Güncelleme Tarihi:
◊ “Ustaların Karışımı”yla geçen yıl sektöre ‘Karaf’ adıyla adım attınız. Nasıl bir karışım, kimya sizdeki?
- Fatih Ahıskalı: Birbirimizi, mesleğimizi, müziği ve hayatı tutkuyla sevmemiz bizim kimyamız olabilir. Hepimiz birbirini önceden tanıyıp çok seven müzisyenleriz zaten.
◊ Bu üçlü nasıl bir araya geldi?
- Göktuğ Varyozdöken: Fatih Abi ve ben daha önce birlikte müzik yaptık. Şarkı söylediğimizde ortaya farklı bir tını çıktı ve ikimiz de o sound’u sevdik. O enerji ve doku tutması ilk hareket noktamız oldu. Fatih Abi’nin hiçbir projesinde eksik olmayan, vazgeçemediği Semih’i de davet ettik. Davulda Kaan Ahıskalı, klavyede Mehmet Can Kabacaoğlu ve genç klarnet virtüözümüz Seymen Çelikel de ekibe katılınca tadına doyulmaz bir kadroya ulaştık.
◊ Peki ya grup adı neden Karaf?
- Semih Çelikel: Halı sahadan dostluğumuz olan Hüsnü Abimizin evinde prova yapıyorduk. Bahçede bir köpek vardı ve sürekli havlıyordu. İsmi Karaf’mış. Biz de “Karaf sus oğlum, gel Karaf, sus Karaf” derken bir baktık ki sadece Karaf diyoruz. Grubun adını Karaf koyduk sonra.
◊ Fatih Bey, daha önce Rubato grubundaydınız. Grup olmanın zorluklarını deneyimlemek, yeni bir grupta yer almak konusunda sizi tedirgin etmedi mi?
- Fatih Ahıskalı: Rubato’dan önce de çok grup deneyimim oldu. Gruplarda geçen hayatımda şunu öğrendim; bir şey tıkanmışsa ve duygular siyaha boyanmaya başlamışsa durma oralarda. Hayat kısa ve yaşamaya değer. Geçmişin tortularından arınıp yeni başlangıçlara kendimi vermek hiç zorlamıyor beni.
◊ Üç ayrı karaktersiniz. Orta yolu nasıl buluyorsunuz çalışmalarınızda?
- Göktuğ Varyozdöken: Şarkıların ne istediğine kulak veriyoruz hepimiz. Müzikal yönden herkes yol göstericiliğe aday. Tabii ki dinleyicinin reaksiyonu da bize doğru mu yanlış mı yaptığımızı gösteriyor. Şimdilik doğru gidiyor gibiyiz. Grup ilkeleri ve birlikte hareket etme kaideleri çok doğal bir ortamda kendiliğinden oluştu. Sıkıca tutunduğumuz ilkelerimiz var ama bağnazlıktan uzak ve doğaçlama düşüncelere açık bir yaşayışımız var.
HEM DUYGUSALIZ HEM DE MİZAH DOLUYUZ
◊ Arabesk yapıyor ve müziğiniz için “Ağdalı bir arabesk değil” diyorsunuz. Yeni bir soluk mu getireceksiniz arabesk müziğe? Hedefiniz nedir?
- Fatih Ahıskalı: Biz yeni bir soluk getireceğiz iddiasında bulunmadık hiç. Bu bize yakıştırılan bir söylem oldu ve bundan da mutluyuz. İçimizden geleni yapıyoruz. İçimizden de uzun uzun ağlama seansları yapmak gelmiyor. Biz hayata dair bütün duyguları ihtiva ediyoruz. Evet çok duygusalız, çok da mizah doluyuz. Bazen efkârlı bazen de aşırı coşkuluyuz. Biz ne isek müziğimizi de öyle şekillendirdik.
- Göktuğ Varyozdöken: Tabii ki gözlerden yaşlar gelecek ama sonrasında tebessüm ve kahkaha belirecek o yüzlerde. Arabeski sadece ağlatan bir müzik olarak değerlendiriyor çoğu kesim. Bu önyargının ağırlığını taşımak istememişizdir, belki de o yüzden ağdalı arabesk yapmıyoruz demişizdir.
- Fatih Ahıskalı: Hedefimiz, mümkün olduğunca müzik yapmak, dinleyicilerimize iyi gelmeye devam etmek.
◊ Grupça hedeflediğiniz en büyük adım nedir?
- Semih Çelikel: Yaptığımız müziğin daha geniş kitlelere yayılmasını çok isteriz. Ömrümüz yettiğince keyif alarak müzik yapmak en büyük hedefimiz.
- Göktuğ Varyozdöken: Bu röportaj dahi bir adım. Öyle çok büyük adımlar hedeflemeye gerek yok. Durmadan, sağlıklı ve baş edebileceğimiz adımları atmak isteriz.
- Fatih Ahıskalı: Çok teşekkür ederiz. Sizin vasıtanızla da hem okuyucularınıza hem de müzikseverlere selam olsun.
ARABESKE OLAN ÖNYARGI YIKILDI
◊ Çoğu kişi arabeski sevdiğini söylemekten çekinir nedense. Siz müzik tarzınızla bu tabuyu yıkacaksınız gibi duruyor...
- Fatih Ahıskalı: Eskiden öyleydi ama şimdi “Arabeski sevmiyorum” diyen gerçekten sevmiyordur. Önyargılı kişilerin değişimini izledik hep. Bence Müslüm Baba’nın Murathan Mungan ile yaptığı projelerde bu tabu yıkıldı bile. Bize de ilham oldu desek yalan olmaz. Orhan Gencebay’ın albümlerinde kendi kaleminden dökülen o muhteşem aranjeler de öyle. Ya da İbrahim Tatlıses’in Anadolu’ya ait hareketli muhteşem ezgileri olağanüstü yorumlaması. Ferdi Baba’nın da ne büyük kitleleri peşinden koşturduğu malumumuz. Ki bunlar arabeskin ötelendiği dönemde oldu. Kendimizce biz de gelecek nesillere ilham olmayı çok isteriz.