Güncelleme Tarihi:
"Özgür doğum nedir? Kadınlar neden bu yöntemi tercih etmek istiyor? Ve ne gibi tehlikelere gebe?" sorularına geçmeden önce bu konunun ülkemizde gündeme gelmesine neden olan Judith’in hikayesini kısaca hatırlayalım.
ABD’de yaşayan ve başından geçenleri NBC News'e anlatan 28 yaşındaki Judith’in hamileliğinin 45'inci haftası dolmak üzereydi. Ancak genç kadın yine de hastaneye gitmiyordu çünkü doğum için farklı planları vardı.
Judith’in isteği ‘freebirth’ yani özgür doğumdu.
Tıbbi tavsiyeleri ve desteği reddeden, doktor ya da ebenin yardımı olmadan, hastane yerine evde ya da sıcak havuzda yapılan doğuma özgür doğum deniyor.
Judith, hamileliği boyunca planladığı doğum şeklini eşi dışında kimseyle paylaşmadı çünkü ailesinin ve arkadaşlarının onu anlamayacağından endişeliydi. Yakın çevresiyle konuşmak yerine Judith, evde yardımsız doğum yapan annelerin internette paylaştığı yazıları okumaya ve Facebook gruplarına katılmaya başladı. Sanal dünyadan aldığı destekle içindeki tedirginliği yenen Judith, doğum sancıları başladığında çok mutluydu, ne de olsa bebeğini evde doğuracaktı.
Facebook’ta üye olduğu gruplara kasılmalarının başladığı ve mukus tıkacının düştüğü müjdesini verdi. Ayrıca, grup üyelerine “Bebekler doğum yaklaştıkça daha mı hareketsiz oluyorlar? Biraz tekmeliyor ama her zamanki gibi değil” diye sordu.
Aldığı “Kendine, vücuduna ve önsezilerine güven” şeklindeki rahatlatıcı cevaplardan sonra Judith doğuma hazırlanmaya başladı. Yürüyüş, dans, sıcak havuzda bekleme… Ağrılar ve kasılmalar artmaya başladı ama doğum henüz gerçekleşmemişti.
10’uncu saatte işler kontrolden çıktı; Judith kusmaya başladı. Kasılmaları da çok hızlı ve acı verici bir hale gelmişti.
'NEFES ALMAYA BİLE FIRSAT BULAMADAN ONU KORUYAMADIM'
Genç kadın nihayetinde yardıma ihtiyacı olduğunu anladığında, eşi onu yakınlardaki bir hastaneye götürdü. Doktorlar Judith’i doğuma almak için hazırlık yaparken bir yandan da bebek muayene ediliyordu. Judith yeni bir kasılma yaşarken oda birden sessizleşti; monitörde kalp atışı yoktu… Judith bebeğini kaybetmişti.
Genç kadın duygularını, “Bebeğini kaybeden bir annenin ağlaması farklı olur. Tüm sorumluluğu çocuğunu korumaktır ama ben bebeğim daha nefes almaya bile fırsat bulamadan onu koruyamadım” sözleriyle anlattı ve ekledi:
“Evde doğum konusunu saplantı haline getirmiştim. 'Acaba benim hikayem nasıl olacak?' diye merak ediyor, diğer evde doğuranlar gibi havalı bir deneyime sahip olmak istiyordum."
‘TIBBİ YARDIM OLMADAN DOĞUM YAPMAK DAHA GÜVENLİ HİSSETTİRDİ’
Geçtiğimiz yıl ikinci çocuğunu dünyaya getiren 36 yaşındaki Jocelyn de özgür doğum tercih edenlerden. BBC’ye konuşan Jocelyn, ilk çocuğunun doğumunda aşırı tıbbi müdahale olduğunu hissettiği için ikinci doğum deneyimini evde yardım almadan yapmak istediğini belirterek, “İkinci çocuğumu evimdeki doğum havuzunda dünyaya getirdim. Yanımda sadece eşim, beş yaşındaki kızım ve doulam vardı. Özgür doğum bana gerçekten normal hissettirdi. Verimli bir şekilde gerçekleşen fiziksel bir süreçti. Güzel bir aile anıydı” dedi.
Eski Yunan dilinde ‘hizmet eden kadın’ anlamına gelen doula, anneye ve aileye doğum öncesi, doğum sırası ve sonrasında duygusal, fiziksel ve bilgilendirme amacı ile destek sağlayan kişidir.
İngiltere’de yaşayan Jocelyn, sağlıklı bir gebelik süreci geçiren kadınlar için tıbbi müdahale ve hatta tıbbi izlemenin dahi doğal doğum sürecini engellediğine inandığını da sözlerine ekledi.
'DOĞUM RİSKLİ BİR İŞTİR'
Birth Trauma Association (Doğum Travmaları Derneği) CEO’su Kim Thomas ise "Hastanede doğum yaparken travmatik deneyimler yaşayan bazı kadınların tıbbi müdahale olmadan doğum fikrini çekici bulduklarını biliyoruz” dedi ve uyardı:
“Yine de doğum riskli bir iştir, ebe ve doktor olmadan doğum yapmak hem annenin hem de bebeğin hayatını tehlikeye atmaktır.”
***
Bu hikayelerden yola çıkarak Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Kağan Kocatepe’nin kapısını çaldık, özgür doğum kavramının yanı sıra kadın bedeni ve doğum üzerine merak edilenleri konuştuk.
Öncelikle “Doğum gerçekten kadın vücudunun doğal akışı mı?” diye sorduğumuz Kağan Kocatepe, bu soruyu şöyle cevapladı:
“Doğum kadın için tabii ki doğal bir süreçtir. Kadın vücudu üreme çağındayken gebelik ve doğum için gerekli olan tüm donanıma sahiptir ve yaradılışı gereği erkekten bu açıdan çok daha farklıdır. Gebelikte tam anlamıyla tepeden tırnağa tüm organ sistemleri ve hücreler gebeliğin hizmetine girer ve kendini doğum sürecine hazırlar.”
İNSAN YAVRUSU DİĞER MEMELİ CANLILARDAN FARKLI
Peki ya müdahalesiz doğum? Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi kadının hiçbir tıbbi destek almadan doğum gerçekleştirmesi mümkün olabilir mi?
“Hiç müdahale etmeden kadının kendi kendine doğurması elbette ki mümkündür ve şunu unutmayalım ki genel olarak canlıların ve özel olarak (konumuz gereği) memeli canlıların yüzde 100'e yakını (veteriner yardımı altında olanlar ve bazı istisnalar hariç) bu şekilde doğum yapar” diyen Kocatepe şunları söyledi:
“Ancak insan yavrusu diğer memeli canlılardan farklı olarak doğduğunda kendine bakabilecek özelliklere sahip değildir ve bu bakımdan en azından doğum sonrasında annesi veya beraberindeki bir kişiye ihtiyaç duyar. Bir istatistik vermek doğru olmaz ama kadın hiç kimse yokken evde kendi kendine doğurduğu zaman kendisinin ve bebeğinin sağlıklı olma olasılığı yüksektir ancak ‘yüksek’ ile doğum yardımı alındığında ortaya çıkan ‘çok büyük olasılıkla yüksek’ arasındaki muazzam farktan dolayı müdahale edilmeyen doğumları tercih etmiyoruz.”
Kadınlar sezgilerine mutlaka güvenmelidir, kadınla erkeği birbirinden ayıran en önemli farklardan biri kadınların sezgilerinin daha güçlü olmasıdır. Ancak gebelik ve doğum sürecinin günümüzde artık tıbbi bir prosedür haline gelmiş olması nedeniyle doktorlarının görüşü bence daha önemlidir.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Kağan KocatepeGelelim özgür doğum kavramına… Kadınların mecbur kalmadan, bile isteye evde tıbbi yardım olmadan doğum yapmak istemesini “Kabul edilemez” olarak nitelendiren Dr. Kocatepe, “Çünkü doğum, tıbbi olanakların son derece yüksek olduğu günümüzde tesadüflere bırakılamayacak kadar kıymetlidir. Özgür doğum adeta bir tıbbı reddetme eğilimi olarak görülebilir ve günümüzde bu tür eğilimler diğer sağlık sorunlarında da sıklıkla gözlemlenmektedir” dedi.
'İNSAN HAMİLE OLDUĞU SÜRECE ÖZGÜR DEĞİLDİR!'
Özgür doğum kavramı ile akıllara “Eskiden köylerde, kırsal kesimlerde yaşayan insanlar da doğumları evde ebe yardımıyla gerçekleştiriyordu. Aradaki fark ne olabilir ki?” sorusu geliyor.
Kağan Kocatepe, “Özgür doğum denen kavram ‘Ben kendi kendime doğum yaparım, ben kendi bedenime sahip bir insanım o yüzden ben karar veririm’ demek ise burada bir farkı göz önünde bulundurmak gerek: İnsan hamile olduğu sürece özgür değildir ve içinde bu dünyaya gelmeyi bekleyen bir canlıya karşı son derece yüksek sorumlulukları vardır” dedi ve ekledi:
“O yüzden bir özgürlükten bahsetmek doğru olmayabilir. Hamile olmayan bir kadın tamamen özgürdür, bedeni hakkında istediği her şey konusunda özgürce karar verebilir, doktorun önerisine uyar veya uymaz. Ancak gebelikte karnında emanet bir canlı taşıyan bir kadın için durum son derece farklıdır. Bu emaneti taşıyan kadın bir yardımcının onu yönlendirmesine ihtiyaç duyar ve duymalıdır da.”
Bazen doğum kişinin hiç beklemediği bir anda, tatildeyken, trafikteyken ya da sağlık kuruluşuna uzak bir yerdeyken başlayabiliyor. Uçakta olsun, başka bir yerde olsun eğer doğum başlamışsa bu tür durumda en iyi yapılacak şey öncelikle en kısa zamanda sağlık kuruluşuna ulaşmak için gerekli tedbirlerin alınması ve doğuma mümkün olduğu kadar hiç müdahale edilmemesidir. Zaten doğum mecburiyetten kendi başına gerçekleşecektir ancak doğum esnasında veya sonrasında oluşabilecek muhtemel sorunlar nedeniyle kendi kendine doğum yapmış bir kadının ve bebeğinin mutlaka bir doktor tarafından görülmesi önemlidir.