Paylaş
23 Nisan ve 26 Nisan arasında dört günlük sokağa çıkma yasağı ilan edileceği önceden duyurulmuştu ve bu yüzden herkeste bir telaş vardı. Yiyecek, su, peçete gibi ihtiyaçlarımızı gündüzden aldık, akşam da biri balkona diğeri de pencereye olmak üzere kocaman iki bayrak astık. Kırmızı ve beyaz renkte balonları şişirdik, onları da iple bağladık pencereye. Bir de elde sallanan o küçük bayrakları astık. Evet, her şeyimizle 23 Nisan’a ve sokağa çıkma yasağına hazırdık.
Sabah ‘23 Nisan kutlu olsun. Sevinin küçükler, övünün büyükler. 23 Nisan kutlu olsun’ şarkısıyla uyanacağımı tahmin etmemiştim. Böyle tatlı bir uyanış var mı? Sokaktan geliyordu bu ses. Hemen pencereyi açtım, biraz dinledim ve tabi ki bu anı ölümsüzleştirmek adına telefonumla video çektim. Evet, Instagram’da story’e koydum. Nereden bildiniz? Valla sosyal medya kurdu değilimdir, ilk defa bir şey paylaştım story’de, o da 23 Nisan’a denk geldi. Neyse… Ne diyordum?
Bayramı bu sene bir başka kutladı Türkiye. Daha bir özeldi sanki. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının yüzüncü yılıydı. Tam yüz yıl önce bugünlerin temeli atılıyordu. Diğer bir deyişle tarih yazılıyordu.
Hepimizin de bildiği gibi dünya çocuklarına bayram hediye eden ilk ve tek lider Mustafa Kemal Atatürk. Ne şanslıyız ki dünyada eşi benzeri olmayan böyle bir kurucumuz ve bayramımız var.
Madem konu açıldı, sizinle benim için çok özel ama gerçekleşmesi mümkün olmayacak bir hayalimi paylaşmak istiyorum. Eğer bir zaman makinesi olsaydı ve geçmişe gidebilseydim, yapacağım ilk şey Atatürk ile sohbet etmek olurdu. Nutuk adlı kitabı okuduğumda sohbet etmiş gibi olmuştum aslında. Bir de Anıtkabir’e gittiğim zamanlar… Neyse… Gözlerim dolmadan devam edeyim yazmaya.
Bugün öğle saatlerinde, alt katta oturan ablayla görüntülü konuştuk. Evet, yanlış okumadınız, alt katta oturan ablayla görüntülü konuştuk. Olamaz mı? Ne yapalım? Normal şartlarda olsaydık bir kahve içerdik ama dışarı çıkamıyoruz, komşuya da gidemiyoruz. Artık bir süre böyle.
Şaka maka bayram da yaklaşıyor. El öpmeler, bayramlaşmalar nasıl olacak merak ediyorum. Aklımda birkaç alternatif bayramlaşma şekli var aslında. Biri Instagram’da canlı yayın yapıp kahveleri yudumlamak, diğeri de Watsapp’tan tanıdıklarımızla görüntülü konuşup kokulu öpücükler göndermek. Herkes kendi kolonyasını kendi dökecek artık, bakacak başının çaresine. O değil de çocuklar bu bayram harçlık toplayamayacak gibi görünüyor, ziyarete gidilmezse. 23 Nisan’da bunu söylemeseydim iyiydi! Tamam, üzülmeyin, bir sonraki bayrama toplarsınız artık ne diyeyim şimdi?
Bugünün anlam ve önemi bitmiyor sevgili okuyucular. Bildiğiniz üzere Ramazan ayı başlıyor ve ilk kez sahur yapılacak bu gece. Hayırlısı olsun, dünyaya güzellikler gelsin diyerek bir başka mevzuya geçmek istiyorum.
Gün boyunca 23 Nisanla alakalı fotoğraf ve video paylaşırken ve paylaşılanları beğeniyorum derken bir de baktık akşam oldu. Yemekler yendi ve büyük bir heyecanla 21.00’da hep birlikte balkonlara çıkıp İstiklal Marşımızı söyledik. Harika bir andı. Ben var ya ülkemin insanlarını acayip seviyorum, özellikle böyle zamanlarda. Biz hep böyle kalalım, küsmeyelim, kavga etmeyelim, kötü olmayalım. Zaten ne gerek var ki? İyi olmak varken…
Bütün çocuklara sımsıkı sarıyorum.
Umarım biraz olsun mutlu olmuşsunuzdur.
Hep mutlu olun siz.
Bayramınız tekrar kutlu olsun.
Paylaş