Güncelleme Tarihi:
Ona “Benim cennetim” diyordu… Cüneyt Arkın sadece unutulmaz filmlerin değil unutulmaz bir aşkın da kahramanı oldu. Eşi Betül Arkın’a duyduğu büyük aşk, birlikte üstesinden geldikleri zorluklar, kurdukları güzel aile her zaman takdir edildi ve deyim yerindeyse parmakla gösterildi.
50 yılı aşkın bir süredir aşkı olduğu kadını ilk gördüğünde "Kocaman gözlerindeki ılık, hüzünlü mavilik içime aktı." demişti Cüneyt Arkın, o anı tarif ederken.
Çift, birlikte verdikleri bir röportajda bir arkadaş toplantısında tanıştıklarını anlatmıştı. O dönemde Betül Hanım 20 yaşındaydı, Arkın da 29. Betül Hanım o röportajda eşiyle tanışma öyküsünü şöyle anlatıyordu:
"Fahrettin çok hoş adamdı, çevresi kadınlarla doluydu. Bir de ünlü… Ama ben pek oralı olmadım, lafın kısası benim sessiz duruşum onun dikkatini çekmiş."
Cüneyt arkın eşine olan aşkını yıllar boyunca verdiği tüm röportajlarda anlatmakla kalmamış; sosyal medya kullanmaya başladığı günden itibaren de yaptığı paylaşımlarda hep eşini ve ona duyduğu derin sevgiyi sevenlerine aktarmıştı.
ÖLÜMDEN KORKMUYORUM
Usta oyuncu 2020 yılında Instagram hesabından paylaştığı bir fotoğraf ve ona eşlik eden mesajında "Ölümden korkmuyorum. Sadece Betül'den evvel ölmek isterim. Allah göstermesin onun yokluğunu, yalnız kalmak istemem. Bir günlüğüne bir yere gittiğinde bile onu çok özlüyorum. Onsuz bir günü bile düşünemiyorum ya!" sözlerini kullanmıştı…
Çiftin tanıştığı arkadaş toplantısında o dönemdeki adıyla Betül Işın, Arkın'ın hemen dikkatini çekmişti. Hem güzelliğiyle hem de diğer kadınların aksine onun hiç peşinde koşmadığı için…
Arkın o anları şöyle anlatıyordu yıllar sonra verdiği bir röportajda: "Herkes peşimde koşarken bu kadın neden bana bakmadı egosu ile başladı. Tanıştık ve çok farklıydı o. Egosuz, bildiğin köyden gelmiş, özünü kaybetmemiş bir adam gibi. Tanıştık, derken birbirimizin vazgeçilmezi olduk ve bir yıl sonra evlendik."
“BEN DR. FAHRETTİN”
Cüneyt Arkın eşiyle tanışma öyküsünü ve o anda hissettiklerini bir paylaşımında şöyle anlatmıştı. "Şöhret olduğumu, hayatımın altüst oluşundan anladım. Artık kendimi yaşamıyordum. Sinemada var olma kavgası, gereğinden fazla tanınmak, önemsenmek, bütün gençlik hayallerimi, kendim olarak yaşama isteğimi yok etmişti. Gene de direniyordum. Çoğu kez öylesine bunalıyordum ki, hasretle, yoldan geçen, bana sırtı dönük uzaklaşıp giden bir kadının arkasından koşup, ona usulca dokunayım ve ne olur benimle evlen diye yalvarayım hayallerini kuruyordum.
Bir gün bu yok oluşun içinde bir partide onu gördüm. Baştan aşağı maviydi ve tarifsiz kederler içinde bir partide onu gördüm. Usulca yaklaştım. Bana bir garip baktı. Kocaman gözlerindeki ılık, hüzünlü mavilik içime aktı. Kendimi bir çocuk gibi hür hissettim. ‘Ben Dr. Fahrettin’ dedim. ‘Betül’ dedi. Sonra hiç konuşmadık. Kısa bir zaman sonra da evlendik. Bebeğim Betül cennetim oldu."
Cüneyt Arkın, eşinin son derece vefakar olduğunu da her zaman vurgulardı. İki yıl hasta yattığı sırada onu bir dakika bile bırakmadığını, hatta sık sık kahrını çektiğini de söylerdi.
VEFA DOLU BİR AŞK
Yine Arkın'ın bir röportajda anlattıklarına kulak verelim:
“Benim bir sarhoşluk dönemim oldu. Melek gelse çekmezdi, sabır taşı olsa çatlardı ama o ses çıkarmadı. Betül sayesinde vazgeçtim içkiden. Çok abartırdım. O olmasa sarhoş, alkolik bir adam olarak çürür giderdim."
Betül Hanım ise hep sabırlı olduğunu, bu dönemin biteceğine inandığını ve bu yüzden dayandığını anlatıyordu o günlerden bahsederken.
Betül Hanım, eşini kıskandığını ama bunu ona hiç belli etmediğini de belirtiyor ve diyor ki:
"Dünya yakışıklısı adam. İnsan bakmaya kıyamıyordu."
ALDATMAK AKLINDAN BİLE GEÇMEDİ
Cüneyt Arkın kimi zaman "bebek" dediği eşini kimi zaman da "papatya" diye çağırıyordu. İlişkilerinde romantizme önem verdiğini hatta sık sık eşi için şiirler yazdığını da söylerdi.
Cüneyt Arkın'ın yine aynı röportajda söylediğine göre eşini aldatmayı aklından bile geçirmediğini şu cümlelerle anlatıyor:
"Senin için ömrünü vermeye hazır bir kadın varken, ne olduğunu bilmediğin bir başka kadına nasıl yamulursun? Böyle kadını insan aldatmaya utanır."