.
Eğer siz de bu tarz varsayımlarla kendi önünüzü kapatıyorsanız; ilişkilerinizde, iletişiminizde kendinizi sabote ettiğinizi fark ediyor, mutsuz oluyorsanız varsayımlarınızın mutlak doğrular olmadığını kendinize hatırlatın. Bir şeyi yaşamadan bilemeyeceğinizi, denemeden önünüze çıkabilecek diğer olasılıkları görme ihtimaliniz olmadığını hatırlayın. Böylece varsayımlarınızı baz alarak zihninizde yaşadığınız bir hayat yerine sonsuz olasılığı deneyimleyebileceğiniz, sürprizlerle dolu bir yaşama adım atabilirsiniz.
Paylaş