Paylaş
Şartlanmayla ilgili fobiler, özellikle çocukluk çağlarında yaşanan travmalardan kaynaklanabiliyor. Çoğunlukla realitede karşılığı olmayan fobilerin kimileri ise deprem gibi gerçek nedenlerden kaynaklanabiliyor. Psikiyatr Dr. Serdar Serdaroğlu “Hayatımız boyunca pek çok şeyden korktuğumuzu ancak, korkularımız ruh sağlığımızı ve hayatımızın dengesini bozmaya başlarsa ve korktuğumuz nesneleri, durumları hatırladığımızda bile kendimizi kötü hissediyorsak artık fobilerimiz ortaya çıkmış ve bizi yönlendiriyor demektir” diyor.
Yüzleşmek çok önemli
Fobiler hayatımızı kimi zaman kabusa döndürse de kurtulmak için kolay uygulanabilir yöntemler de var. Mesela fobilerimize konu olan, fobilerimizi yaratan olgularla yüzleşmek gibi. Psikiyatr Dr. Serdar Serdaroğlu, yüzleştirme yönteminin, öğrenilmiş fobilerde çok işe yaradığını belirtiyor. Yüzleşmeyi, bir duruma maruz kalmakla açıklayan Serdaroğlu, bu yönteme ilişkin olarak şunları söylüyor. “Kişi öncelikle, kendisini rahatsız eden bir nesneyi hayal ederek işe başlamalı. Buna imajinasyon diyoruz. Bunu yapmak gerekiyor çünkü kaygı duyulacak nesne görülmeden evvel, onu düşününce bile kaygının tüm belirtileri başlıyor. Bazen de panik atak bile yaşanıyor. Fobileri olan ve onlardan kurtulmak isteyenler, öncelikle kendisinin bu işi alt edemediğinin bilincine varmalı. ‘Bu korku nedeniyle, bu duyguları yaşıyorum’ diyebilmeli. Mesela örümcekten korkan biri aslında örümcek fikrinin yarattığı kaygıdan dolayı fobi yaşadığının ve o fikir aklına gelince heyecan duyduğunun farkına varırsa, kaygı sırasında olumsuz duyguların canlandığını bilir. Kişi bunu kavrandıktan sonra fobisine kaynak olan nesneleri, hayalinde en uzaktan en yakına doğru getirerek canlandırmalı. Sadece böceğe fobisi varsa hayalinde o böceği canlandırarak bu hayal sırasında duyduğu heyecanı sıfırlayana kadar buna devam etmeli. Sonrasında bir fotoğrafta o böcekle karşılaşarak ve fotoğrafı da uzaktan, yakına doğru getirerek heyecanının azaldığı noktaya kadar bunu yapmalı. Önce hayal ederek, hissedilen korku ve endişe sıfırlanıncaya kadar yaşanan bir aşama var. Sonra fotoğrafa bakabilmek aşaması geliyor. Yani önce soyut bir tedavi, sonra somut tedaviye geçmek gerekiyor. Fobiyle yüzleşme sırasında, hayal edilen ve sonra fotoğrafına bakılan böceğin kendisini, belki ölü olarak görmek ve ona dokunabilmek gerekiyor. Korkunun sıfıra indiği noktada dokunabilmek mümkün oluyor zaten. Ölü böceği de tabii ki yine uzaktan başlayarak yakına kadar getirmek sonra dokunmak lazım. Bazı fobik kişiler terapisiz olarak bu yöntemi kendilerine uygulayabilir ama kimi zaman terapistler de yardımcı olur. Bazen serotonin dengesini korumak için ilaçlar verilmesi gerekiyor çünkü beynin serotonin sistemindeki bozukluk, strese ve fobiye alt yapı hazırlıyor” diyor.
Fobilerin tipleri
Psikiyatr Serdaroğlu’nun iş yaşamı boyunca karşılaştığı fobilerin en çoğunun açık alan fobisi olduğunu söylüyor.
Açık alan fobisini, araba kullanırken tünelden, köprüden geçme fobisi, kapalı alan fobisi izliyor. Kapalı alan fobileri daha çok asansör ve uçakta ortaya çıkıyor. Kişi artık bu araçları kullanamaz hale geliyor. Bazıları ise bu araçlara biniyor ama diğerler insanlara göre aşırı heyecan yaşıyor. Uçak fobisinde en büyük sorun kapıların kapandığı an başlıyor, yani orada kapalı kalma duygusu onları korkutuyor.
Dünyada fobilerle ilgili yapılan araştırmaların sonuçlarından ortaya çıkan bir gerçek ise en çok görülen fobilerin basit fobiler olduğu yönünde. Genellikle bir nesneye; böcek, kedi, fare, köpek, gibi belirli bir objeye ve özel duruma bağlı fobiler bunlar. Listenin ikincisi ise sosyal fobi ki bu daha kompleks bir fobi ve küçük yaşlarda çekingenlik ile başlıyor. Bu çocuklar çekingen sanılıyor ama bir süre sonra toplumdan uzak, içine kapanık oluyorlar. İnsanlar bu kişileri, soğuk kendini beğenmiş sanıyor ama onlar topluma girmekte zorlanıyorlar.
En sık görülen fobiler
FÜSUN SAKA
INSTAGRAM: FÜSUN SAKA
Paylaş