Paylaş
Sürdürülebilirlik, sadece kullanılan malzemeyle değil, tüm tasarım, üretim, tüketim ve kullanım yaklaşımına yayılmalı ve bütünsel bir şekilde ele alınmalı diye düşünen GİYİ markasının anlık ruh hallerine göre, istenildiğinde elbise, istenildiğinde tunik ya da ceket olarak giyilebilen fonksiyonel bir koleksiyonu var.
İşte markanın yaratıcısı Göknil Bigan'la GİYİ'nin kuruluş sürecinden koleksiyonun tasarım ve üretim aşamalarına kadar her şeyi konuştuğumuz keyifli sohbetimiz...
Giyi markası kuruluş hikayesini paylaşır mısınız, nasıl çıktı yola?
Çocukluğumdan biriktirdiğim tasarım ve oyun kurma tutkumu 40 yaşından sonra tekrar keşfetmem Giyi’nin kuruluş hikayesine dönüştü. Yaşam enerjisi yüksek, nezaket ve paylaşmanın bol olduğu bir ailede, kendi ayakları üzerinde sağlam durma hedefiyle büyüdüm. Kıyafetlerin yarattığı değil, kıyafetleri yaratan kadınlar tarafından büyütüldüm. Ekonomi ve İşletme okudum. Üniversite yıllarından itibaren gönüllü olarak yer aldığım sosyal fayda içeren projeler zamanla profesyonel işim haline geldi: Eğitim ve sanat kurumlarında yöneticilik yaptım. Çocuklarıma zaman ayırmak için iş hayatına verdiğim ara ‘YenidenBiz Derneği’nin temellerini atmama vesile oldu. İş hayatına ara veren kadınları çalışmaya hayatına dönüşte destek olan YenidenBiz’de herbiri özel üretken kadınlarla ve çok değerli hikayeleriyle tanışma fırsatım oldu. YenidenBiz’den ve çocukluk hayallerimden aldığım güçle, kadınlarla kurulan bir iş modeliyle kadınlar için özgür ve zamansız bir gardrop oluşturmak üzere yeni oyunum Giyi’yi kurdum.
Giyi, hayatına küçük bir koleksiyon, az malzeme ve yalın bir üretim modelini benimseyerek başladı. Çünkü sürdürülebilirlik, sadece kullanılan malzemeyle değil, tüm tasarım, üretim, tüketim ve kullanım yaklaşımına yayılmalı ve bütünsel bir şekilde ele alınmalı diye düşünüyorum.
Giyi’nin sürdürülebilirlik adına neler yaptığından bahseder misiniz?
Sürdürülebilirlik çok yönlü bir kavram. Malzeme tarafında sadece doğada çözülebilen materyaller kullanıyoruz. Giyi’nin ilk koleksiyonunda %100 organik denim, pamuk, keten, Tencel karışımlı denim, kupro ve kupro keten kumaşlarını kullandık. Polyester ve benzeri fabrika üretimi kimyasal içerikli sentetik kumaşları hem insan sağlığını hem de çevreyi önemsediğimiz için kullanmıyoruz.
Şeffaflık ve izlenebilirlik adına tedarik zincirimizi elimizden geldiğince yalın tuttuk. Kumaşlarımızı iki firmadan tedarik ediyoruz. Denim tarafında, %100 organik denim grubu GOTS (Global Organik Tekstil Standartı) ve OCS (Organik İçerik Standardı) sertifikalı kumaşları Orta Anadolu’dan temin ediyoruz. Kupro kumaşlarımızı yine alanında öncü, dünyanın ilk Vegan V-Label Sertifikası’na sahip İpeker’den tedarik ediyoruz. Kupro karbon ayakizimizi olabildiğince azaltma hedefimize önemli bir katkı sağlıyor. Düğmeler için ise olabildiğince doğal malzemeleri araştırdık. Sedef ve hindistan cevizi meyvesinin çekirdeklerinden üretilen seçenekleri tercih ediyoruz.
Doğal malzemeleri olduğu kadar izlenebilir bir üretim sürecini, sosyal ve çevresel etkileri açısından duyarlı ve sürdürülebilir bir çalışma modelini önemsiyoruz.
Emek tarafı da en az malzeme kadar önemli. Sürdürülebilir bir üretim modelinin adil çalışma şartları ve adil ücretle başlaması gerektiğine inanıyoruz. Üretimin her aşamasında adil ücreti esas alıyoruz. Üretim sürecine katkı sağlayan her bir kişinin mutlu bir şekilde çalışmasını çok önemsiyoruz. Giyi’nin ilk denim üretimlerini Kilis Ekrem Çetin ÇATOM’un bünyesindeki atölyede yaptık, dikim ve nakış tarafında kadınların gelir elde etmelerine aracı olduk. Bu atölye kapandığı için üretimimize İstanbul’daki atölyemizde devam ediyoruz. Nurtepe‘de İlk Adım Kadın Kooperatifi’ne bağlı emekçi kadınlar da üretim modelimizin önemli bir parçası.
Aksesuar dikim ve elbiselere Giyi noktalarının elemeği ile işlenmesi konusunda birlikte çalışıyoruz.
Sıfır atık Giyi’nin sürdürülebilirlik modelinde önemli bir yer teşkil ediyor, Giyi paketinden çıkan hiçbir şey çöpe gitmiyor. Paketleme için ham boyanmamış %100 pamuk kumaştan, her zaman işe yarayabilecek çok amaçlı omuz çantaları tasarladık. Kutularımız ise dayanıklı ve depolama amaçlı kullanılacak şekilde tasarlandı. Ayrıca, geri dönüştürülmüş kağıtlara bastırdığımız giysi etiketlerimiz, hayatlarına kitap ayracı olarak devam ediyor.
Kaynakları verimli kullanmak amacıyla minimum stok ile çalışma prensibini benimsedik. Satın aldığınız elbise stokta yok ise hemen üretim planına alınıyor ve ustamız tarafından dikiliyor.
Son olarak, elbiselerimiz dikilirken elimizde kalan atık kumaşları değerlendirmek için birkaç yol denedik. İleridönüşüm yoluyla denim kumaş fazlalarını yaka iğnelerine dönüştürdük. Kupro kumaş fazlaları ile ise İlkadım Kadın Koopeeratifi tarafından el dokuma tezgahında kemerlere dönüştürüldü.
Neden modanın sürdürülebilir olması önemli sizce?
Öncelikle çevresel yani sağlık açısından önemli. Her çamaşır yıkadığımızda, minik polyester kumaş lifleri nehirlere, göllere ve denizlere karışıyor. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği tarafından hazırlanan rapora göre (IUCN), her yıl okyanuslara atılan 9.5 milyon ton plastiğin %15-%30’unu bu kumaş lifleri oluşturuyor. Bu kimyasal maddelerin bulaştığı sularda balıklar yaşıyor, besleniyor, hayvanlar bu suları içiyor. Fabrika üretimi sentetik kumaşların üretimleri sırasında birçok kimyasal madde kullanılıyor. Bu kumaşlardan yapılan giysiler, giyildikleri sürece tenimizle temas ediyorlar ve içeriklerindeki kimyasallar tenimize nüfuz ediyorlar.
Ayrıca, moda sektöründe stok yönetimi ve çöpe giden hatta yakılan stoklar büyük bir problem. Küresel sera gazı salınımının %10 ’unu moda sektörü kaynaklı. Emek tarafında da olumsuz uygulamaları çokça tanık oluyoruz. Giydiğimiz giysiler çok uzun saatler olumsuz koşullarda çalıştırılan kişiler tarafından üretilmiş olabiliyor. Yeni bir bakış açısına ve yeni iş yapış şekillerine ihtiyaç var.
Kitlesel alışkanlıklarımızı, küresel düzeyde, temelinden sorguladığımız bir dönemdeyiz. Özellikle pandemi sürecinde kazanılan bir öğrenim; az tüketmek ve az ile yaşamak... Geri dönüştürülebilen malzemelerden üretilen, çevre dostu giyim modelleri yükselen trendin en önemli parçalarından biri. Modadan ve şık görünmekten vazgeçmeden, az ile yaşamanın asıl yolu da ‘sürdürülebilir moda’dan geçiyor.
Şimdi de özel dikim uygulamanız başlıyor, bunun hakkında bilgi verebilir misiniz?
‘Az alın uzun süre kullanın’ dediğimizde bunun arkasındayız. Kişinin kendi zevkine uyan renk ve modeli kendisinin belirleyebilmesi bir ihtiyaç. Kendi vücudumuzu ve kullanım alışkanlıklarımızı en iyi kendimiz biliyoruz. Zaten az stok ile çalıştığımızdan renk ve model alternatiflerini sunarak sözü Giyi sahiplerine bırakmak istedik. Mevcut kumaş alternatiflerinden ve modellerinden seçip bize ölçülerinizi yolladığınızda gerisi zanaatkar ustamıza kalıyor.
Tükettiklerimiz, giydiklerimiz, nasıl ürettiğimiz önemli diyorsunuz. Buna önem veren kişiler nelere dikkat etmeli, nasıl alışveriş yapmalı?
Öncelikle soru sorun: Aldığınız ürünlerin içeriğini, kullanılan malzemeleri sorun. Kimin tarafından nerede yapıldığını öğrenin.
Sezonsuz ve zamansız bir gardırop her açıdan işinizi kolaylaştırabilir. Yaz, kış, gece gündüz, farklı farklı stillerle deneyebileceğiniz kıyafetler tercih edin. Giysilerinize iyi bakın. Kıyafetlerinizin ömrünü uzatın. Etiket okumayı alışkanlık haline getirin. Yıkama talimatına uyun. Güvenirliği sağlamanın bir yolu uluslararası kurumlar tarafından verilen sertifikalardır.
Giyi elbiselerinin modası geçmez. Üzerinize uymuyor mu? Bir dostunuza armağan edin veya bağışlayın. Kendinize, bedeninize özel dikilmiş kıyafetlere yönelin. Biz Giyi’de sosyal ve çevresel etkimizi iyileştirmek için çalışmaya devam ediyoruz. Bu konudaki yeni fikirlere her zaman açığız.
Paylaş