Paylaş
“Yuva” kavramı bize özgü bir tanımlamadır örneğin. Aile kutsaldır ve devamlılığı esastır. Ben bir psikolog olarak her kültürün kendine özgü güçlü yanları olduğunu düşünürüm. Bu bağlamda, aile hayatına verilen değer, kişiler arasındaki bağların güçlü olması bizim zenginliğimizdir bir bakıma.
Madalyonun öbür yüzünde, aile hayatına verilen aşırı “kutsallık” hissinin de zararları olduğunu bilmekte fayda var. Evliliği, her ne olursa olsun, her koşulda devam etmesi gereken bir kurum olarak görmenin mutsuz insanlar yarattığını belirtmek istiyorum.
Konu ne olursa olsun, hayatı “denge” esasına göre yaşamak psikolojik sağlıklılık için temeldir. Evliliğinde sorunlar yaşayan bir kişiye “Aile kutsaldır ve her koşulda devam etmesi gerekir” demek kişilerin sorumluluk almasını, belli değişimler için adım atmasını da engelleyen bir yaklaşım. Bunun yerine, ilk etapta, bu evliliği kurtarmak için, onarmak için, tekrar yapılandırmak için neler yapılabilir, onları konuşmak anlamlı olur. Mutsuzluğu normal bir yaşam biçimi haline getirmek, “Bu evlilik ve bu eş benim kaderim” çıkmazında kaybolmak yerine, hayatın sorumluluğunu üstlenmek de kişinin kendisine ve hayatına verdiği değerdir.
Eşler arasında boşanma kelimesi telaffuz edilmeye başlanmışsa, şu adımlarla ilerlenmesi yararlı olur:
Eğer hatırı sayılır bir süre ilişki üzerinde çalışıldıktan sonra iki taraf halen mutsuz ise, evliliklerini yürütebilmek için yeterli düzeyde tatmin duyguları gelişmiyorsa ayrılık kararı almak seçeneklerinden biri olabilir. Bu kararı çiftten başkası alamaz ve almamalıdır.
Boşanma kararı alınmışsa, ayrılık sürecini yönetebilmek de önemlidir. Her ayrılık için “yas süreci” deriz psikolojik olarak ve boşanma bunun daha yoğun yaşanabileceği bir durumdur. Bir evliliği sonlandırmak beraberinde inişli çıkışlı pek çok duyguyu getirir. Çiftin buna hazır olması gerekir ve duygusal destek sistemlerinin bulunması önem taşır. Bu destek, aile, arkadaş ya da terapist desteği olabilir.
İyi dileklerimle,
Uzm. Klinik Psikolog İlknur Yılmaz
Paylaş