Paylaş
Zayıflama diyetlerinde tüm çabalara rağmen kilo veremiyor ya da çok çabuk, kontrolsüz bir şekilde kilo aldığınızı düşünüyorsanız, açlığa dayanamama, şeker, tatlı krizleriniz çoğaldıysa tüm bu şikayetlerinizin sebebi insülin direnci olabilir.
İNSÜLİN DİRENCİ NEDİR?
İnsülin, pankreas bezinden salgılanan ve kandaki şeker seviyesini düzenleyen bir hormondur. Kandaki şekerin kaynağı ise besinlerle alınan şeker, şeker dışında kalan karbonhidratlar, yani unlu ve nişastalı diğer yiyeceklerdir. Her türlü karbonhidrat kana şeker olarak karışır. Hücreler kandaki şekeri insülin aracılığıyla alır ve enerji olarak kullanır. Şeker metabolizmanın çalışabilmesi için gerekli enerjinin sağlanması için bir çeşit “yakıt” maddesi olarak kullanılır. Kandaki şeker oranı fazla yükselecek olursa pankreas bezi daha fazla insülin salgılamaya başlar. Kanda aşırı seviyelerde insülin bulunması yenilen gıdaların süratle yağa çevrilip depolanmasına, özellikle kalp ve karaciğer hücrelerindeki insülin reseptörlerinin duyarsızlaşmasına yol açar. Aşırı insülin varlığı bireylerin metabolizmasını adeta bir “yağa dönüştürme” ve “yağ depolama” makinesı haline getirir.
İNSÜLİN DİRENCİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Bedeninizde en yağlı bölgeler bel, göbek ve karın bölgesindeyse bu durum o kişide insülin direnci sorununun olabileceğine işaret eder. İnsülin direncinin başlıca işaretleri; tatlı krizleri, unlu-nişastalı besinlere düşkünlük, sık ve çabuk acıkma, gece yemeleri, hızlı yemek, yemeklerden sonra terleme, uyuklama, halsizlik, yorgunluk, çarpıntı halleri, acıkınca sinirli olma durumları, açlıkta ve yemek sonrasında konsantrasyon bozulmaları, unutkanlık halleri, sabah yorgunluğu, baş ağrıları, ödem ve şişmedir. İnsülin direnci hastaları yemeklerden kısa bir süre sonra yeniden yiyecek bir şeyler aramaya başlarlar ve yemeklerden sonra bir ağırlık çökmesinden uykuya eğilim gösterdiklerinden yakınırlar. Gecede birkaç kez iç çamaşırlarınızı değiştirmenizi gerektirecek ölçüde terlemelerle uyanıyorsanız, sabah yataktan keyifsiz, mutsuz, yorgun, bitkin, sinirli, gergin hatta baş ağrısıyla uyanıyorsanız, gün içinde sık sık acıkma nöbetleri yaşıyor “elimin altında bisküvim çikolatam olmazsa içim rahat etmez” diyorsanız sorununuzun insülin direnci olabileceğini düşünerek hemen Diyabet ve İnsülin Direnci konusunda uzmanlaşmış bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.
İNSÜLİN DİRENCİ TEŞHİSİ NASIL KONUR?
İnsülin direncini araştırmak son derece kolay bir işlemdir. Sabah aç karna bir kan örneği vermeniz ve sonra da içinde yaklaşık 75 gram şeker bulunan bir kahvaltı yapıp birinci ve ikinci saatlerde tekrar iki kez daha kan örneği aldırmanız kâfi. Bu kan örneklerinde kan şekeri ve insülin değerlerine bakılacak, elde edilen şeker ve insülin rakamları bir formüle uygulanarak insülin direncinizin seviyesi hesaplanacaktır. Prensip olarak açlık insülini 5’ten az olmalı, hele hele 10’u asla geçmemelidir. Birinci saat insülin değerinin 50’yi ikinci saat değerinin 30’u geçmesi de insülin direncini akla getirmelidir.
SADECE DİYET ÇÖZÜM DEĞİL!
İnsülin direncinden kaynaklanan kilo probleminde, düşük glisemik indeks diyeti ve hareketli bir yaşam tarzının geliştirilmesi tedavinin başlangıcını oluşturuyor. Ancak sadece diyet yaparak problemi çözmek mümkün olmuyor.
Çünkü insüin direnci ile birlikte gelişen ürik asit fazlalığı, kolesterol, trigliserid dengesizliği, hipertansiyon ve şeker hastalığı ihtimalinin de uygun tedavi metodu ile çözümlenmesi gerekiyor. Doktor tarafından reçetelenecek ilaçların da yine doktorun belirleyeceği plan içinde dikkatle kullanmak ve beslenme ve diyet uzmanın belirleyeceği şekilde beslenmek gerekiyor.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Enver Şükrü Göncüoğlu
Paylaş